Açıkta satılan ve iyi bilinmeyen bitkisel ürünlerin sağlık açısından sakıncalar doğurabileceğini vurgulayan Yeşilada’ya göre, güvenilir firmalar tarafından üretilen ambalajlı
poşet çaylar
tercih edilebilir. Prof. Yeşilada, bu çayların depolama koşullarının
gıda güvenliği sistemlerine uygun olduğunu, hammaddelerin üretime geçmeden önce birçok analizden geçirilerek formüle edildiğini ve güvenle tüketilebileceğini belirtti.
Bitkilerin, birbirleriyle benzerlikleri ve farklılıklarına dayanarak sınıflandırıldığını hatırlatan Prof. Yeşilada, bitki çaylarının tüketimiyle ilgili şu uyarılarda bulundu:
“Dünya’da 300.000 kadar yüksek bitki türü bulunmaktadır. Bu bitkilerin az bir kısmının gıda ve
tedavi amacıyla kullanıldığı tespit edilmiştir. Hâlihazırda bu rakamın 80.000 ile 100.000 arasında olduğu tahmin edilmekte. Şüphesiz, geri kalan bitkilerin biyolojik etkileri ve yararları bulunmadığı şeklinde bir düşünce yanlış olacaktır. Özellikle bu grupta kalan bitkiler, bilim insanları tarafından yeni ilaç molekülleri elde edilmesi amacıyla yoğun ilgi çekiyor. Mesela,
kanser tedavisi amacıyla piyasaya çıkan paklitaksel isimli ilaç, Kanada’da
halk arasında hiç bir değeri bulunmadığı düşünülen Taxus brevifolia bitkisinin odunlarından elde edilmiştir.
SUYUN BİLE FAZLASI ZARAR
Ancak açıkta satılan bitkilerin bir standardı yok. Bu konuda yeterli bilgisi olmayan kişilerce çevreden toplanmış olabilirler. Herhangi bir analizden geçirilmeden satışa sunulurlar. Bu şekilde toplanan bitkilerden, herhangi bir bilimsel değerlendirme yapılmadan hazırlanan karışım çaylarının sağlığa yarardan ziyade zarar verebileceğini göz ardı etmemek gerekir.
Genel prensip olarak, bitkilerin içerisindeki etkili bileşiklerin bozulmaması için çay hazırlanırken bitkilerin doğrudan kaynatılmasından kaçınılır. Tükettiğimiz tüm gıdalar gibi çayların da miktarı ve doğru şekilde kullanımı, yararları bakımından son derece önemlidir. İnsan yaşamının vazgeçilmezi olan suyun bile aşırı miktarda tüketilmesi vücutta bazı rahatsızlıklara neden olabilmektedir.”