Katliam gibi kazanın davası sürüyor

Küçükçekmece'de 14 kişinin ölümüyle sonuçlanan kazaya karışan su tankeri ile minibüsün sürücülerinin 22 yıl 6'şar aya kadar hapis cezası istemiyle yargılanmasına başlandı.


Bakırköy 6. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmaya, tutuklu sanık Adem Gildan, tutuksuz sanık Fuat Barin ve mağdurlar ile müştekiler katıldı. Duruşmada sorgusu yapılan sanık Adem Gildan, olay tarihinde kullandığı boş su tankeri ile İkitelli Altınşehir yönüne gittiğini, kazanın olduğu bölgeye yaklaştığında kendisine yeşil ışık yandığını belirterek, şunları söyledi: ''Işıklara 20 metre kala ışığı fark ettim. Ancak daha sonra ışık kırmızıya döndü. Sağ tarafımdaki araca ise yeşil ışık yandı. Ben kırmızı ışığı görünce frene bastım. Tanker olan aracım ağır araç olduğu ve o anda depom boş olduğu ayrıca yollarda ıslak olduğu için fren yapınca kaydım. Fren kitlendi. Araç bu şekilde sürüklenip kımızı ışıkta geçti. Fren kilitlendiği için aracın hakimiyetini sağlayamadım. Bu sırada karşı yönden gelen diğer sanığın kullandığı minibüs araç sollayarak kavşağa girdi. O da kırmızı ışıkta geçip kullandığı araç ile tankere çarptı.'' Aracının kontrolünü sağlayamadığı için karşı şeride geçtiğini, çarpışmanın da minibüse ait şeritte olduğunu belirten Gildan, ''Minibüs önündeki lacivert aracı sollamış, kırmızı ışığı ve aracımın kaldığını görmesine rağmen gelip bana çarpmıştır. Bu nedenle Adli Tıp Kurumunun raporunu kabul etmiyorum. Minibüs sürücüsünün kusurunun daha fazla olması gerekir'' dedi. -MİNİBÜS ŞOFÖRÜ BARİN- Sanık Fuat Barin, olay tarihinde kullandığı minibüs ile Altınşehir Yüzyıl Mahallesi arasında yolcu taşığını dile getirerek, kazanın olduğu noktaya yaklaştığında kendisine yeşil ışık yandığını kaydetti. Kendi şeridinde ve kendi geçiş hakkında ilerlerken bir tankerin çok süratli şekilde ilerleyerek geçiş istikametine geldiğini savunan Barin, şöyle konuştu: ''Tanker üstüme doğru gelince yolun sağındaki bariyerlere doğru aracı kırdığımı hatırlıyorum daha sonrasını hatırlamıyorum. Tankere çarpma anını da hatırlamıyorum. Kazadan dolayı kalp krizi geçirdim. Sol bacağım dört yerinden kırıldı. Kalçamdan operasyon geçirdim. Bu nedenlerle tuvalet ihtiyacımı dahi tek başıma göremiyorum. Diğer sanığın aleyhime olan beyanlarını kesinlikle kabul etmiyorum.'' -MÜŞTEKİLER- Mağdur müşteki Ertuğrul Agvan, olay tarihinde Yüzyıl Mahallesi'ne gitmek için minibüse Altınşehir'den bindiğini, sürücünün yanındaki tek koltuğa oturduğunu belirterek, ''Olayın olduğu bölgede minibüs yokuş aşağıya ve aşırı hızlı iniyordu. Kırmızı ışıkta geçtiğini ve tankere çarptığını daha sonra araçtan fırladığımı hatırlıyorum. Ben sürücüyü uyarmadım ama aracın içinde 'kırmızı ışıkta geçiyorsun' diye uyaranlar oldu'' diye konuştu. Kazada yaralandığı ve halen tedavisini sürdüğünü belirten Agvan, sanıklardan şikayetçi olduğunu bildirdi. Mağdur Yunus Seymen, olayda sırasında minibüste ön sıralarda ayakta olduğunu belirterek, ''Araçta yaklaşık 25 kişi vardı. Sağanak yağışa rağmen minibüs hızlı olarak gidiyordu. İki araç da kırmızı ışıkta geçti. Sanıklardan şikayetçiyim'' dedi. Mağdur Sami Şahbudak da, olayı görmediğini belirterek, kazada annesi Ayşe, babası Bahri, amcasının eşi Saliha Şahbudak'ın vefat ettiğini, kardeşi Fırat Şahbudak'ın ağır şekilde yaralandığı ve tedavisinin halen sürdüğünü anlattı. Şahbudak, ''İki sanıktan da şikayetçiğim. Davaya katılma talebinde bulunuyorum. Yasal geriğinin yapılmasını istiyorum. Ailelerin daha fazla yıkıma uğramayacağı şekilde karar verilmesini istiyorum'' dedi. Şikayetleri sorulan diğer mağdur ve müştekiler de, sanıklardan şikayetçi olduklarını ve yasal gereğinin yapılmasını istediklerini bildirdiler. Tanık olarak dinlenen Şadan Mert Biler, Bahri Koyuncu ve Çetin Çeken, kazanın olduğu bölgede sıklıkla araç kullandıklarını, olaydan önce buradaki trafik ışıklarının yeşilden kırmızıya aniden döndüğünü, bunun sıklıkla kazalara neden olduğunu belirterek, olaydan sonra ışıkların değişme süresinin artırıldığını, yola hız konusunda uyarı işaretleri ve hız kesiciler