Safvet Senih - Samanyoluhaber.com
“Hassasiyetle dokunulması gereken şeylere, hassasiyetle dokunulmalı, yoksa solarlar.” (Üstad Hazretleri de diyor ki: ‘Senin mahiyetine öyle mânevî cihazlar ve lâtifeler vermiş ki, bazıları dünyayı yutsa tok olmaz. Bazıları bir zerreyi kendinde yerleştiremiyor. Baş, bir batman taşı kaldırdığı halde; Göz, bir saçı kaldıramadığı gibi; o lâtîfe, bir saç kadar bir sıklete, yani gaflet ve dalaletten gelen küçük hâlete dayanamıyor. Hatta bazan söner ve ölür. Mâdem, öyledir; hazer et, dikkatle bas, batmaktan kork. Bir lokma, bir kelime, bir dane, bir lem’a, bir işarette, bir öpmekte batma! Dünyayı yutan büyük lâtifelerini onda batırma. Çünkü çok küçük şeyler var, çok büyükler, bir cihette yutar. Nasıl küçük bir cam parçasında; gök, yıldızlarıyla beraber içine girip gark oluyor. Hardal gibi küçük kuvve-i hâfızanda, senin amel sayfalarının ekseri ve ömür sayfalarının çoğu içine girdiği gibi; çok, cüz’î küçük şeyler var, öyle büyük eşyayı bir cihette yutar, içine alır.)
Beyin fırtınası tefekkür ister.
‘Onurum kırıldı, gururum rencide oldu’ diyorsun; senin onurun Kâ’be mi ki, kırılınca kıyamet kopsun!
Suyu çıkaran ne Hz. Musa ve ne de Hz. Musa’nın asâsı. Suyu çıkaran Allah’tır. Cehd ve gayretin neticesini Allah yaratır.
Geleceği kabule açık ve konuma saygılı insanlar yönlendirecekler. Bu mânâda açılan mekteplerin neyi ifade ettiği yirmi sene sonra anlaşılacak.
Okuduklarımız hayatımızın ve tabiatımızın bir parçası olmalıdır. Böyle değilse, o okuma bir fantaziden ibarettir.
Nice matlaşmış ruhlar vardır ki, (büyük irşad) Kutuplarının hizmetine müyesser olmuşlardır. Sahabe Efendilerimiz hiç kendilerine takılmazlar. DİRİLMEYE niyet etmiş bir insan kendi enkazı altında kalmaz. Nice belalar vardır ki, NİYET ve İHLÂSINIZLA onları belâ-yı haseneye çevirirsiniz. Her zaman önünüzü kesmiş belaların var olduğunu unutmayınız.
Benlikten sıyrılmanız gerektiği gibi cemaat enaniyetinden sıyrılmalısınız. İçinizde BİZLİK ENANİYETİ adına ne varsa silkip atmalısınız.
Allah’ın lütuflarını kendimizdenmiş gibi görme körlüğünden kurtulmamız lazım. En zor şey budur. Aklın nazarıyla insan aldanıyor.
Bütün Tiranlarda aynı PARANOYA var. Onlar halklarının içine girip gezemezler. Kendi inlerinde vehimleriyle savaşarak yaşarlar. Onlarınki yaşamak değil bir ızdırap Arzın altındaki (dünyayı boynuzlarında taşıyan) öküz olduklarına inanırlar.
Allah yolunda hizmet donanımlı insanlar, başka işlerde muvaffak olamıyorlar. Onun için insanın Allah’ın kendisine ihsan ettiği bu kabiliyeti o yolda kullanması vaciptir. Hizmet, insan için bir arınma yoludur. Rızaya erme yolu. Hizmet vasıtası ile ifade edilen kulluktur. Bundan ayrılanlar dünya ve âhirette çok pişman olacaklar. Yazık olacak onlara…
Olmuş hadiseleri doğru okuyamayanlar gelecek adına olacak hadiseleri hiçbir zaman okuyamaz ve okusalar da anlayamazlar
Hizmette Allah’ın hakkı var, geçmişin hakkı var ve bu Hak, Efendimize (S.A.S.) kadar dayanır. İslama yapılan en küçük hakareti, onuruna yapılmış hakaretten öte tutmuyorsanız kendinizi sorgulamalısınız.
Bütün küçüklüğünüze rağmen MESAJINIZI dünyaya duyurdunuz. Dünyaya bu denli İHRACAT sizde bir kısım boşluklar bırakacak. Yerinde durma, MATLAŞMAYI beraberinde getiriyor. Oturdukları yerde kalanlara, KIDEM zararlı olur. BEYİN FIRTINASI yaşayamayan durgunlar zararlı bile olabilirler. Eskimeye, matlaşmaya ve renk atmaya karşı dikkatli olmalısınız. ÇAĞLAYAN bir hareket bazen kaynaktaki akışı yavaşlatabilir. Değişim ve dönüşüm devamlı ve dengeli olmalı. Hepimiz bir düzenin acemileriydik. Bu işlere Allah’ın lütfuyla sevk olunduk. Hiç birimiz UZMAN değildik. Bu iş, hep böyle başladı.
UZMANLAR, isyan ruhlu olmazlar ve onlar BEYİN FIRTINASI yapamazlar. Beyin fırtınası AMATÖRLERİN işi… Dünyaya bir şeyler vadedecek neler yapabilirsiniz? Alternatif formüller ortaya konsa… Sebeplere saygı Allah’a saygıdır. Allah’la beraber değilseniz, yaptıklarınızın garantisi yok demektir.
Ruh inceliğinin tezahürleri vardır. Objektif ve sübjektif isyan nereye kadar? Sanatkâr ruhlu kimseler edep ve incelik esas mânâsını aksettirir. Mücerrede seyahati sonuna kadar götürmek lâzım…
Kendi estetiğinizi alıp götürmeye SANAT denir. Günümüz düşünce tarzını daha da derinlere götürmelisiniz. Yıllardır NAKARATTAN kurtulamadık. TAKLİD’de VELÛDİYET (doğurganlık) yoktur.
Değişik güzellikler araştırma merkezlerinin ürünleridir. Sanatkar sancılı olur. Bu SANCI, İLHAMLARA BİR KAMÇI vazifesi görür. SANAT, ruhun soluklarıdır. Bizim düşüncemizin bilinmesi lazım.
Seni Allah’a yaklaştırmayan her şey senin için bir felâketten ibarettir.
Boş oturacağımıza ve boş şeyler konuşacağımıza DUA okuyalım. Allah’ın hakiki veli kulları, bilinmeyenlerdir. Bunlar bilinmezler. Onlarda SAHABÎ VELÂYETİ vardır. Bilinmeden gitmek daha iyidir. Erlik, neferlik çok güzel bir pâye… Ayağın yerde olur. El âlemin size verdiği değere İSTİĞFAR ile mukabele edersiniz.
(Ahmet Özer, Pensilvanya Günlüğü)
M. Fethullah Gülen Hocaefendinin bu gönülden akma, irfan pınarlarından kana kana içerek en iyi istifadeler elde etmek için gerekli gayretleri göstermeliyiz.