Doç. Dr.
Yavuz, yaklaşık 5 bine yakın yatakta 53 maden ve minarelin üretiminin yapıldığı Türkiye'de madencilik sektörünün Gayri Safi Milli Hasıla'daki (GSMH) payının ortalama yüzde 1,5 civarında olduğunu belirterek, Türkiye'nin madencilik bakımından çok da ileri olmayan bir
ülke olarak tanımlanabileceğini kaydetti.
Türkiye'nin 132 ülke arasında maden türüne göre 10'uncu, üretime göre 28'inci sırada yer aldığını ifade eden Doç. Dr. Yavuz, şöyle konuştu:
''Aslında bu veriler Türkiye'nin madencilik sektöründe istenilen yerde olmadığının bir göstergesi olarak kabul edilebilir. Dünya ölçeğinde mevcut duruma bakıldığında, madencilik sektöründeki gelişmişlik ile ülkenin genel gelişmişliğinin paralellik gösterdiği görülmektedir. Ülkeler
ekonomik politikaları ile madencilik politikalarını beraber değerlendirmektedir. Nitekim
Avrupa Birliği son dönemde yayımladığı raporlarla ileri teknoloji için stratejik önemi olan nadir madenlerin belli ülkelerin ve özellikle Çin'in
kontrolünde olmasının riskini gündeme getirmiştir. Bu nedenle de önümüzdeki G-20 zirvesinin önemli konu başaklıklarından bir tanesi de stratejik/nadir madenlerin kontrol
altına alınması olarak belirlenmiştir. Türkiye'de ise stratejik/nadir maden olarak tanımlanan 5 maden türünün ismi bu raporlarda geçmektedir. Bunlar; bor,
toryum,
uranyum, krom ve altındır.
Eskişehir, maden kaynakları açısından değerlendirildiğinde, sözü edilen stratejik/nadir madenlerden uranyum dışındakiler yani bor, toryum, krom ve altın yataklarına sahip.''
-''MADENCİLİK SEKTÖRÜNE GEREKEN ÖNEM VERİLMELİ''-
Doç. Dr. Yavuz, dünyanın en büyük ticari öneme sahip bor minerallerinden tinkal yatağının Seyitgazi'de, toryum ve altının Sivrihisar'da, kromun Mihalıççık'ta yer aldığını belirterek, söz konusu madenlerin cep telefonlarından
rüzgar tribünlerine kadar hemen her birinin ileri teknolojiye dayalı üretimde kullanılan nadir madenler olduğunu bildirdi.
Üretimin yanı sıra madenleri teknolojik ürünlere dönüştürmenin yollarının da aranması gerektiğini ifade eden Doç. Dr. Yavuz, şöyle devam etti:
''
Madeni üretmenin yanında üretilen cevherin nihai ürüne dönüştürülmesi asıl önemli bölümü oluşturmaktadır. Bor, toryum, altın ve kromun dışında, Eskişehir'de önemli sayılabilecek
doğal taş
mermer rezervleri bulunmaktadır. Yine Eskişehir'de çıkarılan dünya markası olmuş bazı
doğal taşlarımız bulunmaktadır. Süpren, salome (Leopar), Sivrihisar bej ve Yunusemre oniks bu taşlara örnek olarak verilebilir. Eskişehir, kömür açısından değerlendirildiğinde de zengin yataklara sahiptir. MTA tarafından yapılan çalışmalar incelendiğinde Eskişehir'de çok sayıda madenin bulunduğu görülebilir.
Madenler tüm halkımızın ortak malıdır, dolayısıyla en uygun zamanda en uygun teknolojilerle üretilmeli mümkünse kendi bünyemizde işlenerek değerlendirilmedir. Günümüzün gelişmiş ülkeleri incelendiğinde neredeyse hiçbirinin (
Japonya dışında) madencilik sektörü olmadan gelişmelerini tamamlayamadıkları görülmektedir. Bu nedenle madencilik sektörüne gereken önem verilmelidir.''
AA