Uyurken solunumun geçici süreyle durması anlamına gelen
uyku apnesi, toplumda her 100 kişinden 5'inde görülebiliyor. Özellikle uyku apnesi rahatsızlığı bulunan uzun yol şoförlerinin
kaza yapma riskinin bulunduğuna dikkat çekiliyor.
Yüksek
tansiyondan
kalp hastalıklarına, depresyondan
reflüye ve cinsel fonksiyon bozukluğuna kadar pek çok hastalığa davetiye çıkaran uyku apnesinin belirtileri ve
tedavi yollarına ilişkin
Bakırköy Dr. Sadi Konuk Eğitim ve
Araştırma Hastanesi Kulak Burun Boğaz ve Baş Boyun Cerrahisi Uzmanı Op. Dr. Bahadır
Baykal bilgi verdi.
Uyku apnesinin uyku düzeninin bozulmasına sebep olduğunu dile getiren Baykal, "Günde 6-8 saat arasında uyuyan kişi uykunun rem ve rem olmayan evresini yaşar. Ancak bizim için asıl önemli olan ve bizleri dinlendiren, sabah zinde kalkmamızı sağlayan evre, rem olmayan uykunun üçüncü evresidir. Uyku apnesi olanlarda derin uyku olmadığı için ertesi güne sarkan yorgunluk ve sersemlik hissi, gün boyu uykuya meyil ve konsantrasyon güçlüğü olur." dedi.
Uyku apnesi olanlarda derin uykuya beraber horlamanın arttığına dikkat çeken Baykal, "
Horlamadan sonra ise adeta
ölüm sessizliği olur ve kişinin bazen 60-80 saniyeye kadar solunumunun durduğunu saptarız ki; bu durum insanı ölüme bile götürebilir. ABD'de gece sağlıklı bir şekilde yatağa yatıp sabah ölü bulunanlarda yapılan araştırmada en sık ölüm nedeninin uyku apnesine bağlı gelişen solunum durması olduğu ortaya konulmuştur." diye konuştu.
Söz konusu rahatsızlığın
yüksek tansiyon hastalığına da yol açabileceğini ifade eden Baykal şöyle devam etti: "Uykuda nefes alamayan kişi netice itibariyle oksijensiz kalır ve bu durum vücuttaki karbondioksit oranını arttırır ve solunum yolu uyarılır. Beyin ise bu duruma adrenalin salgılatarak
cevap verir. İşte uyku apneli kişilerde yüksek tansiyon oluşmasının sebebi budur. Bu durum akciğerlerin kasılmasına ve genişlemesine yol açar. Genişleyen akciğer mideye basınç yapar ve midedeki asit salgısı yemek borusuna kaçar. Bu da reflü diye bilinen hastalığa yol açar.
Uyku hastalığı olan hastaların yaklaşık üçte biri
hipertansiyonludur. Bu hastaların uyku apnesi tedavisi hipertansiyon sorunlarından da kurtulmaları için önemlidir. Özellikle ilaç tedavisine rağmen düşmeyen yüksek tansiyon hastaları uyku apnesi açısından mutlaka değerlendirilmelidir. Elbette devamlı adrenalin salgılanması ve yüksek tansiyon düzeyi kalbi de olumsuz etkiler. Kalp yetmezliği, kalpte
ritim bozukluğu oluşabilir."
'UYKU APNESİ OLAN ŞOFÖRLER UZUN YOLA ÇIKMAMALI'
Uyku apnesi olan hastaların sorunlarına da dikkat çeken Baykal, "Derin uyku uyuyamazlar, dolayısı ile bu durum kişinin günlük yaşamını olumsuz etkiler. Özellikle konsantrasyon gerektiren işlerde başarısız olurlar,
unutkanlık ve
hafıza sorunları başlar. Araba kullanırken uyuyabilirler. Özellikle uzun yol şoförlerinde kazaya yol açabilir. Bazı
Avrupa ülkelerinde uzun yol şoförleri uyku apnesi
testi sonrası
ehliyet alabilir. Ülkemizde ise ağır derecede uyku apnesi olan ama trafikte
araba kullanan pek çok kişi var ki; eğer tedavileri yapılmamışsa ya da hastalıklarının farkında değillerse bu kişiler hem kendileri hem de başka sürücüler için ciddi risk oluşturuyor demektir. Uyku apneli hastalar uykusuzluğun ve yorgunluğun getirdiği stresle
aile bireyleri ve sosyal çevresiyle sorun yaşayabilir ki; bu durum depresyona neden olabilir." şeklinde konuştu.
UYKU APNESİNİN TEDAVİ YOLLARI
Uyku apnesinin tanısını koymak için polisomnografi testi yapıldığını dile getiren Baykal, "Bu test ile gece
boyunca uyku sırasında bazı kayıtlar alınır ve bu test ışığında horlama ve uyku apnenizin nedeni, şiddeti ve seçilecek tedavi belirlenir. Uyku apnesi tedavisinde iki seçenek vardır, cerrahi tedavi ve uykuda kullandığımız pozitif basınçlı hava veren cihazlar. Hangi yöntemi
tercih edeceğimize ise polisomnografi ve muayene sonucunda karar veririz. Ancak bazı davranış paternleri de uyku apnesinde tedavi için oldukça önem taşır. Bunlar uyku sırasında yan yatmak, kilo vermek,
alkol ve
sigarayı bırakmak ve düzenli egzersizdir." ifadelerini kullandı.
(CİHAN)