SAĞLIK Bakanı Recep
Akdağ'ın işi çok zor.
Çünkü bırakın kamuoyunu daha
Başbakan Tayyip Erdoğan'ı bile
domuz gribi aşısı konusunda ikna edememiş.
Hatta yeterince bilgilendirememiş.
Eğer geçen hafta telefonda bana anlattıklarını Başbakan Erdoğan'a anlatabilmiş olsaydı dün
Meclis'te yaşanan ‘fırça krizi' hiç yaşanmazdı.
Ama oldu. Peki neden?
* * *
Bence iki sebebi var.
Bir,
iletişim kazası.
İki, Başbakan kuşkulu.
Önce fırçanın “kaza” boyutundan başlayalım.
Sağlık Bakanı
Recep Akdağ 6 aydır yoğun biçimde sürdürdüğü bilinçlendirme kampanyasını daha inanılır kılmak için bence çok doğru bir şey yaptı.
Dün sabah TRT ve
Anadolu Ajansı muhabirleri eşliğinde aşı yaptırdı.
Böylece kamuoyuna “Bakın endişe edecek bir durum yok” mesajı verdi.
Amerika'da Obama, Almanya'da Merkel'in aşı için sırada beklediğini dikkate alırsanız bence Akdağ'ın bu hareketi siyasi sorumluluğunun gereği.
* * *
Cumartesi yayınladığım Akdağ söyleşisinden sonra beni arayan eski
Sağlık Bakanı Osman Durmuş haklı olarak “Söyleyin Recep Bey'e madem aşıyı bu kadar savunuyor ilk kendisi olsun” demişti.
Hatta bugün Durmuş'un eleştirilerini ve bu çağrısını yazmayı düşünüyordum.
Fakat ben yazmadan aşı konusu bambaşka bir mecraya saptı.
Araştırdım, sapma aşıdan sonra TRT muhabirinin şu önemli sorusuyla başlamış.
“Efendim aşı olmayı Cumhurbaşkanı, Başbakan ve bakanlara da önerdiniz mi?”
Akdağ'ın cevabı: “Benim önerimle kimseye aşı yapılmıyor, bilimsel kurullarımızın sıralamasına göre hareket ediyoruz. Bir de tabii 55-60 yaşın üstünde olan insanlar biraz daha virüse karşı dirençli. Ancak virüsü yayma konusunda halkla temas halinde olan yerine göre günde 1000 insanla el sıkışan siyasetçilerin tabii ki daha da dikkatli olması gerekiyor.”
* * *
Şimdi elinizi vicdanınıza
koyun, Bakan'ın bu açıklamasından “Cumhurbaşkanı ve Başbakan da aşı olacak” sonucu çıkar mı?
Kesinlikle çıkamaz ama maalesef iletişim kazası böyle bir şey.
TRT muhabiri ekranda Bakan'a bu soruyu sorduğunu aktarınca bazı kanallar Bakan'ın cevabını net anlamadan “Cumhurbaşkanı ve Başbakan da aşı olacak” diye altyazı geçiyor.
Tam o sırada Başbakan birazdan yapacağı
grup toplantısı için Meclis yolunda.
Tabii ki onayı olmadan böyle bir açıklamanın yapıldığını düşünüp Akdağ'a içerliyor.
Nitekim grup toplantısında Akdağ'ın gözlerinin içine baka baka “Aşı konusunda bakanımla aynı düşünmüyorum” diyor.
Dahası çıkışta gazetecilerin sorusu üzerine Sağlık Bakanı'na dönerek “Aşı olmayı düşünmüyorum, Cumhurbaşkanı ve benim aşı olacağımı söylemişsin, bunu hemen düzelt” diyor. Akdağ, “Efendim öyle değil” diyerek çabalasa da ok yaydan çıkmış oluyor.
* * *
Meselenin iletişim kazası boyutunu bir kenara bırakıyorum.
Anlık bir yanlış anlama sonucu Sağlık Bakanı hak etmediği bir fırça yemişe benziyor.
Beni asıl düşündüren Başbakan'ın kendisiyle ilgili konuyu düzeltme çabası değil.
Asıl mesele grup konuşmasında aşı kampanyası ile ilgili söylediği sözler.
Ne diyor Erdoğan:
1- Aşı konusunda kimseyi icbar edemeyiz. İyi de
Sağlık Bakanlığı aşı kampanyası mecburidir demedi ki.
2- Otoriteler bu konuda bölünmüş durumda. Sağlık Bakanı günlerdir “Konunun gerçek uzmanları arasında ikiye bölünme yok, aşıya karşı çıkanların oranı %2-3” diyor.
* * *
Dedim ya Akdağ'ın işi zor. Ya kamuoyundan önce Başbakan'ı bilgilendirmemiş ya da ikna edememiş.
Devam ediyorum “Başbakan'ın kuşkusu” dediğim esas can alıcı cümle şu.
3- Herkes kararını kendisi versin, yarın kimse siyasi iradeye
fatura kesmesin. Bence Başbakan'ın aşı kampanyası ile ilgili bilmediğimiz başka tereddütleri var.
Olmasa çıkışta yanlış anlaşılmadan dolayı yine o fırçayı atabilirdi ama grupta “siyasi faturadan” bahseden o konuşmayı yapmazdı.
EYP CAN- HÜRRİYET