Sağlıklı olmak için düzenli yürüyüş yapmak önemli. Bunu çokça duyduğumuz 10 bin adım kuralına uygun yapmak ise tartışmalı. Uzmanlar, doğru olanın kişiye ve yaşa uygun egzersiz olduğunu söylüyor.
Sağlık için günde kaç adım atılmalı? 10 bin adım hedefi doğru mu? 10 binden fazla adım atmak zararlı mı?
Peki işin doğrusu ne? Yürümenin sağlığa nasıl bir faydası var? Günde belli bir adım hedefi koymak doğru mu? Giderek yaygınlaşan “10 bin adım kuralı” ile ilgili merak edilenleri, Sağlık Bilimleri Üniversitesi Sporcu Sağlığı Uygulamaları ve Atletik Performans Uygulama Merkezi Başkanı Prof. Dr. Osman Tuğrul Eren TRT Haber’e anlattı.
Sağlık için düzenli yürüyüş tavsiyesi
Prof. Dr. Eren, yürüyüş yapmanın sağlığa sayısız yararı olduğunu anlatarak söze başlıyor:
“Kalp, diyabet, osteoporoz ve damar hastalıklarının önlenmesinde yürüyüş etkilidir. Psikolojik pozitif etkileri de oldukça fazladır.”
Son yıllarda dilden dile dolaşan 10 bin adım kuralıyla ilgili olarak ise “Aslında bu eski bir uygulama” diyen Prof. Dr. Eren şöyle devam ediyor:
“1964 Tokyo Olimpiyatları öncesinde, o sıralar sedanter (hareketsiz) yaşam süren Japonların fiziksel aktivitelerini arttırmak için yürüme hedefi ortaya çıktı. Bazı bilim insanlarının ve biraz da endüstrinin pedometre (adımsayar) satmak için teşvik ettiği, farkındalık yaratmak istedikleri bir uygulamadır.”
Teknolojinin gelişmesiyle pedometreler, cep telefonlarından akıllı bilekliklere kadar pek çok cihaza taşındı. Kullanım kolaylığı ve kulaktan kulağa yayılan tavsiyelerle pedometre uygulamaları da, önüne yürüyüş hedefi koyanların sayısı da yaygınlaştı. Böylece “10 bin adım kuralı” bilim insanları tarafından mercek altına alındı.
10 bin adım kuralı ne kadar doğru?
Prof. Dr. Eren, 10 bin adım kuralının ne kadar doğru olduğu konusunda önce Belçika’daki bir araştırmaya değiniyor: “Gent Üniversitesinde yapılan çalışmada 866 katılımcı takip edilmiş ve 10 bin adım kuralının faydaları tesbit edilmiş.”
2019 yılında Harvard Tıp Fakültesinden Dr. Lee’nin yaptığı çalışmada ise 16 binden fazla kadının 4 bin 400 adım atması halinde 2 bin 700 adım atanlara göre daha az ölüm riskiyle karşı karşıya kaldıklarının görüldüğünü belirten Eren, “Günde 7 bin 500 adım daha da etkili bulunmuş. Daha fazla adımın etkisi ise gözlemlenmemiş. Bu çalışmadan sonra tartışmalar arttı” diyor.
Prof. Dr. Eren yapılan araştırmalarda ortaya çıkarılan bir başka gerçeği ise şöyle anlatıyor: “Bu çalışmada muhtemelen katılımcılar düşük derecede adım atmışlar. Düşük derecede aktivitede yanındaki ile hem konuşuluyor hem de şarkı söylenebiliyor. Orta dereceli adım atmada yanındakiyle konuşulabiliyor ancak şarkı söylenemiyor. Yüksek dereceli yürüyüşte, yani kalp atış hızının biraz daha arttığı durumda ise konuşmak mümkün olmuyor. Tabiî bu durum, insandan insana değişiyor.”