Böbrek hastalığı şikayetlerinin
erken devrede ortaya çıkmadığı ifade edilerek,
idrar rengi ve idrar koyuluğundaki değişiklikleri fark eden kişilerin tetkik için hekime başvurmasının yararlı olacağı bildirildi.
Trakya Üniversitesi
Tıp Fakültesi İç
Hastalıkları Anabilim Dalı Nefroloji
Bilim Dalı
öğretim üyesi Doç. Dr. Sedat Üstündağ,
Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi başhekimlik toplantı salonunda yaptığı basın toplantısında, böbreklerin
vücut ağırlığının binde dörtlük bölümünü oluşturan ve toplam kanın yüzde 25'ini alarak işleyen, her gün kanı 60 defa temizleyen bir
organ olduğunu söyledi.
Tamamı neredeyse
damarlardan oluşan böbreğin damar sistemini etkileyen her hastalıktan etkilendiğini vurgulayan Üstündağ, Böbreklerin en büyük düşmanının
şeker hastalığı, aşırı tuz tüketimi,
hipertansiyon ve
sigara kullanımı olduğunu vurguladı.
BÖBREK HASTALARINDA KALP KRİZİ VE FELÇ RİSKİ FAZLA
Böbrek hastalıklarının çok fazla şikayet göstermediğinin altını çizen Üstündağ, şunları kaydetti:
''
Böbrek hastalığının kan testine yansıyan bozuklukları geç evrede ortaya çıkar. Gece idrara çıkmak, idrar miktarının artması, köpürmesi, idrar renginde değişiklik, idrar yaparken yan ağrısı, vücutta gelişen ödem, kan basıncının yükselmesi,
halsizlik,
nefes darlığı gibi şikayetler böbrek hastalığının erken döneminde ortaya çıkan bulgular olabilir.
Hastalık ilerledikçe halsizlik, kuvvetsizlik iyice belirginleşir,
kemik ağrıları, iştahsızlık, şişliklerin artması, idrarda azalma, bulantı
kusma ve şuur bulanıklığı tabloya eklenir. Böbrek hastalarının
kalp krizi ve
felç geçirme riskleri de sağlıklı insanlara göre çok fazladır.''
BÖBREKLERİN İYİ ÇALIŞMASI ANNE KARNINDAKİ BESLENMEYE BAĞLI
Böbrek sağlığının anne karnında başladığına işaret eden Üstündağ, doğumdan sonraki dönemde yeni böbrek dokusu oluşturulamadığını, yıllar içerisinde böbrek dokusunun azaldığını belirterek, ''O halde anne karnından itibaren çok böbrek dokumu yapımını sağlayarak böbreklerimizi korumaya başlayabiliriz. Bu amaçla, annenin iyi beslenmesinin sağlanması, sigara kullanılmamasının sağlanması,
alkol ve madde bağımlılığının önlenmesi, sezeryanla doğumların önlenmesi önemlidir'' dedi.
Daha sonraki dönemde böbrek hastalığının oluşmasının önlenmesi için de tuzun kısıtlaması, kan basıncının kontrolü, protein alımının kısıtlanması, ağrı kesici ilaçların
yerli yersiz kullanılmaması, kansızlığın düzeltilmesi, kan yağlarının düzenlenmesi, gerektiğinde
antioksidan tedavisi (günde 3-4 fındık, 1
ceviz içi, bir kuru
kayısı) gibi önlemlerin alınmasının gerekli olduğunu ifade etti.
Üstündağ, böbrek hastalıklarında tedavinin ise, nakil dışında
diyaliz ile olduğunu kaydetti.