Diyanet İşleri Başkanlığı (DİB) tarafından İkbal Otel'de düzenlenen ve üç gün sürecek olan 'Güncel Dini Meseleler İstişare Toplantısı'nda 'Helal Gıda' konusu ele alındı. Toplantıya, Din İşleri Yüksek Kurulu üyeleri, ziraat ve
gıda uzmanları da katıldı.
Toplantıda konuşan
Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr.
Mehmet Görmez, dünyadaki bütün
yasa koyucuların ve düzenleyicilerin,
Müslümanların inançlarını ve ahlaki taleplerini dikkate almak durumunda olduğunu, sadece Avrupa'da değil tüm dünyada buna ihtiyaç duyulduğunu söyledi.
Görmez, "Tabi ki bu konuda bir standardizasyona ihtiyaç var. Dünyada bu konuda bir talep var. Ancak, ülkemizde bu konuda bir gecikme var. Bir zamanlar bu konuları tartışmak bile maalesef bir
takım yanlış anlaşılmalara, bir takım vehimlere sebep teşkil ediyordu. Helal,
haram en temel meselelerimizden birisidir. Üretim,
tüketim, ticaret ahlaki bunlar dinimizin en önemsediği konulardır." dedi.
Prof. Dr. Mehmet Görmez, İslam'ın beslenmeye bir nizam getirdiğini,
helal konusunun sadece bir beslenme konusu olarak değerlendirilmesinin mümkün olmadığını, bunun aynı zamanda bir ahlaki mesele konusu olduğunu kaydetti.
Görmez, "Doğrusu nimetlerden istifade etmenin bir
ilahi yasası bir nebevi modeli ve bir insani ahlakı vardır. Aslında bunlar, ne toplumsal kurallar ve kanunlar ne de
emniyet gücü ve müeyyideler ile tam olarak hayata geçirilebilir. Burada, Allah'a karşı kalplerde beslenen takva duygusuna sahip olmanın önemi kendini gösterir." diye konuştu.
Görmez, vicdani ve ahlaki boyutu oluşturmadan, gıdalar konusundaki haramlardan, hilelerden ve her türlü cambazlıklardan emin olmanın mümkün olmadığını kaydetti.
"Helal gıda denildiğinde, dünyada en yüksek kaliteyi temsil eden bir
marka akla gelmelidir." diyen Görmez,
helal gıda meselesini bir kesim usulünden ya da fıkhen ihtilaflı birkaç münferit hadiseden ibaret görmenin ufuk darlığından kaynaklanacağına dikkati çekti.
Mehmet Görmez, sözlerini şöyle sürdürdü: "Günümüzde helal gıda dediğimiz zaman inanan insanın
üretim felsefesi ve ticaret ahlakını yansıtan, gıdada en yüksek kaliteyi temsil eden bir marka değerinden söz ediyor olmalıyız. Helal gıda mefhumu dini meşruiyeti sağlama yanında
temizlik, sağlık, güvenilirlik, alımlılık ve caziplik gibi ölçüler bakımından gıda standartlarının en üst seviyesini ifade eder bir kavram haline gelmelidir."
Helal gıda meselesinin özellikle Müslümanların
azınlık olarak yaşadıkları ülkelerde Müslüman kimliğin dayandığı son sınır olduğunun altını çizen Görmez, İslamofobik tavırların öne çıktığı bazı ülkelerde bu sınırlara da
yasak getirilmeye başlandığını hatırlattı.
Irkçı toplulukların tepkilerini ifade etmek için cami kapılarına kesilmiş
domuz kafaları bırakmalarının saygısızlıkta gelinen noktayı göstermesi açısından büyük önem arz ettiğini ifade eden Görmez, ayrıca, Müslümanların da zaman zaman Hazreti Peygamber(sav)'in öğrettiği ihsan prensibini terk etmesinin, İslamofobik kampanyaya dolaylı
destek anlamına geldiğini kaydetti.
" HELAL VE HARAM HASSASİYETİ TÜKETİM ÇILGINLIĞINA KURBAN EDİLMEMELİ"
Günümüzde tüketim ekonomilerinin nimete müdahale eder hale gelmesi sonucu yeryüzünün çılgınca bir tüketimin körüklediği bir talan ve tezvirat ile karşı karşıya olduğunu ifade eden Görmez, şunları kaydetti: "Dini yönüyle helal ve haram hassasiyetinin göz ardı edilmesi bir yana, fıtratı, sağlığı ve nezaheti dikkate almaksızın, tabiatın dengesini bozacak müdahalelere girilmektedir. Nimetlerin yapısı ve safiyeti ile oynanmakta, tohumlar değiştirilip asli hüviyetlerinden uzaklaştırılmaktadır. Bu tahrifatın meydana getireceği akıbet ve etkiler ise şimdilik tahminlerin ötesinde kalmaktadır. Üstelik tükenişimizi hızlandıran bu hoyratça üretim ve tüketim, sektörel örgütlerle, reklam ve propagandanın bütün çeşitleriyle
teşvik edilmektedir. İnsanı, varlığı ve kâinatı değerlerden arındırma siyasetleri, bunalımlarımızı daha da derinleştirmiştir."
Afyonkarahisar İkbal Otel'de gerçekleştirilen istişare toplantısı
pazartesi günü sonuç bildirgesiyle son bulacak.