‘Bu
organımız, yağ, protein ve
şeker metabolizmasını düzenler. Kandaki şeker miktarını ayarlar. Hormonların görevlerini yerine getirmelerinde etkili olur. Kanın pıhtılaşmasında rol oynayan protrombin ve fibrinojeyi üretir. Vücut ısısını sağlar. Yaşlı alyuvar hücrelerini parçalar. Embriyo döneminde kan hücrelerinin
üretimini sağlar. Kandaki fazla glikozu glikojen halinde
depo eder. D, B, A, K vitaminlerinin emilmesine yardımcı olur. Demir,
kalsiyum, bakır, protein ve yağları depo eder; toksinlerin dışarı atılmasını sağlar. Cinsiyet hormonlarının fazlasını yok eder, lenf yapımında görev alır.
Protein, şeker, yağ ve kan yapımı için gerekli maddeleri depolar. Antikorların önemli bir kısmını üretir. Hasılı,
karaciğer vücudun rafinerisi; arıtma, üretim, dönüştürme tesisidir.” diyor sağlıklı
yaşam,
doğal tıp, doğru beslenme gibi konularda danışmanlık yapan Ayurveda Uzmanı Dr. Ender Saraç. Karaciğerin bilinen bine yakın fonksiyonu olduğunu, birçok özelliğinin de araştırıldığını öğreniyoruz bu vesileyle… Madem karaciğer vücudumuz için bu kadar önemli, öyleyse onu nasıl koruyabiliriz? Hangi
besinleri tüketip, hangilerinden uzak durmalıyız?
KARACİĞERİN DÜŞMANI ÇOK
Karaciğer yukarıda belirtilen başlıca görevlerinden herhangi birini yapamaz hale gelecek olursa çeşitli hastalıklar ortaya çıkıyor. Bunların en önemlileri, karaciğer yetersizliği, karaciğer iltihaplanması, karaciğer sirozu,
safra kesesi iltihabı ve safra kesesi taşı olarak sıralanıyor.
Alkol, karaciğere en çok zarar veren içecek. Çünkü safra yollarında ödem yapıyor, karaciğerdeki
detokslayıcı (vücuda fazlalık ve
baskı yapan maddelerin dışarı atılmasını sağlayan) enzimlerin fonksiyonunu bozuyor. Düşünmeden kullandığımız ağrı kesiciler,
doğum kontrol hapları ve antibiyotikler de karaciğeri olumsuz etkiliyor. Birçok hastalığı tetikleyen fazla kilolar, yine devreye giriyor ve karaciğerin yağlanmasına da sebep oluyor. Böylece organ, fonksiyonunu yeterince ifa edemiyor. Koruyucu katkı maddeli soslar, mayonezler, konserveler, şarküteriler, hormonlu
yiyecekler, boyalı,
dopingli içecekler de karaciğeri tehdit ediyor. Spritüel alanda da çalışmaları olan Dr. Saraç’a göre olumsuz düşünceler, stres, korku ve endişe içinde yaşamak da bu nazik organın sağlığını olumsuz etkiliyor.
Günde yaklaşık 4 su bardağı safra salgılayan karaciğerin bakımı da en az kendisi kadar önemli. Peki neler yapılmalı? Aile Hekimi Dr. Ender Saraç, beslenmeyle bütün hastalıkların ilişkili olduğunu belirtiyor ve bir dizi öneride bulunuyor: “Önce fazla kilolardan kurtulup karaciğer yağlanmasının önüne geçilmeli,
alkol alınmamalı, koruyucu katkı maddeli yiyecekler tüketilmemeli, ağır, yağlı
kırmızı et tüketilmemeli, düzenli olarak B vitamini, arı poleni, kaliteli doğal bal,
enginar yenmeli.” Karaciğer için yine kuru
kayısı, dut, çilek, kara dut, ahu dudu, frambuaz,
böğürtlen,
üzüm, üzüm suyu ve üzüm ekstreleri de doğal şekerleriyle tüketilmek şartıyla
tavsiye ediliyor…
BEBEK GİBİ; AMA ÇOK GEÇ AĞLIYOR!
“Karaciğeri küçücük bir bebek gibi düşünmek lazım” diyen Dr. Saraç, sağlıklı beslenen, mümkün olduğunda stres, sinir ve korku gibi olumsuz duygulardan uzak duran, sağlıklı yiyecekler tüketen, doğal
meyve suları içip
spor yapan bireylerin karaciğerinde bir sorun olmayacağını da belirtiyor. Çünkü böylesi bir hayat tarzıyla kişi az toksin alıyor vücuduna. Daha az toksin de karaciğerin daha sağlıklı olması, yıpranmaması, işlevini daha iyi yerine getirmesi anlamına geliyor.
