Yrd. Doç. Dr. Büyükköroğlu, AA muhabirine, aşıların genellikle enjeksiyon yöntemiyle uygulandığını, bu yöntemde personele ihtiyaç duyulduğunu,
iğne yaralanmalarının söz konusu olabildiğini ve tek kullanımlık iğnelere gerek duyulduğunu bildirdi.
Bu durumun oldukça masraflı olduğunu ifade eden Yrd. Doç. Dr. Büyükköroğlu, şöyle konuştu:
''Bunun yanında iğneli uygulamaların fiziksel ve ruhsal olarak rahatsızlığa neden olması nedeniyle
burun,
ağız ve vajina gibi farklı aşılama yolları üzerine yoğunlaşılmıştır. Son yıllarda
deriden uygulamayla çalışmalar bu listeye katılmıştır. Deri vücudun en büyük organıdır. Yapılan ön çalışmalar, ciltten aşılamanın mümkün olabildiğini göstermiştir.
Fareler üzerinde yapılan çalışmalar, deriye uygulanan sistemler ile daha
küçük dozda DNA'nın cilt üzerinde etkili olduğunu göstermiştir. Geleneksel aşılar, zayıflatılmış virüsler ve öldürülmüş bakterilerden oluşmaktadır, ancak son yıllarda DNA aşıları gündeme gelmiştir.
DNA aşıları geleneksel aşılarla karşılaştırıldığında, düşük
üretim maliyeti, zayıflatılmış viral aşılara bağlı
enfeksiyon riskinin azlığı, DNA üzerine çoklu hastalık yapıcı ajanların yerleştirilme imkanıyla birden fazla aşılamanın mümkün olması gibi üstünlükleri vardır.''
DNA'nın doğrudan vücuda uygulanmasının, insan vücudunda DNA'nın parçalanmasına neden olduğunu belirten Yrd. Doç. Dr. Büyükköroğlu, ''Dolayısıyla, DNA'nın vücutta etkisini gösterecek süre boyunca kalabilmesi için koruyucu bir formülasyonun, yani DNA'yı içinde bulunduran sistemin hazırlanması gerekmektedir. Son yıllarda bu çalışmalar üzerinde yoğunlaşılmıştır'' dedi.
-''BU PROJENİN LABORATUVAR ORTAMINDAKİ DENEYLERİ TAMAMLANDI''-
Laboratuvarında DNA içeren formülasyonları daha önce geliştirdiklerini ve geliştirilen bu formülasyonları deriden aşılama için kullanmayı planladıklarını anlatan Yrd. Doç. Dr. Büyükköroğlu, şöyle devam etti:
''Bu amaçla,
Londra Üniversitesi
Eczacılık Okulu ile ortak bir çalışma başlattık. TÜBİTAK'ın da desteklediği bu projenin laboratuvar ortamındaki deneyleri tamamlandı. Laboratuvar koşullarında uygunluğun
test edilmesi, hazırlanan her ilaç sisteminin canlılar üzerinde denenmeden önce ilk basamağıdır. Projenin bir sonraki aşamasında,
hayvan ve insan deri dokusuna benzer ve
kozmetik çalışmalarda yaygın olarak kullanılan yapay gözenekli zarlar kullanılarak DNA'nın hazırladığımız formülasyonlardan geçiş yapabildikleri belirlenmiştir. Bu aşamada insan ve hayvan deri kesitlerinin kullanılmama nedeni derinin formülasyonumuzdaki DNA'yı parçalayabilecek olmasıdır. Bundan sonraki aşamada, fare derileri üzerine formülasyonların sürülmesiyle aşılanmanın mümkün olup olmadığı araştırılacaktır.''
Yrd. Doç. Dr. Büyükköroğlu, DNA'nın hayvanların derilerinden geçerek hastalıklara karşı beklenen bağışıklığı sağlaması durumunda, projelerinin amacı olan insan derisine aşıların belki de bir
krem olarak uygulanmasıyla aşılamanın mümkün olabileceği hedefine ulaşılacağını sözlerine ekledi.
AA