Dünya
sağlık turizminin 2010 yılında 60 milyar dolarlık bir ciroya ulaştığı tahmin edilirken, 2010 yılında dünya sağlık turizmi pazarından
Türkiye'nin aldığı payın yüzde 1 civarında bulunduğunu kaydedildi.
Ağırlıklı olarak Uzakdoğu ve Latin
Amerika ülkelerinin önemli paylar aldığı dünya sağlık turizmi pazarında, Türkiye'nin son yıllarda yaptığı hızlı gelişmeyle 40 bin
yabancı hasta ile 10. sırada yer aldığı, önümüzdeki 5 yıl içinde bu pazardan aldığı payın yüzde 5 seviyelerine gelmesinin beklendiği bildirildi.
Konuya ilişkin AA muhabirinin sorularını yanıtlayan Dünyagöz Hastaneler Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Eray Kapıcıoğlu, Türkiye'nin 2000'li yılların başında birkaç bin olan sağlık
hizmeti almaya gelmiş yabancı turist sayısını 2009 yılı itibarıyla 40 bine çıkardığını, 2015'e kadar bu sayının 200 bini bulmasının beklendiğini söyledi.
Türkiye'nin başta göz sağlığı olmak üzere diş, plastik cerrahi ve saç ekimi gibi
tedavilerde
tercih edildiğini anlatan Kapıcıoğlu, şu anda ağırlıklı olarak başta
Almanya,
Fransa,
Hollanda,
İngiltere olmak üzere
Avrupa ülkelerinden hasta geldiğini, ancak son yıllarda sınır komşularla olan ilişkilerdeki ilerleme ve
vize kolaylığı sağlayan anlaşmaların imzalanmasıyla
Ortadoğu ve
Balkan ülkelerinden gelen yabancı hasta sayısında ciddi artışlar gözlendiğini ifade etti.
Kapıcıoğlu, ''Türkiye medikal turizmdeki payını her geçen yıl artırmaya devam ediyor. Şu an en fazla yabancı hasta tedavi eden ülkeler arasında 10. sırada yer alıyoruz'' dedi.
-NEDEN TÜRKİYE TERCİH EDİLİYOR?-
Başta Avrupalılar olmak üzere sağlıkta Türkiye'nin tercih edilmesinin nedenlerine değinen Kapıcıoğlu şu bilgileri verdi:
''Avrupa ülkelerinde her tedavi sosyal güvenlik sistemleri tarafından karşılanmıyor. Bu durumda özellikle göz
ameliyatları, plastik cerrahi diş ve saç ektirme gibi tedavilerde çok yüksek fiyatlar uygulanıyor. Türkiye'de ise Avrupa ile aynı kalitede ve neredeyse yarı fiyatına tedavi olmak mümkün. Bu durum Türkiye'nin sağlık turizminde tercih edilmesinde en önemli neden. Aynı zamanda bizim öncülüğünü yaptığımız yabancı hastalara sunulan hem tedavi, hem de
tatil imkanı sunan özel paketler de yabancı hastaları cezbediyor. 5 yıldızlı
otel konforunu sunan hastanelerde yabancı hastalar hem kaliteli, hem de
ucuza tedavi olurken, aynı zamanda vizeden uçağa, şehir turundan konaklamaya varan tatil paketleriyle de gezme ve dinlenme fırsatı buluyorlar.''
Kapıcıoğlu, Avrupa ülkelerinden ağırlıklı olarak
lazer ve diğer refraktif ameliyat hastaları, Ortadoğu ülkelerinden katarakt ve retina hastaları,
Rusya Federasyonundan glokom ve şaşılık hastaları, Balkan ülkelerinde protez göz ve oküloplasti hastalarının geldiğini dile getirdi.
Dünyagöz'ün 2010 yılında 25 bin yabancı hastayı tedavi ettiğini belirten Kapıcığlu, ''107 ülkeden hastamız var.
Nisan ayında
Adana ve
Samsun hastanelerimiz açılacak. Bu illerdeki hastanelerimizle
Suriye ve
Irak gibi güney komşularımızın yanı sıra, Ortadoğu ülkelerinden de yılda toplam 10 bin hastayı tedavi etmeyi hedefliyoruz. Bunun yanısıra Avrupa'da yeni klinik ve hastaneler açmayı planlıyoruz. Avrupa'da Hollanda, Almanya (
Berlin, Köln)
Belçika, İngiltere ve Arnavutluk'ta 6 klinikle hizmet veriyoruz.
