Doğa Gözcüleri Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Asaf Ertan, “Kuş göçüyle gelebilecek hastalığın zararlarının en aza indirilmesi için bir
kampanya dahilinde bütün kümes
hayvanları aşılatılmalıdır.” diyor.
Ölümcül
kuş gribi virüsü H5N1,
Türkiye’de ilk olarak 2005 yılının
Ekim ayında Balıkesir’in
Manyas ilçesine bağlı Kızıksa beldesinde bir hindi çiftliğinde ortaya çıktı. Bölgenin
karantina altına alınmasının ardından
Tarım ve
Köyişleri Bakanlığı, salgının tamamen sona erdiğini açıkladı. Ancak 2006’nın ilk günlerinde gelen
ölüm haberleriyle kuş gribi tekrar gündeme oturdu.
Türkiye’de kuş gribinden ilk ‘resmi’ ölüm 11 Ocak 2006’da gerçekleşti. Ağrı’nın
Doğubayazıt ilçesinden Van’a sevk edilen ve ölü tavuklarla temasta bulunan 14 yaşındaki
Muhammet Ali Koçyiğit hayatını kaybetti. Koçyiğit’in ardından kardeşleri Fatma ve
Hülya Koçyiğit de aynı hastalıktan öldü.
Virüs, başta Doğu
Anadolu olmak üzere bütün Türkiye’ye hızla yayıldı, milyonlarca kanatlı hayvan itlaf edildi.
Türkiye, kuşların yerküre etrafındaki göç yolculuğunda seçtiği beş ana rotadan birinin üzerinde. Ülkede, göçmen kuşların uğrak yeri 300’den fazla
bölge var. Kuş göçleri sayesinde kuş gribi (H5N1) virüsünün söz konusu bölgelerde yetiştirilen kanatlı hayvanlara bulaşma riski de ‘süreklilik’ arz ediyor. Göç yollarının değiştirilemeyeceğine dikkat çeken uzmanlar kümes hayvanlarının göçmen kuşların uğradığı alanlarla temasının önlenmesi gerektiğini söylüyor.
Doğa Derneği Kuş Gözlem Ağı Sorumlusu Eray
Çağlayan “süzülen kuşlar” olarak adlandırılan ve başlıcaları
leylek, kartal, şahin ve
atmaca olan kuşların göçlerinin her yıl ağustosun 15’inden sonra başladığı bilgisini veriyor. Çağlayan, bu kuşlar için Cebelitarık Boğazı ve
Malta ile Türkiye’nin önemli bir geçiş noktası olduğunu, Türkiye’de de göç çizgisinin,
Çukurova üzerinde iki kola ayrılarak Çoruh Ovası ve İstanbul’dan geçtiğini kaydediyor.
Çağlayan, “süzülen kuşlar”ın ardından, “su kuşları”nın göçünün 15
Eylül civarında yoğunluk kazanacağını ifade ederek sırasıyla ördekler, kıyı kuşları ve kazların göç etmeye başlayacağını söylüyor. Kuş gribi hastalığı açısından su kuşlarının göçünün önemli olduğuna dikkati çeken Çağlayan, “Kuş gribinin özellikle su kuşlarının bulunduğu bölgelerde ortaya çıktığı biliniyor. Su kuşlarının göçü başlamadan önce şu an güneye göç hareketiyle özellikle Çukurova’da yoğunlaşan kuş popülasyonu, yaklaşık 1 ay sonra başlayacak, sulak alan kuşlarının göçü öncesi kuş gribi hazırlıklarına başlamamız gerektiğinin işaretini veriyor.” diye konuşuyor.
Leylek sürüsünden aracınızı uzak tutun
Uzmanlar göçmen kuşların bırakacağı dışkıların,
araçların boyalarına zarar vereceğini belirtiyor. Kanatlı hayvanların dışkısında bulunan ürik asit, otomobillerin üzerinde uzun süre kaldığında boyaya zarar veriyor. Sigorta şirketleri kuş dışkısından dolayı araçların boyasında oluşan hasarı
kasko sigortası kapsamına almıyor. Ürik asitin, böbreklerden pürin denilen, nükleit asit moleküllerinin yıkımı sonucu atılan bir madde olduğunu söyleyen
Ege Üniversitesi Fen Fakültesi Biyoloji Bölümü Zooloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Sıkı, “Sürüngenler ve kuşlar dışkılarını çözünmeyen beyaz bir bileşik olan ürik asit şeklinde atarlar ve böylece çok az su kaybederler. Kuşların dışkılarının lapa kıvamında olması aracın üzerinde fazla kalmasını sağlar. Kuşların pislediği araçların hemen temizlenmesi gerekir.” diye konuştu. Kuşların yoğunlukta bulunduğu geçitlere araç bırakılmamasını
tavsiye eden Sıkı, özellikle leylek, karga, sığırcık, güvercin ve büyük kuş sürülerinden araçların uzak tutulması gerektiğini ifade ediyor.