Kıbrıs Savaşı gazisi
Bedrettin Kaya,
işçi olarak çalıştığı
Adana'daki bir
tekstil fabrikasından
emekli olduktan sonra, yıllar önce askerlik yaptığı Balıkesir'e taşındı.
Kaya'nın ailesi ile Balıkesir'de yaşadığı mutlu günler, 2002 yılında eşi
Süreyya Kaya'nın kolunda oluşan şişliğin
kanser olduğunun anlaşılması yerini zor günlere bıraktı. Tedavi için eşini Bursa'da bir
hastaneye götüren Kaya, burada yapılan operasyonun ardından eşinin iyileştiğinin söylenmesi üzerine tekrar moral buldu.
Ancak rahatsızlığı artmaya başlayan eşinin
Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde yapılan muayenesinde ''geç kalındığının' söylenmesi üzerine tekrar sıkıntılı günler başladı.
Üniversite hastanesinde 6 ay boyunca
tedavi gören eşinin çok az
ümit olmasına rağmen iyileşmesi için varını yoğunu harcayan Bedrettin Kaya, tüm bunlara rağmen eşini kaybedince Balıkesir'de iki çocuğuyla birlikte yalnız kaldı.
O dönemde 13 yaşında olan kızı ve 10 yaşındaki oğlu ile birlikte ne yapacağını şaşırdığını ve eşini yitirmenin acısıyla bunalıma girdiğini anlatan Kaya, akrabalarının 'Adana'ya gel biz de yardımcı oluruz ' demesi üzerine tekrar memleketine taşındı.
-HER ŞEY KIZI VE OĞLU İÇİN-
Çocuklarına hem anne hem de
baba olmaya çalıştığını ama yaşadığı maddi ve manevi sıkıntılar nedeniyle başaramadığını ifade eden Kaya, şunları kaydetti:
''Çocuklarım
küçük olduğu için bakamadım. Eşim
vefat ettikten 2 yıl sonra tekrar evlendim. Ancak yeni eşim geldikten 1 ay sonra çocuklarımı dışlamaya başladı. Bu konu yüzünden tartıştığımızda ise 'giderim' diyerek tehdit etti. Çocuklarımı ezdirmemek için yaklaşık 6 ay sonra ayrıldım. Açtığı nafaka davasını kazandı. Ayda 200 lira nafaka ödüyorum. İkinci eşim eşyaları ve takıları da alıp gitti. Düğün ve geçmiş harcamalar nedeniyle borçlanmıştım. Kızım 2006'da üniversite sınavlarında İşletme bölümünü kazandı, ancak maddi imkansızlık nedeniyle gönderemedim. Bir sonraki yıl da
Harran Üniversitesi Dış
Ticaret Bölümü'nü kazandı. Kızım 'Geçen yıl üniversiteye gidemedim bu yıl da mı gidemeyeceğim?' diye sorunca dünya başıma yıkıldı. Bir babanın en büyük acizliği, çocuğunun karşısında çaresiz kalmasıdır. Herkes çocuğunu üniversite kazanması için dershanelere ve özel okullara gönderirken benim kızım üniversiteyi kendisi kazanmış ben gönderemiyordum. Adana Ticaret Odası'na dilekçeyle başvurarak burs talebinde bulundum. Başvurumuz kabul edildi. Aldığı burs tek başına onu okutmaya yetmeyeceği için ben de çeşitli işlerde çalışmaya başladım.''
-''DİZİLERDE 20 TL'YE FİGÜRANLIK''-
Oğlunun da lise son sınıfa devam ettiğini, kaldığı evlerinin
kiralık olması nedeniyle de maddi anlamda sıkıntısının bitmediğini anlatan Baba Kaya, ''Evimden sabah 08.00'da
oyuncak satmak için çıkıyorum
akşam 17.30'a kadar
satış yapıyorum. Eve gelince yemek ve
temizlik yapıyorum.
Dizilerde de figüranlık yapıyorum. Hanımın Çiftliği dizisinde doktor ve zengin Çukurovalı rollerinde oynadım. Adanalı dizisinde ve bazı belgesellerde küçük roller aldım. Günlük 20 lira benim için büyük bir para. Sadece diziler de bir dakikalık zenginliği yaşadım. Çekim bittiğinde gerçek hayatıma döndüm'' diye konuştu.
Bütün mücadelesinin çocukları okutmak için olduğunu vurgulayan Kaya, ''
Hayatımı onlara adadım. Ben tıkanırsam çocuklarıma yazık olacak. Benim bütün çabam onlara güzel bir hayat sunabilmek. Hasta olsam bile çocuğuma gidip söyleyemiyorum. 'Baba sana da mı bir şey olacak' diye korkuyorlar. Şu an hastayım ama doktora gidemiyorum. Amacım kızımın ve oğlumun üniversitesini bitirip hayata atanmaları'' diye konuştu.
AA