AA muhabirinin soruların yanıtlayan Prof. Dr. Korten, gerçek grip (influenza) ile
soğuk algınlığı/nezle ayırımını iyi anlamak gerektiğini vurgulayarak, gribin genellikle yüksek ateş,
kas ağrısı, öksürük,
baş ağrısı gibi bulgularla seyreden ve bazı duyarlı gruplarda ölüme yol açabilen daha ciddi bir
hastalık olduğunu dile getirdi.
Korten,
halk arasında sıklıkla, doktorlar arasında da bazen bu deyimlerin yanlış kullanılabildiğini, gribe benzeyen, ancak grip olmayan hastalıklara da gribal
enfeksiyon denilebildiğini vurguladı.
-''HER AN YENİ BİR SALGIN DA OLABİLİR, HAFİF DE GEÇEBİLİR''-
Eskiden 2-3 yılda bir daha şiddetli mevsimsel salgınlar yaşandığını, ancak günümüzde araya yeni virüslerin girmesi ile birlikte salgınların tam kestirilemez olduğunu belirten Korten, ''Her an şiddetli bir mevsimsel salgın veya tamamen yeni bir virüs, örneğin kuş gribine yol açanlardan biri gibi yepyeni bir salgın olabilir. Ancak 2011- 2012'nin hafif geçmesi de mümkün'' şeklinde konuştu.
Prof. Dr.
Volkan Korten, o sene kullanılan grip aşısı ile ortada yaygın dolaşan virüsler birbirine benzer ise korunmanın yüksek olduğunu dile getirerek, ancak grip aşısının sadece gerçek grip virüslerini engellediği, yaygın soğuk algınlığı virüslerine karşı bir koruma sağlamadığının unutulmaması gerektiğini anlattı.
'Bu çok sık başımıza geliyor:
Grip aşısı oldum, bu sene daha şiddetli hasta oldum gibi yakınmalar duyabiliyoruz'' diyen Prof. Volkan Korten, şöyle devam etti:
''
Grip aşısını grip mevsimi başlamadan hemen önce olmak gerekir. Bu eskiden bizim ülkemizde sıklıkla aralık-mart arasında idi. Ama 2009'da
domuz gribi virüsü H1N1, çok daha
erken başladı. Bu yüzden artık Batı ülkelerinde de aşı piyasaya çıktıktan hemen sonra, olmak
öneriliyor. Bu da genelde
Eylül ayı. Yaşlı kişilerde salgın çok geç çıkarsa (örneğin mart-nisan aylarında) biraz aşı etkisinde azalma görülse de bu öneri artık bizim ülkemiz için de geçerli. Eskiden ekim-kasım olarak önerirdik.''
Kronik
kalp, akciğer hastalığı olanlar, 65 yaş üstü kişilerin mutlaka aşılanması,
şeker veya böbrek hastalığı olanlara da önerdiklerini kaydeden Korten, ''Grip mevsiminde hamile olanlar, uzun süreli
aspirin tedavisi alan kişiler de özel riskli gruplardan. Ama 2009 yılında etkili olan virüsün yaş ayırımı yapmaması, halen dolaşımda olması ve gençlerde de ölümlere yol açması nedeni ile gelişmiş ülkelerin son önerileri, 6 aydan büyük herkesin grip aşısı olması şeklinde'' diye konuştu.
Volkan Korten, daha önce grip aşısının alerji yaptığı kişiler ve ciddi yumurta alerjisi olanların aşı yaptırmaması konusunda da uyarıda bulundu.
Gribin tehlikelerine işaret eden Korten, çeşitli hastalıklara yol açabilen gribin en sık
zatürre, arkasından orta
kulak iltihabı, sinüzit ve bronşite neden olabildiğini, nadiren de kalp ve beyinde komplikasyonlara yol açtığını aktardı.
Sonbaharda artan ve bu solunum yolu ile bulaşan hastalıkların, elleri sık yıkamak, öpüşmeleri azaltmak, aksıran, öksüren kişilere çok yakın durmamak gibi önlemlere uyarak azaltılabileceğine dikkati çeken Korten, düzenli
C vitamini almanın da
soğuk algınlığına karşı etkili olabildiğini kaydetti.
Prof. Dr. Korten, bu sene uygulanan aşıda seçilen virüsler, geçen seneki aşıdakilerle aynı olduğunu ifade ederek, ancak bağışıklık 1 yıl sonra belirgin olarak azaldığından, geçen yıl aşı olanların da yine aşı olmaları gerektiğini bildirdi.