Cumhuriyet yazarı Orhan Bursalı, bugünkü köşe yazısında CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile SADAT’a ilişkin yaptığı görüşmeyi aktardı.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, sürpriz bir şekilde Uluslararası Savunma Danışmanlık İnşaat Sanayi ve Ticaret A.Ş’nin (SADAT) kapısına dayanmıştı. Kılıçdaroğlu, ‘‘Seçim güvenliği önemlidir. Önünde bulunduğumuz SADAT bir paramiliter kuruluştur. Daha düne kadar Erdoğan’ın danışmalığını yapıyordu bunlar. Bu kuruluşun hedefleri arasında gayri nizami harp eğitimi de var. Dikkatini çekmek isterim kamuoyunun; gayri nizami harp eğitim var. Yani sabotaj, baskın, pusu kurma, suikast ve tedhiş… Tedhişin bugünkü diliyle Arapça terör olarak tanımlanıyor, Türkçesi de terör. Burası terörist yetiştiren bir kurumdur” ifadelerini kullanmıştı.
Cumhuriyet yazarı Orhan Bursalı’nın sorularını cevaplayan Kılıçdaroğlu, “SADAT gibi bir kuruluş demokratik bir ülkede dernek adı altında örgütlenemez. Gayri nizami harp, sabotaj, terör gibi konularda insanları alıp eğitmek bir derneğin işi değil. Eğer bunu bir dernek üstlenmişse ve bu bağlamda iktidardan da destek alıyorsa, Türkiye sağlıklı bir demokratik sistem oluşturamaz. Bu durumu eleştirmek lazım ama insanlar korkuyor, çünkü bu kuruluşun ne yapacağı belli değil” dedi.
‘NE YAPACAKLARI BELLİ DEĞİL’
Sayın Kılıçdaroğlu, aniden SADAT örgütünün kapısına dayandınız milletvekillerinizle beraber, gündemde yokken.. Ciddi bir duyum almadan hareket etmezsiniz. Size gelen mesajda ne deniyordu?
SADAT gibi bir kuruluş demokratik bir ülkede dernek adı altında örgütlenemez. Gayri nizami harp, sabotaj, terör gibi konularda insanları alıp eğitmek bir derneğin işi değil. Eğer bunu bir dernek üstlenmişse ve bu bağlamda iktidardan da destek alıyorsa, Türkiye sağlıklı bir demokratik sistem oluşturamaz. Bu durumu eleştirmek lazım ama insanlar korkuyor, çünkü bu kuruluşun ne yapacağı belli değil.
Ayrıca, daha garip olan, bu derneğin başkanının daha düne kadar Erdoğan’ın başdanışmanlığını üstlenmiş olması. TSK var, Emniyet, MİT var, bunları bir tarafa bırakıyorsunuz, gayri nizami harp konusunda, sabotaj, suikast nasıl düzenlenir gibi konularda insanları eğiten bir derneğin başkanlığını yapan eski askeri, başdanışmanlığınıza getiriyorsunuz. Özellikle Suriye konusunda bu derneğin Erdoğan’ın talimatıyla farklı roller üstlendiği kanısındayım. Buna ilişkin açıklamalar, duyumlar, görseller hepsi var. Yasadışı bir işlem yasal görünümlü bir dernek aracılığıyla yapılıyor.
Bu örgütün iç siyasete de benzer müdahaleleri olabileceğini mi söylüyorsunuz?..
Evet, Saray’ın talimatıyla yasadışı bir işleme girenler, aynı talimatla yurtiçinde de bu işleri yapabilir. Aslında iki taraf da yasadışı işlem yapıyor. Geçmişte biz suikastlarla ortalığın karıştırılacağı duyumları aldık, bunları ben de başka liderler de dillendirdi.
Bu konuya toplumun dikkatini çekmek istiyoruz, seçimler var, seçim güvenliği söz konusu. Demokratik bir ülkede seçim güvenliği elbette ki Emniyet güçleri, valisi, kaymakamı, sandık kurulu yöneticileri, siyasi partilerin temsilcileri görevlerini yasal çerçevede yaptıkları bir ortamda alınır. Eğer siz bu yasal ortamı yok etmek ve daha farklı bir ortamda seçime gitmek istiyorsanız, o zaman ciddi sorunlar var demektir. Buna toplumun dikkatini çekmek istedim.
‘BU KONUYA GİRMEK İSTEMEM’
Size ulaştırılan belge-duyumda ne söyleniyordu?
Bu konuya girmek istemem… Kamuoyunun dikkatini bunların üzerine çekmemiz lazım; bunlar, toplumu sarsacak olaylar yapmasınlar.
Anketler iktidarın kaybedeceğini gösteriyor. Ama toplumda şöyle bir inanç da var: Cumhurbaşkanı iktidarı öyle kolay kolay teslim etmez. Buna katılıyor musunuz?
Seçimler olacak ve biz demokratik yollardan Erdoğan’ı göndereceğiz buna inanıyorum. Elbette ki Erdoğan gitmemek için toplumu tahrik edebilir, ama bu tahriklerden toplum özenle kaçınmalı, demokratik yollardan onu göndermek gibi bir güzellik var…
SADAT örgütünün toplumu sarsacak eylemlere girişmesi konusunda endişeniz ne ölçüde?
SADAT ve benzer kuruluşların hepsine meydan okuyoruz, herkes korkusuzca gitmeli ve oyunu kullanmalı, bu süreç bu tür olayları düşünenleri planlayanları hayal kırıklığına uğratacak… İnsanlarda “Yahu sandığa gitsem de bir şey değişmeyecek, nasıl olsa bunlar gitmeyecek” algısını beslemek istiyorlar. Bu algıdan toplumun kesinlikle kurtulması lazım… Evet biz sandığa gideceğiz ve bu ülkeye demokrasiyi demokratik yollarla getireceğiz, bu inançla sandığa gitmeli.
Seçim Yasası’yla il ve ilçe seçim kurullarında en kıdemli hâkimler tasfiye edildi. Seçimin kaybedilmesi durumunda, sandık sonuçlarına iktidarın yapacağı itirazlarla, ilçe ve il seçim kurullarınca sandık sonuçları değiştirilebilir mi?
Gideceklerini onlar da görüyor. Acaba Seçim Kanunu’nu değiştirerek bunu engelleyebilir miyiz diye düşünüyorlar. Ama ne yaparlarsa yapsınlar, herkes sabırla bekliyor, sandık gelsin ve biz bunları hemen gönderelim diye. Zaten bir iktidar seçim kanunu ile oynayarak iktidarını koruma yoluna gidiyorsa, çoktan bitmiş demektir. Bugüne kadar bu yolla iktidarını koruyan parti olmadı. Halk karar verdiyse bunları gönderir.
En kıdemli hâkimleri değiştirdiler. Biz bütün sandıklara sahip çıkacağız. Millet İttifakı’nın genel başkanları seçim güvenliği ile ilgili bir komisyon kurulmasına karar verdi. Seçim güvenliğini sağlayacağız. Sandık başında iyi eğitimli, tutanak nasıl tutulur, sayımlar nasıl yapılır, bunları bilen deneyimli arkadaşlar olacak.
Bütün mesele sandıktan çıkacak oyların ıslak tutanaklarıdır, ilçe ve il seçim kurulları hangi kararları verirlerse versin. Bir örneğinin elimizde olması yeterli. Sandık başında olan her arkadaş tutanağın fotoğrafını çekecek ve genel merkeze gönderecek, yerel seçimlerde bunun denemesini başarıyla yaptık.