Bilim dünyasının her geçen gün farklı bir yanını keşfettiği karaciğerin yapısında sinir yok. Dolayısıyla orada gerçekleşen bir rahatsızlık ilerlemediği müddetçe ağrı, acı yapmıyor. Ne zaman ki rahatsızlık ilerleyip karaciğeriniz fonksiyonlarından bir ya da birkaçını yerine getiremez oluyor işte o
vakit ağrı hissediyorsunuz. Hatta problem safra kesesindeyse bu ağrı daha da şiddetli nüksediyor.
Karaciğer, bilim dünyasında “Kendini en iyi gizleyen organ” olarak da biliniyor. Çünkü herhangi bir fonksiyon bozukluğunda tahlil ya da ultrasonla hastalık anlaşılamayabiliyor. Rahatsızlığa dair hiçbir göstergeye ulaşamayan hekimler, hastanın şikayetlerini dikkate alarak teşhis koyuyor. Gözlemlenebilen ilk belirtiler ise
idrar renginde değişiklik, göbek ve karın bölgesinde yağlanma, aşırı yorgunluk,
halsizlik, yüz renginde bir solukluk, cilt renginde değişiklik, gözlerde sararma gibi şikayetler olduğunda ‘karaciğerde bir sorun olabilir’ deniyor. O zaman karaciğer ultrosonografisi ve fonksiyon testleri yapılıyor. Dr. Ender Saraç da bu tarz hastalarla çok karşılaşmış. Testlerde bir şey gözükmemesine rağmen hastalar güçlendirme ve detoks programına devam ettikçe iyileşmiş.
Modern dünyanın anlamlı-anlamsız kriterleri hayatımıza girdiğinden bu yana birçok şey değişti. “Karaciğerini düşünüyorsan sağlıklı besleneceksin, fastfood’dan uzak duracaksın, konserve ve katkı maddeli yiyecekler tüketmeyeceksin, spor yapacaksın, meyve yiyeceksin, stresten uzak duracaksın” deniyor. Oysa bir gününüzü şöyle bir düşünün; milyonlarca insan sabah kahvaltılarını ya hiç yapmıyor ya da açma, poğaça gibi yiyeceklerle geçiştiriyor. Öğle yemeği için çok vakit yoksa dondurulmuş yiyeceklerin kolayca yapılıp satıldığı mekanlar
tercih ediliyor. Yorgun argın eve gider gitmez de yapımı kolay, lakin ağır ve yağlı yiyecekler, asitli içecekler eşliğinde tüketiliyor. Dr. Ender Saraç da bu sağlıksız değişimden yola çıkarak
Avrupa’da sağlıksız yaşam ve aşırı alkol tüketimi sebebiyle karaciğer rahatsızlıklarında
patlama yaşandığını,
Türkiye’nin de aynı yöne doğru yavaş yavaş kaydığını düşünüyor.
TÜRKİYE'NİN İÇİNDE 'ÜÇ TÜRKİYE' VAR
Yoga, meditasyon, reiki gibi enerji tekniklerinin de uzmanı olan Dr. Saraç’a göre ülkemizde birbirinden bağımsız ve habersiz yaşayan 3 Türkiye var. Birinci Türkiye 25 milyon civarında.
Anadolu’da kırsal kesimde
ekolojik ve ekolojiğe yakın gıdalarla besleniyor; ekmeğini tarlasındaki
buğdaydan yapıyor, sütünü sağıyor,
temiz kaynak su içiyor, mevsiminde sebzesini meyvesini yiyor. Büyükşehirlerde yaşayan, kadın ve erkeğin çalıştığı evlerde de
akşam bir et parçası ızgaraya atılıp yanına bir
makarna yapılıyor, patates kızartılıyor. Bu grup, ‘İkinci Türkiye’yi oluşturuyor. Bir de yeni yeni ‘bembeyaz Türkler’ diye anılan ‘Üçüncü Türkiye’ var. Onlar tekrar ekolojik beslenmeye dönen, kilo kontrolü yapan, hayata pozitif bakmaya çalışan bilinçli bir topluluk. Üstelik sosyo-
ekonomik durumları da çok iyi. Birinci grup katı yağ, kırmızı et çok tüketiyor; ama sürekli hareketli: Tarlada çalışıyor, çok yürüyor, ata biniyor, halısını elle yıkıyor, evini kendi temizliyor, yediklerini yakıyor. 25-30 milyonluk arada kalmış, yarı aydın, fastfood tüketen ne tam Batılılaşmış ne de tam geleneklerinden kopmuş İkinci Türkiye’de ise
karaciğer hastalıkları hızla artıyor ve tez vakitte müdahale edilmesi gerekiyor. Üçüncü grubun sayısı bir milyonu geçmiyor; dünya standartlarının üstünde yaşıyorlar. Bu topluluk içinde ünlü doktorlar, diyetisyenler, iş adamları, bilim adamları, avukatlar, gazeteciler, iş kadınları ve bazı sanatçılar vs. bulunuyor.
