Bursa Ticaret ve
Sanayi Odası tarafından düzenlenen 26. İnsan Sağlığı ve Sosyal Hizmetler Komitesi toplantısında konuya ilişkin bir
bildiri sunan Dr. Cem Heper, hakiki
hipertansiyonun,
kalp ve dolaşım sisteminin kan basıncını ayarlayabilme yeteneğinin bozulması anlamına geldiğini, hastaların yüzde 90-95'inde hakiki (primer) hipertansiyon hastalığı bulunduğunu ifade etti. Hastaların yüzde 5-10'unun ise başka bir hastalığın belirtisi olarak kan basıncının yükseldiğine işaret eden Heper, bu durumun başka bir hastalığın belirtisi olan 'hipertansiyon' olarak tanımlandığını anlattı. Dr. Heper, şöyle devam etti:
"Hakiki hipertansiyon hastalığı, başta kalp,
beyin ve böbrekler olmak üzere bütün organları ve damarları etkiler, felçlerden kalp hastalığına ve böbrek yetmezliğine kadar birçok sağlık sorununa neden olur. Erişkinlerin yüzde 37'inde hipertansiyon olduğu ve bu oranın 50 yaşındakilerde yüzde 60'lara ulaştığı bildirilmektedir. 50 yaşında tansiyonu normal olanların da yüzde 85'inde gelecek 25 yıl içinde hipertansiyon gelişeceği beklenmektedir. Hipertansiyonun başlıca belirtileri,
baş ağrısı, çarpıntı,
nefes darlığı, yorgunluk,
burun kanaması, yol yürüme ve merdiven çıkmada zorlanma, gece uyurken uykudan kalkıp
idrar yapma ve bacaklarda şişmedir. Kan basıncının çok yükseldiği hallerde çift görme, dilde peltekleşme, yüzde veya vücutta karıncalanma olabilir."
Hastalıkta belirtilerin hiç birinin sadece hipertansiyona özgü olmayıp, başka hastalıklarda da oluşabildiğini kaydeden Cem Heper, hipertansiyon hastalarının yarısına yakınında belirtiler görülemeyebileceğini açıkladı. Heper, sözlerini şöyle tamamladı:
"Hipertansiyon hiçbir şikayete neden olmadan aylar, hatta yıllar boyu sinsice sürebilir. Bu sırada vücutta zararlı etkiler yapmakta ve başta kalp, damarlar böbrek, göz ve beyin olmak üzere birçok organımızda hastalıklara neden olabilmektedir. Bu zararlar oluştuktan sonra
tedavi ile bunların bir kısmı düzeltilebilirken, bir kısmının sadece ilerlemesi durdurulabilir. Eğer çok gecikilirse, hayatı uzatmaya çalışmaktan başka çare kalmaz. İnsanlarımızın en az 2 yılda bir kontrolden geçmesi şarttır."
(CİHAN)