Toplantıya
Gazi Üniversitesi Reaktörü Rıza Ayhan, Üroloji Ana
Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. İbrahim Bozkırlı, Üroloji Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Lütfü Tunç katıldı.
Türkiye'de 3 tane bulunan Da Vinci robotu, bilimsel çalışma amaçlı kullanılacağı belirtildi.
Basın mensubunun
hastanede yapılan
ameliyatların kaçta kaçının yapmayı planladıkları yönündeki soruya bölüm başkanı Bozkırlı, yaptıkları kapalı ameliyatların yüzde 20'sini oluşturacağını söyledi.
İlk ameliyatın New York'tan Strazburg'taki bir hastaya yapıldığını belirten Bozkırlı, bir doktorun
tatil yaparken hastanedeki ameliyatı yapabileceğini ifade etti.
Bozkırlı, robotun, 3 boyutlu olması sebebiyle kanamayı azaltma,
idrar kaçırmaya engel olması, erkekliğe zarar vermemesi gibi avantajları olduğunu kaydetti.
Bozkırlı, ilk 2 yıl için ücretsiz yapacaklarını belirterek, ameliyat maliyetinin 7 bin 500 lira civarında olduğunu ifade etti.
Doç. Dr. Lütfü Tunç, Da Vinci robotunu basına tanıtarak, ilk olarak Da Vinci robotunun
NASA için geliştirildiğini söyledi.
Sistemin üç boyutlu olduğunu ve bunun derinlik hissi verdiğini ifade ederek, dokuları daha iyi görmesini ve hasta açısından daha konforlu bir ameliyat olduğunu belirtti. Da Vinci robotunun dünyada bin 500 adet olduğunu bunun bin tanesinin
Amerika Birleşik Devletleri, 360 tanesi
Avrupa Birliği ve 14 tanesinin Türkiye'de bulunduğunu söyleyen Tunç, robotun üroloji, kadın
doğum, genel cerrahi, göz hastalıkları, çocuk cerrahisi gibi bölümlerde kullanıldığını kaydetti. Tunç, en önemli avantajının hasta ayağı kısa sürede kalktığını belirtti.
Doç. Dr. Tunç,
prostat ameliyatlarının 2 ünite kan gerektirdiğini ve fakat bu
teknik sayesinde kan gerekmediğini söyledi.
Prof. Dr. İbrahim Bozkırlı, robotun 200 yılından beri kullanıldığını söyleyerek, "Nasa tarafından 'astronotların
apandisit veya
safra kesesi ameliyatlarını dünyadan yapalım' diye geliştirilmiş" cevabının verdi.
Robotun en son teknoloji olduğunu belirten Bozkırlı, "Kamerası var, içeriyi görüyor. HD sistemli 3 boyutludur. Diğer kapalı ameliyatlar yine karına delikler açılarak yapılan sistemler 2 boyutlu görüyor. Derinliği görmüyor. Halbuki bu sistemle hastanın içini
direk görüyorsunuz. Büyütüyor, küçücük kanamaları, sinirleri görüyorsunuz. Açık ameliyatlarda idrar yolu zarar görebiliyor ve hasta idrar kaçırabiliyor. Ona engel oluyorsunuz. Sinirleri koruyarak, erkekliği koruyabiliyorsunuz. Hasta ameliyattan bir gün sonra kalktı, yürüdü. Bugün ameliyatın 3. günü, evini gidecek" ifadelerini kullandı.
Ameliyatın maliyeti ve hastaların nasıl karşılayacağı ile ilgili soru sorulması üzerine Bozkırlı, kendilerini içinde maliyetin problem olduğunun altını çizerek, "Şu anda 2 yıllık
bakım sözleşmemiz var. 2 yıl 1265 bin dolar vermeyeceğiz. Bu cihazın bir bakımı var, otomobil bakımından daha sık gelen. Bunu
firma ücretsiz sağlayacak. Bir de belli sarf malzemesi aldık. Robot kollarının takımının maliyeti 35 bin dolar. 10 hastaya kullanılıyor. Demek ki 3 bin 5090 dolar. Bakım parasının da hesaplarsanız, bin 600 dolar. 5 bin 250 dolar yani 7 bin, 7 bin 500 TL maliyeti var" dedi.
Hasta
Kadir Bozdoğan, ise ameliyat için her hangi bir para ödemediğini söyleyerek, "Sosyal
Güvenlik Kurumu'nun bu tür ameliyatlara
destek vermesi lazım. Destek vermediği zaman, bu paraları ödeyemeyiz" şeklinde konuştu.
Bozdoğan, hastaneye 10 gün önce başvurduğunu ve
Cuma günü de ameliyat olduğunu ekledi.
Tunç, hastanın kısa sürede ayağı kalmasının sorulması üzerine, lakroskopik cerrahi olduğunu ve kendilerinin eğitimler verdiğini söyledi. Tunç, "Lakroskopik cerrahide hem
yurtdışında ameliyatlara gidiyoruz, hem de yurt içindeki çeşitli bölgelerde doktor arkadaşlarımız bize geliyorlar. Ameliyatları gösteriyoruz. Adaptasyon sürecimiz hızlı oldu" diye konuştu.
Robotik cerrahinin normal ameliyatlara göre, karın içi oksijenle temas etmediği için vücudun daha az tepki verdiğinin altını çizen Tunç, "Hastanın ağrısı az oluyor. Daha hızlı ayağı kalkıyor. Hem lakroskopik cerrahi de hem de robotik lakroskopik cerrahi de asıl avantaj bu. Robotik cerrahi daha büyük bir teknoloji getiriyor. 3 boyutlu
görünüm veriyor. Ama lakroskopik cerrahide 2 boyutlu görüyorsunuz. Hem derinlik hem de yaptığınız el kol hareketlerinin kendi elinizin 540 derece attırabiliyorsunuz. Bu bir avantaj. Tek dezavantajı dokunma hissinin olmaması. Dokunma hissi olmadığı için robotla alışkın bir insanın yapması gerekiyor" ifadelerini kullandı.
Bozkırlı, ameliyatın maliyetinden bahsederken, "
Sosyal Güvenlik Kurumu'nun (SGK) bunu mutlaka karşılaması lazım. Çünkü karşılamazsa 2 sene sonra, biz cebimizden hasta başına 7 bin 500 TL veremeyiz. SGK bir hastaya bir kür kemoterapi için 50-60 bin lirayı veriyor. O hastaların büyük çoğunluğu kaybediliyor. Ama iyileşmeyecek hastalara bile 50-60 bin lira harcarken, 'sıfırlandı' diyoruz biz.
Allah ömür verirse hastamız, 90 yaşına kadar yaşayacak. Niye bir hastaya SGK 7 bin 500 lira veremesin? İnşallah
Sağlık Bakanlığı bunu düzeltir diye ümitliyiz" dedi.
İHA