Sağlıklı beslenmek ve hayat tarzınızda birtakım değişikliklere gitmek, karaciğer sağlığınız açısından çok önemli. Fakat bu değişimi artırmak da mümkün. Nasıl mı?
Hollanda’dan ülkemize
ithal edilen yüzde yüz doğal içerikli L3 Lifeshot ile. Doğal besin takviyesinin içinde 3 aminoasid ve 1 enzim bulunuyor. Yararlarına gelince; lifeshot içerdiği aminoasitlerle karaciğerin arındırıcı fonksiyonunu destekleyip güçlendiriyor. Vücuttaki alkol ve nikotin gibi zararlı maddelerin hızla atılmasına yardımcı oluyor.
L3 LIFESHOT, ‘SAĞLIK MUCİZESİ’ Mİ?
Hastalarına gerektiğinde Lifeshot’ı tavsiye ettiğini belirten Dr. Ender Saraç da genelde yoğun tempoyla yaşayanlara, karaciğerinde sorun olanlara, yorgunluk, halsizlik hissedenlere, kemoterapi görenlere, bağışıklık sisteminde sorun olanlara, vücudundan toksin atmak isteyenlere de bu takviyeyi öneriyor. Alkol kullanıp yoğun nikotin alanların dışında da ‘sağlıklı yaşamak’ için bu
ürünün kullanılabileceğini belirten Saraç, önemli bir noktaya değiniyor: “Hiçbir ürün tek başına mucize değildir. İnanılmaz kötü beslenen, hiç spor yapmayan, günde bir
şişe rakı içen biri, L Lifeshot’ı kullanıp ertesi gün bebek gibi uyanmayı beklemesin. Hepsi birbirine bağlı. Etki oranı fazladır. Yan etkisi ise hiç yok. Yüzde yüz doğal. İnsana enerji, iyilik, dirilik verir. Kendim de kullanıyorum, yararını gördüm. Cilde de iyi geliyor. Egzama, alerjik rahatsızlıklara da olumlu etkisi var.”
Türk toplumunda alkolü ‘masumlaştırma’ girişimlerine tepki gösteren Dr. Saraç, “Alkol ciddi bir sorun tıpta. Tamamen toksin. Karaciğer bunun yüzde 90’ını atabiliyor
vücuttan. Lifeshot bu oranı daha da artırıyor elbette. Ben ‘Alkol içebilirsiniz, yanında bunu alın, bir şey olmaz.’ demek istemiyorum. Ama alkolü bırakamayanlar için ‘detoksa yardımcı, iyi bir toksin atıcı’ diyebilirim. Tamamen sağlıklı olmak isteyenler önce hayat tarzını değiştirmeli, bu tarz takviyelerle de karaciğer eski sağlığına, fonksiyonuna kavuşturulmalı.”
Lifeshot 12 tüplük paketlerde satılıyor. Günde bir tüp ya da kendinizi kötü hissettiğiniz günlerde ara ara kullanabiliyorsunuz. Yalnız karaciğer hastasıysanız uzun süreli ve her gün bir tüp kullanmanız gerekiyor. 12 tüplük L3 Lifeshot 59 YTL’ye satılıyor.
YAZIN SAĞLIKLI BESLENME VE KİLO KONTROLÜ İÇİN YAPILMASI GEREKENLER
Zayıflama, sağlıklı yaşam için olması gereken bir şeydir, mevsimsel değildir. Dolayısıyla bunu 12 aya yaymak lazım. Yaz mevsimi günlerin en uzun olduğu zaman dilimleri. Akşam yemekleri çok geç kalıyor. Geç saatte yenilen yemeğin sindirimi de yavaş olur, kilo alma riski artar.
