Taptık dolarların gerçek olduğunun anlaşılması üzerine bu kez ortağı ile birlikte şahsen Ürdün’e gittiğini de açıkladı. Ürdün’deki bir otelden alınan iki ortak, Şeyh A.’nın olduğu eve götürülmüş. Taptık o evde yaşadıklarını ise şöyle anlattı: “Müstakil konumda genişçe bir evdi. Evin tüm odalarını görme imkanımız olmadı. Şeyh A.’nın her iki yanına oturduktan hemen sonra giriş kapısının üzerinde asılı Saddam portresi dikkatimi çekti. Şeyh A.’ya portreyi gösterdiğimde ise yaptığı tek şey, sessizce elini kalbinin üstüne götürmesi ve bir süre öyle beklemesi oldu. Bir süre sonra birlikte yemek yedik. Daha sonra konuya girildi. Oturduğumuz odanın ortasına çuvallar içinde ve balya halinde dolarlar getirildi.”

TAPTIK, yaşadıklarının devamını şöyle anlattı: “Beraberimizde bir para sayma makinesi de götürmüştük. 100’er adetten oluşan 100 dolarlık banknotlar, önce sarılı oldukları streçten çıkarıldı. Daha sonra üzerlerindeki para bantları alındı. Paraları tek tek inceledik hiçbir farklılık göremedik. Biraz sonra rast gele aldığımız desteleri para sayma makinesinden geçirdik. Ve tamamı makineden geçti. Makinenin dışında, bu paraları para ışığı cihazında da kontrol ettirdim. Bu cihaz, ne kadar çok para olursa olsun sahte olan parayı hemen ortaya çıkarıyor. Ancak bu testten de geçti paralar. Bize son teklifleri şu oldu. Ellerindeki 3 milyon doları, piyasadaki 1 milyon dolara denk gelecek Euro’ya satıyorlar. Yani 1 milyon dolar veren 3 milyon dolar alıyor. Ancak tek bir şartları var. O da şu: ‘Parayı size bulunduğumuz evin kapısında teslim ederiz. Parayı Ürdün’den çıkarmak sizin işiniz.’ Evden ayrılmadan önce onların elindeki paralardan 500 doları aldım; yanımdaki para ile değiştirdim bunları. Ürdün’de bir AVM’deki döviz bürosundan bu 500 doları hiçbir sorun çıkmadan bozdurdular bana.”

TAPTIK, Şeyh A.’nın bulunduğu evden ayrılmadan önce mürekkep basılı para bantlarından birini da yanına aldı. Bundaki amacı, mürekkebe yaş testi yatırmaktı. Taptık, “Bu alanda, Türkiye’deki uzman bir profesöre gittim. Yakından da tanıdığım bu isim İstanbul Üniversitesi Adli Tıp Enstitüsü’nde de görevli. Bu isim aynı zamanda, bir çok büyük davaya uzman bilirkişi olarak da rapor sunan bir uzman. Elimdeki para bandını verdim ve bir süre sonra bana, bandın üzerindeki mürekkebin Nisan 1991 yılında basıldığını söyledi. Yine inceleme yaptığı 100 dolarlık banknotun üzerindeki mürekkebin ise 1990-92 aralığına ait olduğunu söyledi. Bu bilgiler bize, bu dolarların Saddam zamanında bastırıldığını teyit ettirdi. Gittiğimiz evde ne kadar para olduğunu bilmiyoruz. Ancak bize söyledikleri şu oldu: Ne kadar para istiyorsanız söyleyin. Ellerinde yüklü bir paranın olduğunu tahmin etmek mümkün. Yine, yüklü bir miktarı da piyasaya verdiklerini tahmin ediyorum” dedi.

TAPTIK, Saddam doları alıp almadıkları yönündeki soruyu ise “Çok cazip görünüyor. Düşünün, elinizdeki 1 milyon dolar bir kaç saat sonra 3 milyon dolar oluyor. Ancak o paralardan almadık. Sebebi ise Amerikan güvenlik birimlerinin neler yapabileceği yönündeki kaygımız. Nihayetinde bu konu direk Amerikan istihbaratını ilgilendiriyor. Ve biz de aynı zamanda Amerika’da da iş yapan bir şirketiz” şeklinde yanıtladı. 

İşadamı, Şeyh A.’nın, başka ülkelerden kişiler ile de temasta olabileceklerini aktardı.

ESKİ Irak Devlet Başkanı Saddam Hüseyin ile ABD yönetiminin arası 1990’da açıldı. Saddam, Kuveyt’i işgal ederek diğer Körfez ülkelerini de tehdit etti. Birinci Körfez Savaşı olarak tarihe geçen ilk savaşta, ABD inisiyatif alarak Irak’ı Kuveyt’ten çıkardı. Saddam, 2004 yılına kadar bölgede tehditlerini sürdürdü ve Irak uzun süre ambargo altında yaşadı. Saddam, bir taraftan ambargoyu delerek nakit ABD doları toplarken bir taraftan da dünyanın en gelişmiş teknikleriyle ‘sahteliği zor anlaşılabilecek’ nitelikte ABD dolarları bastırdı. 2004 yılında Irak’ın işgalinden sonra Irak Merkez Bankası’ndan 700 milyon ila 1.2 milyar doların nereye götürüldüğü uzun süre tartışma konusu olarak kaldı. ABD istihbaratının yıllardır her iki nitelikteki dolarların peşinde olduğu bildiriliyor.