Sözleşme kapsamında çalışma saatleri ve izin sürelerini belirleyen 4. maddenin tamamı ile 5. maddede yer alan 'İlgiliye yapılacak ödemeler ve kesintilerde
sözleşme yönetmeliği hükümleri uygulanır. Bunun dışında herhangi bir ad altında başka bir ödeme yapılamaz' hükmünün son cümlesi için yürütmeyi durdurma ve iptali istemiyle Danıştay'da
dava açıldı.
Sağlık-Sen,
hizmet sözleşmesinin 4. maddesindeki 'Çalışma saatleri ve izinler konusunda
uygulama yönetmeliği ile sözleşme yönetmeliği hükümleri uygulanır' hükmünün yönetmelik hükümleri ile 657 sayılı Kanun'un, izinler noktasında çelişmekte olduğunu belirttiği dava dilekçesinde, 657 sayılı Kanun'a tabi personele tanınan birçok hakkın, yönetmeliklerde
aile hekimliğinde görev yapan personele tanınmadığını vurguladı. Dilekçede, aile hekimliğinde görev yapan personelin kamu görevi ifa ettiği ve bu görevin sürekli ve asli bir nitelik taşıdığı belirtilerek, devlet memurlarının sahip olduğu hakların aile hekimliğinde görev yapan
sözleşmeli personelden esirgenemeyeceği ifade edildi.
Dava dilekçesinde ayrıca sözleşmenin 5. maddesindeki 'Bunun dışında herhangi bir ad altında başka bir ödeme yapılamaz' cümlesinin, 657 sayılı Kanun'a tabi personelin mali haklardan yararlanmasına rağmen aile hekimliğinde çalışan personelin, bu haklardan yararlanamamasına neden olduğu belirtilerek, anayasa ve uluslararası sözleşmelerde yer alan eşitlik ilkesine aykırı olduğu kaydedildi. Söz konusu maddenin son cümlesindeki ifadenin, aile hekimliğinde görev yapan personelin
nöbet ücreti, fazla
mesai ücreti,
aile yardımı,
yiyecek ve giyecek yardımı gibi maddi haklardan yoksun kalmasına neden olduğu ifade edilerek, ilgili maddenin son cümlesinin iptali istendi.
Konuya ilgili açıklamalarda bulunan
Sağlık-Sen Genel Başkanı
Metin Memiş, aile hekimleri ve aile sağlığı çalışanlarının sözleşmeli olmalarına rağmen, 657 sayılı Kanun'a bağlı çalışan memurlardan farksız bir sorumlulukla görevlerini sürdürdüklerinin altını çizdi. Memiş, "Aile hekimleri ve aile sağlığı çalışanlarına yapılan ayrımcılığın bir an önce sona erdirilmesi gerekir. Uygulama,
pilot olduğu dönemlerde olabildiğince cazip gösteriliyordu. O dönem hekimler ve
sağlık çalışanları aile sağlığı hizmetlerine özendiriliyordu. Ancak şimdi görüyoruz ki her geçen gün daha da
mağdur ediliyor. Çok yoğun bir şekilde
emek veriyor, ancak buna rağmen sürekli baskılanıyorlar.
Reçete başı ücretlerde, sağlık raporlarında ve evde
bakım hizmetlerinde sistemden kaynaklanan tüm sorunların günahı da aile hekimlerinin üzerine yıkılıyor. Aile hekimleri sürekli olarak vatandaşla karşı karşıya bırakılıyor. Çalışanların bu denli yıpratılması kime, ne yarar sağlar?" şeklinde konuştu.
(CİHAN)