Türk Ocakları Genel Başkanı
Nuri Gürgür, 'S Haber'de katıldığı programda millet denilen olgunun etnik bir unsurun çok ötesinde olduğunu belirtti. Gürgür, "
Milletimizin sevinçleri paylaştığı gibi kederleri de paylaşması kültürümüzün, tarihimizin, tecrübemizin ortaya çıkardığı bir sonuçtur." ifadesini kullandı. Bu gerçekten dolayı ne yapılırsa yapılsın bu topraklarda yaşayan insanların birbirine hasım haline getirilemediğini kaydeden Gürgür, "İnsanlar, bayram günü
gönüllüler ordusu halinde Van'a
yardım malzemesi gönderiyorlar. Bunu yaparken de
ibadet hazzı duyuyorlar. Sonuçta, bu insanları buraya sevk eden fiziksel bir güç, bir
yasa yok. Bunu başka ülkede kolay kolay bulamazsınız." diye konuştu.
Depremzedeleri
enkaz altından kurtarmak için koşan askerlerin, dönüş yolunda
teröristler tarafından pusuya düşürüldüğünü hatırlatan Gürgür, bu tablonun herkesi düşündürmesi gerektiğinin altını çizdi.
Ülkedeki kardeşlikten rahatsız olanların,
toplumsal bir çatışma çıkarmak istediklerini ifade eden Gürgür, bu nedenle çeşitli provokasyonların hayata geçirildiğini aktardı. Bu
eylemlerle toplumsal kavganın zemininin oluşturulmak istendiğini dile getiren Gürgür, "Şu ana kadar toplum serinkanlılığını korudu, inşallah bundan sonra da bunu muhafaza eder." temennisini dile getirdi.
Arap Baharı'nın
Türkiye'de başlatılması uğraşlarının başarısız olduğunu ifade eden Gürgür,
örgütün silahlı baskısının ortadan kalkması ve bölgedeki insanların özgür iradeleri ile hareket etmeleri durumunda, örgütsel bir sonuç alınamayacağını kaydetti. Ajitasyon ile
militan kazanılmak istendiğini belirten Gürgür, eylemlerde 8 -10 yaşlarındaki çocukların ön plana çıkartılmasının örgütün çaresizliğinin bir göstergesi olduğunu vurguladı. Başlatılan operasyonlarla terör örgütünün
darbe aldığını söyleyen Gürgür, bunlar devam ederken bir yandan da devletin varlığını bölgede hissettirmesinin doğru bir yöntem olduğunu dile getirdi. Van depreminden sonra yaşananların bunun en somut örneği olduğunu aktaran Gürgür, şöyle devam etti: "Devlet oralara bütün gücü ile yardım ulaştırmaya gayret ediyor. Bu tip olaylarda diğer bölgelerdeki insanlar seferber olarak buralarla ilgileniyor. Toplumsal kardeşliği pekiştirecek olan bu süreci kesmek için, örgüt çaresizlik içinde eylemlerini önümüzdeki günlerde de sürdürebilir. Çünkü KCK sözleşmesindeki maddelerden bir tanesi de kış şartlarında bile eylem yapabilecek imkanı sağlamak. Böylesine
hazırlık içinde olan bir örgüte karşı elbette ilgili yerler, polis, savcı, mahkemeler görevlerini yapacaklar, yasalar uygulanacak ve
Türkiye Cumhuriyeti Devleti varlığını bu şekilde sürdürecektir. Bunu başka kanala çekmenin bir anlamı yok. Bu olayı sulandırmak, başka taraflara çekmek (Başbakan'a ben de katılıyorum) neticede örgüte yardımcı olmak anlamına geliyor. Örgüt kendi
propaganda gücü ile sahip olamadığı imkanı medyadan temin etme imkanına sahip oluyor. Daha ortada delilerin ne olduğuna bakmadan, birdenbire
imza kampanyası ile hatta bazı insanların ortaya çıkıp
deklarasyon yayınlamaları bu çalışmaların hızını kesmeye yönelik."
Terörle mücadeleye ilişkin hususlarda, siyasi hesaplar içinde tavır almanın yanlışlığını vurgulayan Gürgür, siyasiler ve toplumun her kesiminin tarihi bir sorumluluk içinde olduklarının farkına varması gerektiğini aktardı.
(CİHAN)