Depremlerin ardından bastıran kışla
yaşam koşullarının daha da ağırlaştığı Van'dan ayrılarak Gümüldür'deki DSİ Sosyal Tesisleri'ne yerleşen depremzedeler, korku, endişe ve travmayı geride bırakmayı
ümit ediyor.
Tesiste çocuk depremzedeler
rehber öğretmenler tarafından gözlenirken çocuklar ve yetişkinlere uzmanlar
psikolojik destek vermeye başladı.
AA muhabirine bilgi veren uzmanlar,
depremin vatandaşlarda travma yarattığını, birebir ve grup konuşmalarıyla travmayı atlatmaları için
yardımcı olacaklarını söyledi.
-''İçimizdeki artçılar''-
İki oğlu ve yakınlarıyla sosyal tesise yerleşen Elif Başak, 23 Ekimde meydana gelen ilk depremin ardından ikinci deprem ve devam eden artçı sarsıntılar nedeniyle acı ve korku dolu günler yaşadıklarını ifade etti.
Hayatında ilk kez depremi yaşadığını belirten Başak, depremin büyüklüğü ve yıkıcılığı nedeniyle Van'daki herkesin hayatta kalmayı mucize olarak gördüğünü söyledi.
Başak, şöyle konuştu:
''Önce hayatta kaldığımıza inanamadık. Van'da yıkıntı o kadar büyüktü ki binlerce insanın öldüğünü düşündük. Depremin ardından evlere girilememesi ve dışarıda yaşamak bizlerde yarınını görememe ve umutsuzluğa neden oldu. O günlerde ve bugün hala herkes depremi ilk kendi yaşamış gibi anlatıyor. Hepimiz aynı şeyi yaşadık ama ben de 'kurtuluşum mucizeydi', konuştuğumuz diğer kişiler de 'hayır benim kurtuluşum mucizeydi'' diyoruz birbirimize. Hepimiz psikolojik bunalımdayız. Yer, ayağımızın altından sürekli yer kayıyor. Her gün deprem şokuyla uyanıyoruz. Sürekli birbirimize depremi anlatıyoruz. Konuşarak içimizdeki artçıları boşaltmak istiyoruz. İkinci depremi hatırlayamıyorum. Hatırlamaya zorluyorum kendimi çünkü hatırlayıp üzerimden atmak istiyorum.''
Kendi çocuklarının ve özellikle 8-9 yaşındaki tüm çocukların çok korktuğunu ifade eden Başak, ''
Çocuklarımız o kadar kötü etkilendi ki ilk günlerde güçlükle bulabildiğimiz gıdaları dahi yemediler. Öylece dona kaldılar. İki oğlum depremlerin ardından kapalı yerlere, arabalara,
ağaç altına giremiyor. 'Okula asla gitmeyeceğiz' diyorlar. 'Evimiz olmasın, çadırda yaşayalım' diyorlar. Psikolojik bunalımdayız hala. Maddi kısmın dışında verilecek psikolojik desteğe gerçekten ihtiyacımız var'' diye konuştu.
Van'da
hasar gören evlerine giremediklerini, sokakta kaldıklarını ve ateş yakarak ısındıklarını belirten Elif Başak, DSİ Gümüldür Sosyal Tesisleri'nde karşılaştıkları ilgi ve imkanları şöyle anlattı:
''Van'da şartlar çok ağırdı, kalamadık. Mecburen yollara düşük ve buraya geldik. Burası çok güzel. İnsanların duyarlılığı ve güleryüzlü yaklaşması bizi yeniden hayata bağlıyor. Bunları görünce hepimiz yeniden 'hayat devam ediyormuş' diyoruz. Ülkemizin doğusu, batısı fark etmiyor. Misafirperverlik özümüzde varmış. Umutsuzluğumuz umuda dönüşüyor. Kıyametin içinden çıkmış gibiydik. Bu duyarlılık bizi olumlu etkiliyor.''
Elif Başak,
küçük oğlu Samet'in depremden önce babasına sürekli, ''Bana kocaman bir ev al'' dediğini ancak depremin ardından yaşadığı korkuyla ''Ev almayın, istemiyorum'' diyerek yıkılma endişesini söylediğini ifade ederek, oğlunun Van'dayken sürekli devam eden artçılar nedeniyle ''artçı ölçümü'' yapmaya başladığını da söyledi.
