Ergün, ekonomiyle ilgili değerlendirmelerde bulundu. Bir soru üzerine
KOSGEB aracılığıyla KOBİ'lere
kredi faiz destekleri verdiklerini anımsatan Ergün, böylece KOBİ'lerin finansmana daha kolay eriştiğini söyledi. Ancak yeni finansman kaynakları da oluşturmaları gerektiğine dikkat çeken Ergün, bunun için Gelişen İşletmeler Piyasası adıyla İMKB'nin çatısı altında bir KOBİ
Borsası kurulması konusundaki çalışmanın halen Sermaye Piyasası Kuruluyla (SPK) birlikte yürütüldüğünü kaydetti.
Bu ay içerisinde bu konuda bir çerçevenin ortaya çıkmış olacağını belirten Ergün, ''KOSGEB'le beraber çalışıyorlar ve mümkün olduğu kadar KOBİ'lerin borsaya girişi onlara, herhangi bir mali yük getirmeyecek. Bir
takım destekleri KOSGEB verecek. Bir kısımını da borsa kendisi, 100 liraya kadar olan maliyeti 10 liraya kadar düşürecek. O, 10 liraya da destek verecek'' dedi.
KOBİ Borsası ile ilgili çalışmada son noktaya gelmek üzere olduklarını ifade eden Ergün, şunları kaydetti:
''İnşallah bu ay içerisinde onunla ilgili çalışmalarda önemli bir mesafe almış olacağız ve 2011 yılında KOBİ borsasını da devreye sokmak istiyoruz. Ve KOBİ'lerin bu finansman alanından da istifade etmelerini istiyoruz. Bu sadece finasman meselesini sağlamayacak. Aslında nitelikli KOBİ'lerin sayısını da gün geçtikçe arttıracak. Çünkü oraya gelen KOBİ'ler daha özenli iş yapma alışkanlığını edinmiş olacaklar. Kendi işlerini daha dikkatli bir şekilde sürdürecekler ve bu KOBİ'lerin gün geçtikçe niteliğini arttıracak.
KOBİ borsası finansmanda önemli bir konu. Kredi
Garanti Fonu finansmanı kolaylaştırıcı bir unsur. Teminat sorunu çeken KOBİ'ler için belirli bir oranda teminat sağlayan bir mekanizma. Orası da şimdi daha iyi işlemeye başladı. Başta bazı aksaklıklar oldu. Ama şimdi daha iyi işleyen bir mekanizma olduğunu ve gün geçtikçe oradan yararlanan KOBİ sayısında da bir artış olduğunu söyleyebilirim.''
-HALKBANK'TAN MAKİNE SEKTÖRÜNE YENİ KREDİ-
Bakan Ergün, bir başka soru üzerine de Halk Bankası'nın muhtemelen yarın
makine sektörüne ilişkin yeni bir kredi mekanizması açıklayacağını bildirdi. Söz konusu kredinin 10 yıl vadeli ve düşük faizli olacağını belirten Ergün, ''Yani; (içeride makina ihtiyacı için pahalı bir kredi mekanizması var. Yurt dışından bu bana daha
ucuza ve uzun vadeli olarak geliyor. Adam bana makinasının yanında kredisini de getiriyor) diyen biri varsa biz ona
Türkiye'de bu fırsatı, bu imkanı da sunmuş olacağız. Yurt dışındaki müşteriye de,
yurt içindeki müşteriye de sunmuş olacağız.'' dedi.
Ergün, eğer kredilerin niteliğini bu tür yöntemlerle ithalat yapılan alanlara odaklarlarsa cari açık konusunda önemli bir mesafe alacaklarını düşündüğünü anlattı. Ergün, enerji yatırımlarıyla, ara malı
üretimine doğru daha ucuz ve uzun vadeli kredilerin yönlendirilmesi halinde bunun da cari açığın azaltılmasına önemli rol oynayacağını kaydetti.
-SANAYİ ÜRETİM RAKAMLARI-
Bugün açıklanan
sanayi üretim rakamlarıyla ilgili de değerlendirmede bulunan Bakan Ergün,
sanayi üretimi, kapasite kullanım oranları, ihracat rakamları,
elektrik tüketimi ve
tüketici güven endeksindeki artışın ekonomideki önemli göstergelerden olduğunu kaydetti. Bu göstergelerin birlikte değerlendirildirilmesi gerektiğini belirten Ergün,
Kasım ayında sanayi üretiminin ne olabileceğine ilişkin aşağı yukarı herkesin bir tahminde bulunduğunu ve bu tahminin de yüzde 7,2 olduğunu kaydetti.