Muayene ve tetkik hizmeti verdiğimiz bu klinikler, Türkiye'deki hastanelerimize yabancı hastaları tedavi ve ameliyatlar için yönlendiriyorlar'' şeklinde konuştu.
Kapıcıoğlu, 2011 yılında Dünyagöz Grubu olarak 50 bin yabancı hastayı tedavi etmeyi hedeflediklerini sözlerine ekledi.
-''SON DÖNEMDE HASTALARIN MEMNUNİYETİ ÇOK ARTTI''-
Batıgöz Hastanesi Göz Doktoru
Operatör Dr. Mehmet Söyler de Türkiye'nin oftalmoloji, yani ''göz bilimi'' alanında çok ileri bir seviyede bulunduğunu belirterek, ''Geçtiğimiz günlerde İstanbul'da uluslararası bir toplantı düzenlendi. Türk Oftalmoloji Derneği ve Avrupa Katarak ve Rekraktif Birliği ile birlikte. Toplantıya Türkiye'den ve Avrupa'dan yaklaşık bin 800 kişi katıldı. Oradaki meslektaşlarımızla deneyimlerimizi paylaştık. ve gördük ki, gerek kullandığımız ekipmanlar olsun, gerekse kendi bilgisel alt yapımız ve bunun pratiğe dönüştürülmesinin en iyi olduğu ülkelerden bir tanesiyiz'' dedi.
Türkiye'nin bu alanda en iyi ülkeler sıralamasında ilk onda olduğunun söylenebileceğini ifade eden Dr. Söyler, eskiden temel sıkıntının çok iyi bir cerrahi tecrübe ve çok iyi bir cerrahi altyapı olmasına rağmen bu durumu ameliyat sonrasında yürütülememesi olduğunu söyledi.
Söyler, ''Yani, hastayı yatırdığımız ve idamesini yaptığımız ortamlar Avrupa'daki ve Amerika'daki gibi değildi. Fakat son 10 yıldır göz cerrahisi artık 'out patient cerrahi', yani günlük cerrahi haline döndü. Dolayısıyla hastalar eskiye oranla hastanede yatmayıp, günübirlik tedavi şekilde faydalanmaya başladılar. Bu da hem hastaların memnuniyetini arttırdı, hem de arkasında yani 'post-of' destekteki elimizi güçlendirdi. Bu da
yurt dışından, özellikle de Avrupa'dan, şu anda da Ortadoğu'dan yoğunlukla Türkiye'ye hasta akımı olmasının temel sebeplerinden biri oldu'' şeklinde konuştu.
Avrupa'dan, özellikle İskandinav ülkelerinden, Almanya ve Hollanda'dan göz ameliyatı olmak için yoğun hasta gelişi olduğunu aktaran Söyler, bunların daha çok refraktif cerrahi için, yani miyop, hipermetrop, astigmat ameliyatları için geldiklerini bildirdi.
Söyler, Avrupalı hastaların Türk hastanelerini tercih etmelerinin en önemli nedenlerini ''Bir ucuz olması. Türkiye'de maliyetler Avrupa'ya göre biraz daha kabul edilebilir ölçüde. Avrupa'ya göre neredeyse üçte bir oranında ucuz yapıyoruz. Onun için gözde, dişte ve plastik cerrahide yoğun bir istek var Avrupa'dan. Bir de, refraktif cerrahi günlük bir cerrahi. Aynı gün lazer yapıp bir sonraki gün kontrolünü yaptığınızda başka kontrole genellikle gerek kalmıyor. Yani hastanın günlük yaşantısını etkileyecek bir
operasyon olmaması'' sözleriyle açıkladı.
Ortadoğu'dan gelen hastaların daha çok yatış gerektiren operasyonlar için geldiğini aktaran Söyler, bunların başında katarakt, oküloplasti cerrahinin geldiğini, ama refraktif cerrahiyle de ilgili taleplerinin olduğunu sözlerine ekledi.