Kamuoyunda bilinenin aksine aşırı
hijyen idrar yolu
enfeksiyonlarını önlemiyor. Tersine bilinçsizce kullanılan hijyenik maddeler ve antiseptikler mikrop florasını bozarak zararlı mikropların artışına, dolayısıyla enfeksiyon riskine yol açabiliyor.
Anadolu Sağlık Merkezi Üroloji Uzmanı Prof. Dr. Yalçın
İlker konuyla ilgili olarak antiseptiklerin, mevcut olan mikrop florasını bozarak zararlı mikropların artışına, dolayısıyla enfeksiyon riskine yol açabileceğinin altını çiziyor ve ekliyor “Tuvaletten sonra
temizlik alışkanlığı da, idrar yolları enfeksiyonlarının önlenmesinde önemli rol üstleniyor. Aksi halde mikroplar idrar yoluna taşınabiliyor.”
İdrar yolları enfeksiyonları, erişkinlerde en sık antibiyotik kullanılan rahatsızlıkların başında geliyor. Genellikle sağlıklı kişilerde ortaya çıkan bu rahatsızlık ayakta
tedavi ediliyor. Ancak, tedavi
ihmal edildiğinde hastalık ağır tablolara neden olabiliyor.
Prof. Dr. Yalçın İlker, “Bu enfeksiyonların tedavi edilmemesi böbrek iltihabına, böbrek kaybına ve hatta ölüme kadar gidebiliyor. Tüm idrar yolu enfeksiyonlarının %75’in
e.koli basili bakterisi neden oluyor. Kadınlarda erkeklere oranla 25 kat daha fazla görülmesinin nedeni ise, idrar kesesinden sonraki idrar yolunun kadınlarda çok daha kısa olması.
Erkeklerde de
prostat bezi enfeksiyonları önemli sağlık sorunlarına yol açıyor ve tedavi süreci daha zorlu geçiyor. Çünkü prostat bezine yerleşen bakterilerin tamamen ortadan kaldırılması mümkün olmuyor.” diyor ve ekliyor “Vücut direnci genellikle,idrar yollarına ilerlemeye çalışan bakterileri öldürüyor. Ama öldürülmediğinde ya da çok sayıda bakteri girdiğinde enfeksiyona neden oluyor.”
İdrar Yollarında En Çok Görülen Enfeksiyonlar ve Belirtileri
En sık görülen
idrar yolu enfeksiyonu, idrar kesesi kaynaklı oluyor. “Sistit” olarak adlandırılan bu enfeksiyonun ilk belirtisi de, çok sık idrara çıkmak oluyor. Sıklığı 1.5 saatte bir den, 15 dakikada bire kadar değişiyor. Bu duruma, idrar yaparken hissedilen yanma da eşlik ediyor. İdrarda kanama ve hafif ateş de nadiren görülen belirtiler arasında yer alıyor.
Tanı ve Tedavi Yöntemleri
Prof. Dr. Yalçın İlker idrar yolu enfeksiyonlarında tanı koyma ve tedavi yöntemlerinin önemine dikkat çekiyor. İlker, “Kişiyi hekime getiren bu şikayetlerin ardından, fizik muayene yapılıyor. İdrar kesesinin olduğu bölgede hassaslık saptanıyor. İdrar tahlili ve idrar kültürü yaptırılıyor. Bu tahlillerde enfeksiyon bulguları ortaya çıkarsa, enfeksiyonun türüne göre antibiyotik belirlenerek tedaviye başlanıyor. Genellikle 3-5 gün süren tedavi süreci, enfeksiyonun ortadan kaldırılması için yeterli oluyor.” diyor.
Prof. Dr. Yalçın İlker, Sistit’in gebelikte çok rastlanan bir durum olduğunu, ancak hamilelikte her antibiyotik kullanılmadığı için kadınların mutlaka hekime başvurup, uygun ilacı alması gerektiğini belirtiyor.
İdrar Yolu Enfeksiyonlarında Mikrobiyolojik Örnek Almanın Önemi
Kadınlarda daha sık görülmekle beraber, erkek hastalarda da azımsanmayacak derece yaygın olan idrar yolu enfeksiyonları, doğru antibiyotikle tedavi edilmeyen hastalarda ağır tablolara neden olabiliyor. Bu konuya dikkat çeken
Anadolu Sağlık Merkezi Enfeksiyon
Hastalıkları Uzmanı Dr. Elif Hakko, bu denli sık görülen ve ciddi sonuçlar oluşturabilen enfeksiyonların tedavisinde kullanılacak olan antibiyotiklerin mikrobiyolojik veriler ışığında seçilmesinin gerekliliğini vurguluyor. Dr. Hakko konuyla ilgili olarak şu bilgileri veriyor: “İdrar yolu enfeksiyonlarına genel olarak barsakta bulunan bakteriler neden oluyor. İdrar yolu enfeksiyonuna en sık yol açan, toplumda koli basili olarak bilinen ‘Escherichia coli’ oluyor. Bu ve bunun benzeri diğer bakteriler antibiyotiklerle karşılaştıkça direnç geliştiriyor ve antibiyotikleri etkisiz hale getiriyor. Bu nedenle tedaviye başlamadan önce (tek bir doz dahi antibiyotik almadan) hastadan mikrobiyolojik kültür alınarak, hangi antibiyotiklere karşı duyarlı olduğunun saptanması gerekiyor. Bu sayede doğru antibiyotikle etkili tedavi yapılması ve bakterinin direnç geliştirmesi önleniyor.”
Uzun dönemli tedavi gerektiren prostat enfeksiyonları; ağır seyreden, damardan antibiyotik tedavisi gerektiren böbrek enfeksiyonları ve sık tekrarlayan enfeksiyonlarda Antibiyogram yapılmasının şart olduğunu söyleyen Dr. Hakko, kültürde üremeyen mikoplazma, klamidya ve üreoplazma gibi bazı bakterilerin tanısında kullanılan başka yöntemler de olduğunu belirtiyor. İdrar ve kan örneklerinde çalışılabilen bu testler, doğrudan bakterinin saptanması ve hedefe yönelik tedaviyle etkin tedavinin uygulanmasına yardımcı oluyor. Dr. Hakko, idrar kültüründe üreme olmaması, verilen antibiyotiğe
yanıt vermeme ve tekrarlayan enfeksiyonlarda da bu testlerin yapılmasının yararlı olacağını vurguluyor.