Ancak ekonominin performansıyla, sanayinin
ekonomik performansının, sanayi üretiminin bu tahminlerin de üzerinde olduğunu vurgulayan Ergün, bunun sonucunda Kasım ayı sanayi üretiminin geçen yılın aynı ayına göre yüzde 9,1 artış göstermesinin önemine işaret etti.
Sanayi üretiminin
Aralık ayında da devam edeceğini gördüklerini belirten Ergün sözlerini şöyle sürdürdü:
''Aralık ayı tablosu da bundan daha farklı bir tablo değil. Hatta belki bundan daha iyi bir tablo olacak. Aralık ayı verilerinin bundan daha iyi gelme ihtimali var. Bütün bunlar bize yılın son çeyreğinde Aralık ayı verileri de toplandığında yılın son çeyreğiyle ilgili
büyüme tahminini daha net bir şekilde yapabiliriz.
Belki 31
Martı beklemeden, Ocak sonu,
Şubat başı gibi daha sağlıklı tahminler yapma ihtimali olacaktır. Ama şimdiden zaten 2010 yılının toplam büyümesini yüzde 6,8'e revize ettik. Ama herkes şunu görüyor ki bunun üzerinde bir büyüme olacak. Yüzde 7'yi aşacak büyüme. Hatta yüzde 7,5'i aşıp yüzde 8'e yaklaşan bir büyüme tahmini rakamı var. Ben de şahsen bu tabloya yakın bir noktada büyüme rakamını gerçekleştireceğimizi, elimizdeki bu verilere dayanarak söyleyebilirim.''
Sanayi rakamlarının
mevsim ve takvim etkisinden arındırılarak değerlendirilmesine ilişkin bir soruya verdiği yanıtta da Ergün, bazı rakamların mevsim ve takvim etkisinden arındırılmadan kullanıma verilmesi halinde ortaya eksi ve artı yönde bazı yanıltıcı tabloların çıkabildiğine vurgu yaptı.
Söz gelimi Kasım ayında Kurban Bayramı'nın uzun bir
tatil olarak devreye girdiğini anımsatan Ergün, burada takvim etkisinin dikkate alınması gerektiğini kaydetti. Bazen çok ağır kış ve yaz şartlarının üretimi etkileyebildiğini ifade eden Ergün, ''Bunlar dikkate alınmazsa verilerin
analiz edilmesi ve onlardan
politika üretilmesi, sonuç alınması son derce zor oluyor. Onun için mevsim ve takvim etkisinden arandırılmış veriler çok önemli veriler. O verilerde de bir sıçrama meydana geliyorsa demek ki Türkiye ekonomisindeki ilerleme sağlam bir zeminde olmaktadır. Bu sağlam zeminde gelecek adına hepimize umut vermektedir'' diye konuştu.
İç ve dış bütün ekonomik aktörlere bu mesajları doğru bir şekilde iletmenin önemli olduğun ve onların da bu mesajları yakından takip ettiklerini belirten Ergün, ''Keşke biraz da Türkiye'nin politikacıları daha yakından takip etseler'' dedi. Zaman zaman muhalefet etme anlayışının ekonomideki verilere dayanmadığını söyleyen Ergün, nerede olumsuz birkaç veri varsa o olumsuzluklarla olumlu şeylerin üstünün örtülmeye çalışıldığını kaydetti. Bu tarz eleştirilerin hiç kimseye katkısının bulunmadığını belirten Ergün şunları kaydetti:
''Bizim ekonomik aktörlerimizin morale ve motivasyona ihtiyacı var. Bu gerçekçilikten uzak bir moral ve motivasyon olmamalı. Gerçekten dünyadaki ve Türkiye'de ki risklerin neler olduğunu görerek bu moral ve motivasyonu sağlamalıyız. Birbirimizin gereksiz yere moralini bozmamızın bunun kimseye bir faydası olmuyor. Bunu ekonomik krizin başından beri söylüyoruz. Krizin içerisinde moral bozucu konuşmalar yapmak kadar yapılabilecek kötülük yoktur. Hep arkadaşları uyardık bunu yapmayın, etmeyin. Bugün hepimizin morale, birbirimize destek vermeye ihtiyacı var. Krizden çıkalım, işimiz gücümüz düzelsin. Ondan sonra bakarız.''
AA