Ankara ve
İstanbul gibi şehirlerdeki özel merkezlerde 60 bin ile 100 bin TL arası değişen paralarla yapılan
ameliyatları
Bozkurt,
Diyarbakır'da
hastalardan para talep etmeden yapıyor.
Bozkurt, "Bu tür büyük ameliyatları yaparak
bölge insanının hizmetine sunmanın gururunu yaşıyoruz. Burada yapılan ameliyatlardaki başarı,
batı illerinin birçok
hastanesinde yoktur. Maddi durumu iyi olmayan hastalarımıza bir faydamız dokunuyorsa bununla gurur duyarız." dedi.
Diyarbakır'da 5 yıl önce doktor olarak göreve başlayan, iki yıldır
Dicle Üniversitesi Üroloji Anabilim Dalı'nda
öğretim üyesi olarak çalışan Yrd. Doç. Dr.
Yaşar Bozkurt, hekim arkadaşlarıyla birlikte kısa sürede büyük başarılara
imza attı. Mesane ve
prostat kanseri gibi Türkiye'de sadece belirli merkezlerde yapılabilen ameliyatları Diyarbakır'da başarıyla yapan Bozkurt, son olarak önemli bir ameliyat gerçekleştirdi.
Testis kanseri olan Diyarbakırlı Murat Yılmaz (27)'ın ameliyatını başarıyla gerçekleştirdiklerini belirten Bozkurt, "Hastamız, başvurduğu batı illerindeki sağlık merkezlerinden kendisinden 60 bin TL istendiği için
tedavi olamamış. Polikliniğimize sağ yan ağrısı ile başvuran hastanın yapılan tetkiklerinde, sağ böbreğinde tıkanıklık yapan ve ana toplardamarı çevreleyen retroperitoneal kitle tespit edildi. Hasta, bize başvurmadan önce müracaat ettiği değişik hekimler tarafından, bu kitlenin çıkartılması, ameliyatının çok riskli olduğu ve ancak büyük merkezlerde yapılabileceği söylenmiş.
Hastaya, bu kitlenin çıkartılması (Retroperitoneal Lenf Nodu Diseksiyonu (RPLND)) ameliyatı tarafımızca önerildi. Kabul etmesi üzerine ben ve Yrd. Doç. Dr. Murat Atar başkanlığındaki
ekip tarafından başarılı bir
operasyon gerçekleştirdik. Operasyon sırasında ve sonrasında herhangi bir problem yaşamayan hastada kan transfüzyonuna dahi ihtiyaç duyulmadı." diye konuştu.
AMELİYAT ÇOK RİSKLİ
Ameliyatta kitlenin atar ve toplar damarlara yapışık olduğu için cerrahisinin çok zor olduğunu anlatan Bozkurt, "Ameliyat esnasında bu damarlardan birinin açılması halinde 1-2 dakika içerisinde vücuttaki kanı tamamen boşaltacak kadar riskli bir kanama olabilmektedir. Bizim için bu açıdan zor bir ameliyattı. Daha önce böylesi bir ameliyat yapmamıştık. Bu tür bir ameliyatı hastanemizde yaptığımız ilk ameliyattı. Ameliyat 2 saat sürdü. Çok başarılı bir şekilde hiç kan transferine gerek kalmadan, üreteri açmadan, kitleden sıyırarak ayırdık. Hiçbir kanama olmadı. Hastamız sağlığına kavuştu. Hastamızı bir iki gün içerisinde
taburcu edeceğiz." şeklinde konuştu.
Böyle hastaların batı illerine gidince
ekonomik olarak, bedensel olarak ve çevreleri ile gitmek zorunda oldukları için de iş gücü kaybı olarak çok zahmet çekmek zorunda kaldıklarını belirten Bozkurt, şöyle devam etti: "Bu bölgede bu hizmeti sunmak, onları
mağdur etmemek en büyük kıvanç kaynağımızdır. Bundan sonra da bu tür hizmetleri vermeye devam edeceğiz. Testis tümörü, testiste bulunan çeşitli hücrelerden gelişen bir tür kanserdir. Bu yumurtalıklarda ağrısız
büyüme ile karakterize olan kanser tiplerindendir. Erken tanı, kanserin tedavi edilebilme şansını artırıyor. Kanserin tipine ve evresine göre değişik tedavi yöntemleri vardır. Hastada kesin testis tümörü şüphesi varlığında yapılacak olan ilk işlem, o testisin cerrahi olarak çıkartılması ve patolojik incelemeye gönderilmesidir. Patolojik evreleme sonrası tümörün tipine ve klinik evreye göre hastaların bazılarına kemoterapi veya radyoterapi verilir. Bu tümörler en sık retroperiton olarak adlandırılan bölgedeki ve karın içindeki büyük damarlar yakınındaki lenf düğümlerine yayılırlar. İzlenen hastada, bu bölgede büyüyen veya kemoterapi/radyoterapi ile gerilemeyen kitlelere cerrahi müdahale gerekebilir. Bu bölgedeki kitleler vücudun en büyük damarları olan ana atardamar ve toplardamarlara bitişik olduğu için cerrahisi zor ve risklidir. Ameliyat sırasında bu damarlardan herhangi birinin yaralanması riski olup, böyle bir durumda hastanın hayatını tehdit edebilecek ciddi kanamalara neden olabilir. Bu nedenle bu ameliyatın tecrübeli ve deneyimli cerrahlar tarafınca titizlikle yapılması gerekir.''
BATIDA SAĞLIK KURUMLARI 60 BİN TL İSTEDİ
Hastanın amcası
Mehmet Demir de şunları söyledi: "Yeğenimin sosyal güvencesi yoktu. İstanbul ve Ankara'da gittiğimiz hastaneler 40 bin TL hastane masrafı, 20 bin TL de doktor olmak üzere 60 bin TL para istediler.
Dicle Üniversitesi hastanesine geldiğimizde beş
kuruş paramız gitmeden yeğenim ameliyat oldu ve sağlığına kavuştu. Buradan
Güneydoğu halkına çağrıda bulunuyorum. Ankara, İstanbul'a gidip oralarda perişan olamayın. Dicle Üniversitesi Hastanesi'nde her türlü ameliyatlar başarıyla yapılıyor. Yeğenimin bu büyük ameliyatı başarıyla yapıldı. Hastam sağlığına kavuştu. Ameliyatı gerçekleştiren hocalar, ekibine ve hastane yönetimine teşekkür ederim."