Çocuk hastalıkları Uzmanı Dr. Nejdet Birgen, AA muhabirine yaptığı açıklamada, 20. yüzyılın son çeyreğinde görülme sıklığının arttan alerjik hastalıkların Türkiye'de de karşılaşılan önemli sağlık sorunlarından birisi olduğuna dikkati çekti.
Her yaş grubunda alerjik hastalıklara rastlanıldığını ve gelişmiş ülkelerde her üç kişiden birinde bu rahatsızlıkların görüldüğünü kaydeden Birgen, mevsimlerin hastalıkların tetiklenmesinde büyük bir etken olduğunu, bu nedenle de özellikle sonbahar ve ilkbaharda belirtilerin ortaya çıktığını söyledi.
Dr. Birgen, alerjik reaksiyonların göz ve
saman nezlesi, larenjit,
astım,
deride görülen
egzama, ürtiker,
kuru cilt sendromu,
besin, ilaç ve aşı alerjileri, böcek alerjileri, anafilaksi (akut alerjik reaksiyon), sindirim sistemi alerjileri olarak sınıflandırıldığına dikkati çekerek, hastalıkta genetik yatkınlığın söz konusu olduğunu, bir ebeveyni alerjik olan kimselerde yüzde 30-50, her iki ebeveyni de alerjik olanlarda ise yüzde 60-80 oranında hastalığa yatkınlık görüldüğünü vurguladı.
Alerjilerin çocuklukta da görülme sıklığının giderek arttığına işaret eden Birgen, şöyle konuştu:
''Çocuklarda alerjik hastalıkların tespitinde en önemli bulgu İmmün Globülün E proteini yüksekliğidir. 0–2 yaş grubunda çocukluk döneminde en sık anne ve
inek sütü alerjisine rastlanır. Yeni doğmuş bir bebekte 2. haftadan sonra ishal besin alerjisinin ilk belirtisi olabilir. 6. aydan sonra ek
gıdaya başlanan bebeklerde ise besin alerjisi olup olmadığını anlamak için gıdalar tek tek ve azdan çoğa doğru giderek verilmeli. En ufak bir şüphe olduğunda hekime başvurulmalıdır. Deride görülen uzun süreli pişikler, kızarıklıklar, kuruluklar alerji yönünden araştırılmalıdır.
Ayrıca çocuklarını alerjik hastalıklardan korumak isteyen anne-babalar onları kalitesiz oyuncaklardan,
kırtasiye malzemeleri ve oyun hamurlarından, sıvı
sabunlardan, kalitesiz sabun ve
temizlik deterjanlarından, petrol ürünlerinden yapılan plastik malzemelerden, arı,
sivrisinek sokmalarından, güneş ışınlarından, hazır
meyve sularından,
boyalı şekerlerden uzak tutmalı.
Kimi insanların ise
sakıza ve egzersize bile alerjisi var.
Egzersiz anında
burun akıntısı, öksürük ve hapşırma ortaya çıkması halinde mutlaka hekime başvurulmalı. Küçük çocuklara boyalı, şekerli sakızlar vermek yerine şekersiz ve renksiz sakızlar verelim çünkü renkli, şekerli sakızların içindeki boyalar alerjik reaksiyonlara neden olabilir.''
TÜRKİYE'DE EN ÇOK GIDA VE MEVSİMSEL ALERJİLER GÖRÜLÜYOR
Gelişmişlik düzeyiyle birlikte alerji çeşitliliğinin de arttığını vurgulayan Birgen, ''Türkiye'de en çok gıda ve mevsimsel alerjiler görülüyor'' dedi.
Birgen, çevresel faktörlerin de alerjik hastalıkları tetiklediğine dikkati çekerek, ev tozu, ot–
ağaç polenleri,
hayvan deri, tüy ve döküntüleri, sigara,
hava kirliliği,
soğuk hava, klima gazları, parfümler, sabun ve boya kokuları, süt, yumurta, çikolata, kuruyemişler, domates, çilek,
deniz ürünleri, bal, hazır meyve suları,
trans yağ içeren boyalı hazır gıdalar, sakız, tahıllar, ilaçlar, böcek zehirleri gibi etkenlerin alerjik hastalıkları tetikleyebildiğini dile getirdi.