Antioksidanlar, hücrelerdeki oksitlenmeyi önleyen maddeler olarak nitelendirilirler. Bunu
vücuttaki bazı enzimleri artırıp,
savunma mekanizmasını daha da güçlendirerek gerçekleştiriyor. Bu sayede vücut direnci artmakta, böylelikle enfeksiyonlara yakalanma riski azalmakta, eğer hastalık oluşmuşsa daha kısa sürede atlatılmasını sağlanıyor.
Vitaminlerin doğal olarak alınması daha uygun
Dünya
Sağlık Örgütü, bu dönemde vücut direncindeki azalmaya dikkat çekerek
antioksidan etkiye sahip olduklarından A, C, E vitaminlerin, selenyum, çinko, magnezyum gibi minerallerin, omega - 3 ve omega - 9 yağ asitlerinin alımını arttırmayı öneriyor. Tabi bu öğelerin besinlerden doğal olarak alınması gerekiyor. Aksi taktirde hekim kontrolünde olmadan preparat kullanımı kansızlık, şiddetli
baş ağrısı, sinirlilik,
saç dökülmesi ve bulantı gibi birçok yan etkiye yol açabiliyor.
Lifli besinleri fazla tüketin
Gerek günlerin kısalması gerekse havaların soğuması ile birlikte fiziksel aktiviteler azaltıyor. Lifli besinlerin
tüketiminin de azalması sonucu
kabızlık sorunu kendini gösteriyor. Bu nedenle kış mevsiminin vazgeçilmez yiyeceklerinden kuru baklagillerin, kepekli tahılların (esmer ekmek,
bulgur, kepekli
makarna / pirinç / erişte / un) ve özellikle
C vitamininden zengin
sebze ve meyvelerin tüketimine ağırlık veriliyor. Günde 8 - 10
bardak içilen su da kabızlığı önlemeye yardımcı olacaktır. Kuşburnu,
ıhlamur,
adaçayı, zencefil, rezene, anason,
kekik otu gibi bitki çaylarının da yaygın görünen kış hastalıklarına karşı olumlu etkileri biliniyor.
Balık yiyip kızartmadan uzak durun
Ayrıca kış mevsiminde güneş yüzünü daha az gösterdiğinden, D vitamini gereksinmesini karşılamak için haftada 2 - 3 kere
balık yenilmesine özen gösterilmesi
tavsiye ediliyor. Yazın olduğu gibi kışın da kızartma ve
kavurma işlemlerinden kaçınmalı; haşlama, ızgara, buğulama veya fırında pişirme yöntemleri
tercih edilmeli. Sık sık ve azar azar beslenmek yine önem taşıyor. Böylelikle bir sonraki öğünde hem yavaş hem de az yemek yenilmesi söz konusu oluyor. Kış yaklaştıkça, vücudumuz ısı değişikliğine uyum sağlayabilmek adına harcadığı enerjiyi düşürüyor. Azalan fiziksel aktiviteye de paralel olarak yağ ve
şeker tüketimi de kısıtlanmalı.
Aşırı yağ tüketmemeye özen gösterin
Yemekler zaten yağ ile pişiriliyor. Et, süt, yoğurt,
peynir, yumurta ve yağlı tohumların içerisinde de yağ bulunuyor. Burada dikkat edilmesi gereken nokta; ekmeğe yağ sürmemek, zeytinyağı bile olsa aşırı miktarda kullanmamak. Şeker açısından durumu değerlendirirsek; bazı şekerler besinlerde doğal olarak bulunurlar (meyvelerdeki fruktoz, sütteki laktoz, tahıllardaki nişasta gibi). Bazıları ise sonradan ilave edilirler (çay şekeri ve şeker içeren besinler). Dolayısıyla
dengeli beslenme çerçevesinde de şeker ihtiyacı besinlerden doğal olarak karşılanıyor. O halde
tatlıların tüketim sıklığına ve miktarına dikkat etmek, lokma ve tulumba gibi ağır
tatlılar yerine; sütlü ve meyveli tatlıları tercih etmek daha sağlıklı olacaktır.
Rafine şeker içeren besinleri çok tüketmeyin
Hızla ve tamamen kana karışan, rafine şeker içeren besinler
kan şekerinde ani bir dalgalanmaya neden olur, böylelikle tekrar tatlı yeme isteği doğurarak bir kısır döngüye yol açarlar. Şeker tadından vazgeçemeyen, iştahını baskılayamayan, formuna önem veren bireyler ve aileleri için çok iyi bir alternatif olan yapay tatlandırıcıların şeker yerine kullanılması daha uygun görülüyor. Tatlıların yapımında güvenle ve rahatlıkla kullanılabilecek olan bu yapay tatlandırıcıların enerji değeri yok veya göz ardı edilecek kadar düşüktür. Kan şekeri üzerinde de olumsuz etki yaratmamaları nedeniyle rafine şeker yerine tercih edilmeleri çok daha sağlıklı olacaktır. Aynı zamanda bu tatlandırıcıların bazılarının toz formları da mevcuttur. Kendinize yapay tatlandırıcı ile hazırlanmış farklı tatlar oluşturarak hem nefsinizi köreltir hem de sağlıklı bir
seçim yapmış olursunuz.
Egzersiz şart
Tüm bu ilkelere ilave olarak mutlaka egzersiz yapılmalı. Dünya Sağlık Örgütü en çok tempolu yürümeyi öneriyor. Bunun dışında; çok hafif tempoda koşma, bisiklete binme,
yüzme, tenis, dans, aerobik, jimnastik tarzı kalbi çalıştıran sporlar da uygun görülüyor. Haftanın 5 günü 45 dakika kadar egzersiz yapılması yeterli olacaktır. Amaç;
metabolizma hızını düşürmemek, kış aylarını kilo almadan geçirmek, hatta verilen kiloların kalıcı olmasını sağlamak ve en önemlisi sağlıklı yaşama adım atıyor.
ailem.com