Yaz aylarında serinlemek için kullanılan klimalar, lejyoner hastalığına yol açan bakterinin ortama girmesini sağlayarak kas, karın ve baş ağrısı, ateş, kuru öksürük, ishal, kusma, bulantı ve hatta komaya yol açabiliyor.
Göğüs Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Numan Numanoğlu, sıcak havanın bunaltıcı etkisinin klimalar sayesinde azaldığını ancak sağlık açısından riskleri beraberinde getirdiğini söyledi.
Numanoğlu, klimanın üflediği soğuk hava ile burun içindeki konka adı verilen yapının şiştiğini ve burun tıkanıklığına yol açtığını ifade ederek, "Sağlık için ideal olan burun solunumu yerine ağız solunumu yapmak, çeşitli boğaz ve alt solunum yolu problemlerine yol açabilir" dedi.
Prof. Dr. Numanoğlu, klima ateşi diye isimlendiren sağlık sorununda hastalığın, mikroplarla kirlenmiş klima veya nemlendirme sistemlerine maruz kalındıktan birkaç saat sonra ortaya çıktığını aktardı. Belirtilerin ortaya çıkmasının 12 saati de bulabildiğini ifade eden Numanoğlu, şunları kaydetti:
"Şikayetler, genellikle hafta başında tatil veya dönüş günlerinde görülür. Uzun bir süre kullanılmayan klimalar ilk çalıştığında su depoları ya da filtrelerinde aşırı çoğalan alerjenler nedeniyle belirtiler daha fazladır.
Hastalarda ateş, titreme, kas ve eklem ağrıları, yorgunluk, halsizlik gibi gribi hatırlatan şikayetler vardır. İşyerine geldikten birkaç saat sonra başlayan belirtiler, akşama doğru şiddetlenir ve gece eve döndükten sonra devam eder. Hastaların çoğu ortamdan uzaklaşınca 24-48 saat içinde tamamen düzelir. Eğer klima ve nemlendiricilerin yaydığı alerjenlere bağlı bu durum uzun süre devam ederse, akciğer hastalığı kronikleşebilir."
Numanoğlu, klimaya bağlı bir başka sorunun da lejyoner hastalığı olduğunu belirterek, bunun grip benzeri tabloyla karakterli Pontiac ateşi ve ciddi zatüreyle seyreden iki formu bulunduğunu anlattı. Hastalığın dünyada ilk kez 1976'da Pensilvanya lejyonerlerinin yaptıkları bir toplantıda bulunan kişilerde görüldüğünü ve toplantı salonundaki havalandırma sisteminden kaynaklandığının anlaşıldığını belirten Numanoğlu, hastalığa "Legionella Pneumophilia" bakterisinin neden olduğunu bildirdi. Numanoğlu, sözlerine şöyle devam etti:
"Bu bakteri, klimaların filtre sistemlerinde, uygun nem ve ısıda kolonize olmakta ve buradan ortam havasına dağılmaktadır. Sıklıkla otel ve hastanelerden kaynaklanan salgınlar yapar. Ancak tek tek vakalar da görülür. İnsandan insana bulaştığı görülmemiştir. Dolayısıyla, klimatize büyük otel ve iş yerlerinde çalışanlar, havalandırma işçileri ve sağlık personeli riskli gruplardır.
Bakteri; şeker hastaları, alkolikler, yaşlılar ve bebekler, kortizon tedavisi altında olanlar, kemoterapi görenler, böbrek yetersizliği ve kronik akciğer hastalıklarına sahip kişilerde ve sigara içenlerde daha kolay hastalık oluşturur. Hastalarda, yaygın kas ağrıları, baş ağrısı, halsizlik, ateş, huzursuzluk vardır. İlk iki günde yoğun olmak üzere kuru öksürük görülür. Bulantı, kusma, ishal, karın ağrısı gibi sindirim sistemi bulguları olabilir. Hastaların yüzde 20'sinde sinir sistemi bulguları, ajitasyon, konsantrasyon bozuklukları hatta koma görülebilir. Bu yakınmalarla başka kliniklerde tedavi edilen hastalarda akciğer filmi çekilince pnomoni tanısı konur. Uygun zamanda ve dozda kullanılan antibiyotiklerle hastalığın iyileşmesi tamdır."