Sıcak hava bazılarının iştihanı kapar gün içinde. Karnınız çok acıkmış olsa da bir anda fazla yiyecek tüketmeyin. Ara öğünlerde mutlaka zeytinyağlı, tuzsuz gıdalar, bir avuç fındık, biraz
ceviz yiyin. Bazıları çok et yiyip gereğinden fazla protein alır. Kimisi de tamamen proteinden kaçar ve bütün gün
karpuz dondurma yer yazları. Her ikisi de yanlış. Proteini ızgarada yapılmış yağsız
tavuk, et ve balıktan alın. Kahvaltılarda; az yağlı, az tuzlu omletler, peynirler, bol maydanoz, domates,
salatalık, evde yapılmış az şekerli reçeller yiyin. Salatayı bolca tüketin. Özellikle çiğ semizotunu. Maydonoz, yeşil soğan dereotu gibi yeşillik ağırlıklı ve bol salatalı, az zeytinyağlı, nar ekşili ya da taze limon sulu sıkılmış salatalar yiyin akşam yemeğinde. Zeytinyağlı yemekleri her zaman ön plana çıkarın. Bakliyatları da zeytinyağlı yapın mesela. Barbunya pilaki, fasulye pilaki gibi. Karbonhidratları da;
bulgur, kepek ekmeği,
tam buğday ekmeği, kepekli makarna gibi yavaş karbonhidratlı yiyeceklerden alın. Haftada 2-3 kez de mislü yiyin. Kızartmayı 15 günde bir ya da 10 günde bir yağını iyice süzerek yiyin. Meyveleri ara öğünlerde yiyin, kesinlikle tok karna tüketmeyin. Tatlı olarak da; haftada bir kez dondurma bir kez de sütlü
tatlı yiyin. Tatlıyı çok sevenler şeker ihtiyacını meyvelerden karşılamalı.
ENDER SARAÇ’TAN YAZA ÖZEL SAĞLIKLI ŞERBET TARİFLERİ
Bir çok kişiden ‘Sadece sıvı tüketiyorum, çok az yemek yiyorum ama kilo veremiyorum’ serzenişlerini duymuşsunuzdur. Meğer yaz aylarında insanlar en çok içeceklerden kilo alırmış.
Beslenme Uzmanı Ender Saraç, iki
bardak ayran, iki kutu kolanın yiyecek takviyeleriyle kilo aldırabileceğini söylüyor. Israrla katkı maddeli, gazlı içeceklerden uzak durulmasını ve doğal içeceklerin tercih edilmesi gerektiğini söylüyor. Bir de kendisinin de sıklıkla tükettiği doğal içecek tariflerini bizimle paylaşıyor:
Meyan kökü
şerbeti:
Bir tatlı kaşığı kadar kıyılmış meyan kökünün üzerine bir bardak
soğuk su
koyun, bir saat bekletin. Sonra tülbendin içine koyup suyu süzün. İyice sıkın, sonra 5-10 damla limon ve üzerine 1-2 tane taze
nane yaprağı, 3-4 parça buz koyun. Bu içecek yazın düşük
tansiyon,
terleme, halsizlik, isteksizlik, yorgunluk çekenlere iyi gelir, enerji verip doping etkisi yapar.
Yeşil çay şerbeti:
1-1,5 litre kadar kaynar suyun içine tepeleme bir çorba kaşığı
yeşil çay atın. Üzerine yarım veya 1 limonu sıkın ve limonun kabuklarını da içine bırakın. 7-8 dakika demlensin. Sonra limon kabuklarını sıkıp içinden alın. Çay iyice ılıdıktan sonra içine 2 çorba kaşığı bal koyun. Üzerine 7-8
yaprak naneyi iri iri doğrayıp ekleyin. İsteğe göre buzla
servis yapın. En iyi antioksidandır. Kilo kontrolünde de etkilidir.
Lasy (tatlı ayran):
Bu bir Hint içeceğidir. Bir bardak suyun içine 2-3 çorba kaşığı taze, ekşimemiş yoğurt ve üzerine yine bir tatlı kaşığı gülsuyu, bir tatlı kaşığı da
esmer şeker veya normal şeker koyup iyice çalkalayarak ayran yapın. Üzerine bir çimdik nane koyup soğuk olarak tüketin.
AKSİYON