Devlet
Meteoroloji İşleri Genel Müdürü Mehmet Çağlar, sıcakların
mevsim normallerinin üzerinde seyrettiğine dikkati çekerek, ''Sıcak havalarda bebek, çocuk, engelliler ve hayvanlar kapalı ve park etmiş
araçlarda kesinlikle bırakılmamalı. Araçların iç ısıları, klima olsa dahi park edildikten çok kısa süre sonra yükseliyor. Araç terk edilirken herkesin dışarı çıktığından emin olunmalı'' dedi.
AA muhabirine açıklama yapan Çağlar, canlıların, beslenme, üreme ve barınma gibi temel ihtiyaçlarını karşılayabilmek amacıyla yaptıkları bütün etkinliklerini iklim ve çevre koşullarına göre düzenlediklerini söyledi.
İklimde görülen bazı dalgalanmalar ve beklenilmeyen ekstrem olayların yaşanmasının canlıların yaşamı üzerinde çok olumsuz sonuçlar doğurduğunu ifade eden Çağlar, bir yerde o güne kadar görülmeyen veya çok seyrek olarak görülen sıcak ve
soğukların belli bir süre yaşanmasının bütün canlıları ve çevreyi olumsuz yönde etkilediğini dile getirdi. Her canlının sıcaklık, nem,
rüzgar, basınç gibi pek çok atmosferik değişkene karşı mutlaka fizyolojik bir tepkisi olduğuna dikkati çeken Çağlar, çevreye ve iklim koşullarına en kolay uyum sağlayan, olumsuz sonuçlarından en az etkilenen canlının insan olduğunu vurguladı.
Bugüne kadar yapılan ölçümlere göre yeryüzünde şimdiye kadar en yüksek hava sıcaklığının 57 dereceyle Libya'nın El Azizias kentinde 13
Eylül 1922'de ölçüldüğünü belirten Çağlar, Avrupa'da ise en yüksek hava sıcaklığının İspanya'nın Sevilla kentinde 4
Ağustos 1981'de 50 derece olarak kayıtlara geçtiğine işaret etti. Çağlar, Türkiye'de uzun yıllara göre en yüksek hava sıcaklığının ise 1993'teki Mardin'de 48,8 derece olarak ölçüldüğünü söyledi.
İnsanların yaşamlarını rahat bir biçimde sürdürebildikleri hava sıcaklığının 17-31 derece arası olduğunu belirten Çağlar, bunun dışındaki sıcaklık değerlerinin değişik bünyelerde çok farklı klinik sendromlara, fizyolojik streslere, hastalıklara ve hatta ölümlere bile neden olabildiğini ifade etti.
Çağlar, aşırı sıcaktan daha çok hastalarla yaşlıların etkilendiğine dikkati çekerek, aşırı sıcakların
kalp hastalığı, yüksek
tansiyon, diyabet, dolaşım-solunum problemi ve alkolizm gibi kronik hastalığı olan kişilerin yaşamını tehdit ettiğini dile getirdi.
Aşırı sıcaklar nedeniyle ulaşımda büyük can ve mal kayıplarının yaşandığı kazaların belirgin bir biçimde arttığını anlatan Çağlar, son yıllarda çok sık olarak yaşanan aşırı sıcak ve bunların neden olduğu olumsuzlukların hem gelişmiş hem de gelişmekte olan
ülkeler için su kaynaklarının yönetimi açısından büyük sorunlara neden olduğunu ifade etti.
-AŞIRI SICAKLARDAN KORUNMA YÖNTEMLERİ-
Çağlar, halen ülke genelinde etkili olan yüksek sıcaklıkların gelecek hafta da etkisini sürdüreceği ve mevsim normallerinin 2 ila 5 derece üzerinde seyredeceğini belirterek, şunları kaydetti:
''
Sıcakların mevsim normallerinin üzerinde seyrettiği bu günlerde
kanser hastaları, kemoterapi hastaları veya değişik
deri hastalığı olanlar güneş ışınlarından korunmaya özellikle dikkat etmelidir.
Güneş ışınlarının etkisinin güçlü olduğu saat 10.00-16.00 arasında güneş ışınlarından kaçınmalıdır.
Dışarıda bulunulduğunda açık renkli, hafif, bol giysiler
tercih edilmeli,
şapka giyilmeli ve güneşin zararlı ışınlarından koruyan
güneş gözlüğü kullanılmalıdır. Dışarıda çalışması gerekenler mümkün oldukça güneş altında korunmasız kalmamaya, aşırı hareketlerden kaçınmaya, sık sık tuz içeren sulu gıdalar almaya dikkat etmelidir.
Yoğun fizik aktivite ve
spor yapmak için sabah ve
akşam saatleri tercih edilmeli, her bir saatlik spor için en az 2-4
bardak sıvı alınmalıdır. Ağır fizik aktivitelerden kaçınılmalıdır.
Risk altındaki yetişkinler ve yaşlılar, günde en az iki kez güneş veya sıcak çarpması yönünden izlenmelidir.
Bebekler ise bu açıdan daha sık izlenmelidir.
Bebek, çocuk, engelliler ve hayvanlar kapalı ve park etmiş araçlarda kesinlikle bırakılmamalı. Araçların iç ısıları, klima olsa dahi park edildikten çok kısa süre sonra yükseliyor. Araç terk edilirken herkesin dışarı çıktığından emin olunmalı.
Kapalı alanlar iyi havalandırılmalı ve güneş gören pencereler, perde ve güneşliklerle gölgelendirilmeli.
Vücut ısısının yükselmemesi için sık sık duş alınmalı, bunun mümkün olmadığı durumlarda ayaklar, eller, yüz ve ense soğuk suyla ıslatılmalı veya silinmeli.
Kahvaltıda az yağlı peynirler,
zeytin ve taze sebzeler bulunmalı, kafein içeren içecekler yerine de süt,
meyve suyu,
ıhlamur ve
kuşburnu gibi bitki çayları tercih edilmeli.
Yağlı besinlerin ve yağda kızartmaların tüketiminden kaçınılmalı, yemeklerde bitkisel sıvı yağlar kullanılmalı. Her gün en az 2-2,5 litre sıvı tüketilmeli, soğuk ve buzlu içecekler tercih edilmemelidir.''