konulduğunu anlatılar. Müştekiler Cengiz Özdemir ve Emine Özdemir'in avukatı Yahya Arslan, olayın oluşunun MOBESE kameralarına yansıdığı için Fuat Barin'in arkadaşları olan tanıkların beyanlarını kabul etmediğini belirterek, Barin'in 40 tane trafik cezası olduğuna ilişkin internette yayınlanan haberlerin çıktılarını mahkemeye sundu. -BARİN'İN TUTUKLANMASI İSTEMİ - Avukat Arslan, Fuat Barin'in tutuklu olarak yargılanması talebinde bulundu. Diğer müşteki avukatlarından bazıları da Barin'in tutuklanmasını istedi. Bunun üzerine diyecekleri sorulan Fuat Barin, aşırı hız ya da alkolden daha önce ceza almadığını söyleyerek, fazla yolcu taşımaktan ceza almış olabileceğini dile getirerek, sağlık durumunu daha önce anlattığını tutuklanması yönündeki taleplerin buna göre değerlendirilmesini istediğini ifade etti. Cumhuriyet Savcısı Yahya Erdoğmuş, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Sinyalizasyon Müdürlüğünden olay mahallinde bulunan trafik ışıklarındaki sarı ışığın yanma süresinin sorulmasını, tutuklu sanığın üzerine atılı suçun niteliği, asli kusurlu olması gözetilerek tutukluluk halinin devamını, diğer sanık Fuat Barin'in olayda kusurlu bulunması nedeniyle tutuklanmasını talep etti. Sanık Fuat Barin'in Eylül 2009 ile Eylül 2010 tarihleri arasında sürücü belgesine aşırı hız, şerit, ışık ihlali ile alkol yönünden el konulması ya da sürücü belgesine başka bir nedenden dolayı ceza puanı uygulanması şeklinde bir durum var ise buna ilişkin tüm belgelerin mahkemeye ulaştırılması için Tuzla Emniyet Müdürlüğüne yazı yazılmasını kararlaştıran mahkeme heyeti, İÜ Cerrahpaşa Tıp Fakültesine yazı yazılarak, Fuat Barin'in tedavisinin sürüp sürmediği, bakıma muhtaç olup olmadığı, yapılacak başkaca ameliyatı kalıp kalmadığı, üçüncü kişilerden basit yardımla gündelik hayatını ve hareketlerini yerine getirip getiremeyeceğinin bildirilmesinin istenmesine hükmetti. Fuat Barin'in duruşmaya tekerlekli sandalye ile getirilmiş olması, beyanı ve tedavisi sebebiyle tutuklama kararı verilmesine yer olmadığına karar veren mahkeme heyeti, sanığın tüm duruşmaları takip etmekle yükümlü olduğunu aksi halde hakkında yakalama emri düzenleneceğini hükme bağladı. Sanık Adem Gildan'ın tutukluluk halinin devamına karar veren mahkeme heyeti, eksikliklerin giderilmesi için duruşmayı erteledi. Duruşma sonrasında basın mensuplarının sorularını cevaplayan Sami Şahbudak,''Beş buçuk aydır kardeşim yoğun bakım ünitesinde yatmaktadır. Hala bilinci kapalı. Ben onun açısından gerekenin yapılmasını arz ediyorum. Gittikçe durumu kötüye gidiyor. Her şey MOBESE görüntülerinde var zaten. Tabi herkes mahkemede kendini savunmak için gerekeni yapar'' dedi. Kazada oğlunu ve yeğenini kaybeden Emine Özdemir, ''Ben ne diyebilirim. Allah'ından bulsunlar. Adalete güveniyorum'' diye konuştu. Duruşma çıkışında sanık Fuat Barin'in yakınları, görüntü almaya çalışan gazetecileri engelledi. -İDDİANAMEDEN- Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan iddianamede, 12 Eylül 2010 tarihinde Fuat Barin'in kullandığı 34 M 5384 plakalı yolcu minibüsünün Altınşehir istikametinden İkitelli'ye doğru gittiği, Adem Gildan'ın yönetimindeki 34 GC 053 plakalı boş su tankerinin ise karşı yönden Altınşehir'e doğru seyir halinde olduğu anlatılıyor. İddianamede, Barin'in idaresindeki minibüsle bir başka aracı sollayıp kendi şeridinden çıkması üzerine Adem Gildan'ın minibüsün kendi şeridine geçemeyeceğini düşünerek ani fren yaptığı, aşırı hız ve zeminin ıslak olması nedeniyle kayarak karşı yöne geçtiği kaydediliyor. Bu sırada karşı yönde kendi şeridine giren, ancak kırmızı ışık ihlali yapan Barin'in kullandığı minibüs ile Gildan yönetimindeki tankerin çarpıştığı belirtilen iddianamede, olayda 14 kişinin öldüğü 9 kişinin de yaralandığı ifade ediliyor. İddianamede, Barin ve Gildan'ın ''Taksirle birçok kişinin ölümüne ve yaralanmasına neden olmak'' suçundan 3 ile 22 yıl 6'şar ay arasında hapis cezasına çarptırılması istendi. AA
<< Önceki Haber Katliam gibi kazanın davası sürüyor Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER