Kolik, bebeklerin yaşamlarının ilk aylarında görülen nedensiz
ağlamalar olarak tanımlanıyor. Son yıllarda, tüm
ailenin psikolojisini bozan bu sorunun çözümüyle ilgili olumlu gelişmeler yaşanıyor. Bu konuda dost bakterilerden yardımaldıklarını söyleyen
Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Pediatrik Gastroenteroloji ve
Beslenme BilimDalı ÖğretimÜyesi Prof. Dr. Raşit
Vural Yağcı, ileri düzeyde infantil
kolik tedavisinde ‘simetikon’ grubu ilaçların önemli bir rol oynadığını söylüyor. Ancak
doku koruyucu olan bu ilaçlar bağırsakları rahatlatmaya yardımcı olsa da, her bebekte başarılı sonuç vereceğinin garantisi bulunmuyor. Prof. Dr. Yağcı, bağırsak florasıyla ilgili çalışmaların da giderek arttığına dikkat çekiyor.
ARAŞTIRMALAR SÜRÜYOR
Kolikli bebekler üzerinde yapılan araştırmalarda, bu bebeklerin bağırsaklarında, kolay gaz yaptığı bilinen ‘clostridiumdifficile’ adlı bakterinin, kolik sorunu olmayan bebeklere göre daha fazla olduğu dikkat çekiyor. Bunun, bebekler için çok uygun olmayan bir bakteri türü olduğu belirtiliyor. Bebeklerde gaz yapan bakterileri baskılamak için bazı yararlı bakterilerin kullanılabileceğini gösteren çalışmalar yapılıyor.
YENİ YAKLAŞIMLAR VAR
Yararlı bakteriler içinde özellikle ‘lactobacillus reuteri’ adı verilen bakterinin, hazımsızlığın ve dispepsinin yol açtığı kolay geğirip, kolay
kusma ve özellikle de infantil kolik konusunda, bebeğe ve aileye yardımcı olduğunu gösteren çalışmalar bulunuyor. “Bu yararlı bakterinin başını çektiği probiyotik grubunun kolikte kullanımı, literatürde tedavide yenilik olarak yer almaya başladı” diyen Prof. Dr. Yağcı, ülkemizde gerek lactobacillus reuteri gerekse diğer dost bakterilerle (probiyotik) ilgili preparatlara ulaşmanın kolay olduğunu dile getiriyor.
BEBEĞİMİZİN AĞLAMASINDAN ÇOK ÇEKTİK
MURAT-Hatice Demircan çifti İstanbul’da yaşıyor. Onlar da çok sayıda aile gibi infantil kolik problemi yüzünden zor günler geçirmiş. Kızları Defne’nin kolik sancılarının yaklaşık 2 haftalıkken şiddetli ağlamalarla başladığını söyleyen
genç çift, bebeklerinin özellikle
akşam saatleriyle gece yarısına doğru, bir rahatsızlığı olmadığı halde durup dururken yüksek sesle ve şiddetli şekilde ağlamaya başladığını söylüyor. Çift, bebeklerinin ağlarken bacaklarını karnına çektiğini, karnına dokunmanın mümkün olmadığını, bazen ağlamaktan nefesinin kesildiğini ve her ağlama süresinin 1 saati bulduğunu belirtiyor. Bu gaz sancılarının bebeğinin fiziksel gelişimini olumsuz yönde etkilemediğinin altını çizen anne Hatice Demircan, sözlerini şöyle sürdürüyor:
PROBİYOTİKLER SANCILARINI AZALTTI
“Bebeğimin sağlığının gayet iyi olmasına rağmen, benim bir anne olarak yaşadığım en büyük sıkıntı ciddi bir çaresizlik duygusuydu. Kızımız acı içinde kıvranıyor ve bizim elimizden hiçbir şey gelmiyordu. Kolik sancısını dindirmeye yönelik her türlü öneriyi
uygulamaya çalıştık. Hiçbir uygulama durumun kesin çözümü olamayınca, kendimizi daha da kötü hissettik.
Bitki çayları ve başka şeyler de denedik ama sorunumuza çözüm bulamadık. Sonunda doktorumuz bize probiyotik kullanmamızı önerdi. Kızımızın sancıları birkaç gün içinde azaldı. Artık geçmiş günlerdeki gibi krizler yaşamıyoruz.”
GÜLÜMSEMESİNİN TADINI ÇIKARIYORUZ
Hatice Demircan, Defne’nin gaz sancıları nedeniyle geceleri uyuyamadığını, gece-gündüz kızlarıyla ilgilenmek zorunda kalmanın eşini ve kendisini çok yorduğunu söylüyor. Ağlama nöbetleri sırasında, Defne’yi kucaklarında taşıyıp sallamaktan yorgun düştüklerini belirten Demircan çifti, fiziksel yorgunluğa ruhsal çaresizliğin de eklenmesiyle, günlük hayatın hiçbir rutinini yapamaz hale geldiklerinden yakınıyor ve ekliyor: “Defne şu an 4 aylık. Gaz sancıları azalsa da, bitmedi. Arada, kısa süreli ağlama krizleri yaşıyor ama yakın zamanda bunların da kesileceğini düşünüyoruz. Artık bebeğimizle olmanın keyfini daha fazla yaşıyoruz, onu gülümserken görmenin tadını çıkarıyoruz.”
CEYDA ERENOĞLU- GAZETE HABERTURK