Başak, ''Oğlum sürekli artçı sarsıntılar yaşandığı için tahminler yapmaya başlamıştı. Artçı sarsıntıların hesabının yapıyordu. Sarsıntılar devam ederken 'anne bu 3.2, bir diğerinde 4.3 ve 2.1' demeye başlamıştı'' diye konuştu.
İzmir'i çok sevdiklerini, tesisin plajında yürürken karşılarındaki denizin Van Gölü'nü hatırlattığını belirten Başak, ''Eşim işi nedeniyle Van'da kaldı. Parçalanmış ailelere döndük. Memleket özlemi de var. Şartların düzelmesini ve memleketimize dönmeyi istiyorum'' dedi.
Yaşadığı korkunun ardından annesiyle tesisin sosyal alanlarında ve plajında yürüyen 6 yaşındaki Samet Başak da ''Depremi yaşadım. Çok zordu. Şimdi iyiyim'' sözleriyle duygularını anlattı.
-Korkudan bebeğini unuttu, koşarak geri aldı-
Emrah ve Fatma Başuyu çifti de 1,5 aylık bebekleri
Muhammed Emir ile Gümüldür'deki tesise yerleştirilen depremzedelerden.
AA muhabirine deprem anını anlatan Emrah Başuyu, evleri bir anda savrulunca kaçışmaya başladıklarını söyleyerek, şöyle devam etti:
''Depremin sesi kıyametten bir sesti. Bina sağa sola gitti. Üçüncü kattaki yeğenimi alıp aşağı gidene kadar bacalarımız düşmeye başladı. Eşim Fatma, Muhammed Emir'i annemin evinde unuttu. Fark ettiğimizde eve tekrar girdik ve bebeği aldık. Büyük bir şoktu, üstümüzden atamadık. 3 gün dışarıda, araçlarda kaldık, sokakta ısınmaya çalıştık. İkinci depremden önce İzmir'e amcamın yanına göçmeye karar verdik. Şimdi de valiliğin yardımıyla buradayız.''
Van'da bir şirkette
satış temsilciliği yaptığını, iki ay önce işten ayrıldığını ifade eden Başuyu, iş bulması ve hayat şartlarına uyum sağlamaları halinde İzmir'e yerleşmeyi planladıklarını söyledi.
Sosyal tesiste hizmetleri beklediklerinden de iyi bulduklarına ve en önemli unsurun karşılaştıkları güler yüz olduğuna değinen Başuyu, şöyle konuştu:
''Hizmetler güzel. Bu kadarını beklemiyorduk. Özlediğimiz en önemli şey güler yüzdü.Aklımız hemşehrilerimizde. Televizyonda onları izleyince hala gözyaşlarımızı tutamıyoruz. Van'da dışarıda yatan insanlarımız var, duadan fazla yapacak bir şeyimiz yok. Van gözümüzde tütüyor ama bu şartlarda dönmek zor. Ağabeyim işini bırakamadı. Evimize girilemiyor o da eş dostta kalıyor. Hava burada çok sıcak. Tek isteğimiz Van'a gerekli psikolojik desteğin verilmesi. Gerçekten ihtiyacı olan insanlara el uzatılması. Başlarda birtakım istenmeyen görüntüler oldu. Birkaç kişinin yaptığını tüm Van adına yorumlamayalım. Bunların unutulmasını istiyorum. Deprem
Allah'tan gelen bir felaketti. Ülkemizde hepimizin bir bütün olarak üstesinden gelmemizi istiyorum. Tek temennim Van'da kalan aileler ve dışarı gidemeyenlere el uzatılması.''
Emrah Başuyu'nun eşi Fatma Başuyu da deprem nedeniyle korku, endişe ve soğuğu bir arada yaşadıklarını belirterek, ''Deprem o kadar şiddetliydi ki 'hepimiz ölüyoruz' dedim. Bu sırada bebeğimizi de unuttum diyebilirim. İlk şokun ardından fark edince hemen dönüp Muhammed Emir'i aldık'' dedi.
Tesisteki koşulların çok iyi olduğunu kaydeden Fatma Başuyu, ''Bebeğim üşüttü,
hasta.
Sağlık taramaları yapıldı, hemen ilgilendiler ve ilaç verdiler. Artık sıcak bir yerimiz var, burada huzurluyuz. Muhammed Emir tesisteki en küçük bebek. Daha iyi oluruz inşallah, Allah geride kalanlara yardım etsin'' diye konuştu.