Beslenme ve Diyet Uzmanı Diyetisyen Hümeyra Taşçıoğlu, günlük kırmızı et tüketimi kalın bağırsak tümörleri riskini arttırdığına işaret ederek, “Çok pişmiş et, orta-az pişmiş ete göre kanser riskini daha çok arttırıyor.” dedi.
Kanserin oluşum faktörlerini etkileyen etmenler genellikle yüzde 70-90 oranında çevresel kaynaklıdır. Bu etmenlerin yüzde 50‘sini beslenme, yüzde 33’ünü sigara ve tütün ürünleri, yüzde 5-10’unu mesleki etkileşim, yüzde 3’ünü ise radyasyon oluşturur. Ülkeler arasında kanserin dağılımı çok değişiklik gösterir. Bu dağılımda ülkelerdeki yaşam tarzları ve diyet önemli rol oynar.
Son yıllarda varılan sonuçlara göre tüketilenden fazla enerji alınması, yetersiz mineral-vitamin tüketimi, erişkin yaşta kilo alma, fiziksel aktivitedeki yetersizlik, sigara/alkol, yanlış pişirme usulleri ve fazla kırmızı et, tuz, yağ ve şeker tüketimi, meyve ve sebzelerdeki hormon ve ilaç kalıntıları kanserin başlıca nedenleri arasındadır. Bunların arasında en önemlilerinden birisi tüketilenden fazla enerji alınması olarak söylenebilir. Bel çevresinin bayanlarda 80 cm, erkeklerde 94 cm’den fazla olması da özellikle kolon ve meme kanseri oluşumu için risk faktörleri arasındadır.
1-7 Nisan Kanser Haftası dolayısıyla kanser ve beslenme arasındaki ilişkiyle ilgili açıklama yapan Acıbadem Kayseri Hastanesi Beslenme ve Diyet Uzmanı Diyetisyen Hümeyra Taşçıoğlu şunları söyledi: ”Kanser ölümlerinin kadında yüzde 20’si, erkekte yüzde14’ü şişmanlığa bağlıdır. Ülkemizde kadınların yüzde 29.9’u, erkeklerin yüzde 12.9’u, ortalama Türk halkının yüzde 22.3’ü ise aşırı şişmandır. Bu kişiler şeker ve kalp hastalığında risk grubunda olduğu gibi çeşitli kanser türlerine de yakalanma riskleri büyüktür. Kadınlarda göbek çevresi yağ fazlalığı ile meme kanseri oluşması kolaylaşır.”
KIRMIZI ET TÜKETİMİ VE KANSER
Diyetisyen Hümeyra Taşçıoğlu, günlük kırmızı et tüketimi kalın bağırsak tümörleri riskini arttırdığını anlatarak, “Çok pişmiş et, orta-az pişmiş ete göre kanser riskini daha çok arttırıyor. Izgarada yüksek ateşte çok pişmiş et, tavada pişmiş ete göre daha çok kanserojen öğe içeriyor. Özellikle bu etlerin yağda kızartılması riski katlıyor” dedi.
BALIK ETİ VE KANSER
“Sardalya, uskumru, alabalık, somon gibi balıklar kalp ve damar hastalıklarının yanında kansere karşı da koruyucudur” diyen Diyetisyen Hümeyra Taşçıoğlu, şunları söyledi; “Ancak balık asla yağda kızartılmamalıdır. Mide kanserine karşı koruyuculuğu yüksek besinler vardır. Bunlardan acı biberde bulunan kapsaisin; midede Nitrosamini nötralize eder. Helicobacter pylori’yi öldürür. Kıvırcık lahanada bulunan Lutein, Zeaksantin ve Sulforaphane’ın kuvvetli antioksidant özellikleri vardır. Limon, turunç ve diğer narenciye gruplarında bulunan Monoterpenlerin; kanserojen maddeyi hücre dışına atma özellikleri vardır. Domates, narenciye meyveleri, karpuz, havuç, lahana, turp, soğan, sarımsak, pırasa, siyah veya yeşil çay, fasulye, bezelye, ıspanak, marul, roka, tere, maydonoz, fındık, yer fıstığı ve ceviz sayılabilir.”
FOLİK ASİT VE KANSER
Beslenme ve Diyet Uzmanı Diyetisyen Hümeyra Taşçıoğlu, en çok yeşil sebzeler, ıspanak, yer fıstığı, fındık, karnabahar ve kepekli ekmekte mevcut olan folik asit kolon kanseri riskini düşürdüğünü anlatarak, “İsveç’te yapılan bir çalışmaya göre yemek borusu ve mide kanseri riski günde 1-2 porsiyon sebze-meyve tüketenlere göre günde 4-5 porsiyon tüketenlerde yüzde 50 oranında daha düşük bulunmuştur. Sebze ile alınan posa, meyvelerden alınan posaya göre daha koruyucudur. Fitik asit , vücudumuzda antioksidan olarak çalışır ve reaktif oksijen türlerini inhibe ederek DNA hasarını önler. Fitik asit en çok buğday, pirinç, çavdar gibi bitkilerde ve fasulyede bulunur. Yemek yaparken kullanılan margarin ile mide kanseri arasında ilişki bulunmuştur. Zeytin yağı, mısır yağı ve fındık yağının eşit oranda karışımında ise koruyucu etki görülmüştür.” diye konuştu.
CİHAN