Geçmişte
yangın gözetleme
kulesi olarak kullanılan ve hava durumunu bildirmek gibi özelliğe sahip yangın kulesinin ışıkları
mavi renkte yandı. Mavi renk, havanın ertesi gün açık olacağı anlamına geliyor.
Beyazıt Kulesi, yıllarca tulumbacılar ve itfaiyeciler tarafından gözlem yeri olarak kullanıldı. İtfaiyeciler sur içindeki
İstanbul'u takip edip yangın gözetlerlerdi. Daha sonra renkli lambalar takıldı kuleye. Bu kez amaç hava durumunu bildirmekti. Beyazıt Kulesi,
Cumhuriyet döneminde de kullanıldı. Yangın gözetleme amacının yanında en önemli işlevlerinden biri de hava durumunun ışıklarla belirtilmesiydi. Beyazıt Kulesi'nin ışıkları, mavi yandığı zaman havanın ertesi gün açık olacağını, yeşil yandığı zaman yağmurlu olacağını, sarı yandığı zaman sisli olacağını, kırmızı yandığı zaman ise karlı olacağını bildiriyordu. Bu uygulama'nın 1995 senesinde tamamen sona ermesi ve kulenin genel aydınlatmasındaki eksiklikler sebebiyle Beyazıt Kulesi geceleri gözden kayboldu. Ancak, İstanbul'un ve özelliklede tarihi yarımadanın
anıt yapılarının en önemlilerinden biri olan kuleye bu tarihi işlevini
İstanbul Büyükşehir Belediyesi yeniden kazandırdı. İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir
Aydınlatma ve
Enerji Müdürlüğü öncülüğünde aydınlatılan Beyazıt Kulesi, İstanbullulara yıllar sonra bir nostalji yaşatarak hava durumunu bildirdi. Kulenin ışıkları bu gece mavi yandı. Her ne kadar günümüzde yangınlar gözetlenmese de, İstanbul siluetinin bir parçası olan kule, titizlikle çalışılan proje
hazırlık aşamasının ardından esere saygılı
mimari aydınlatma uygulaması sayesinde, hem geceleri kendini gösterebilecek, hem de gelenekselleşmiş hava durumunu ışık renkleri ile gösterme nostaljisini yaşatacak.
Tarihi kulenin özelliğini yeniden kazanması yıllardır Fatih bölgesinde yaşayan vatandaşları da sevindirdi. Kulenin ışıklarını gören Mehmet Akbaş, "Bizim çocukluğumuzda yangın gözetleme kulesiydi. Hava durumunu da bildiriyordu. Şimdi yeniden aydınlanması bize çocukluk günlerimizi hatırlattı." diye konuştu.
BEYAZIT KULESİ'NİN TARİHİ
1749 yılında, Küçükpazar'da çıkan büyük yangının ardından, Ağakapısı Süleymaniye'de
İstanbul Müftülüğü ile İstanbul
Üniversitesi'nin Botanik Enstitüsü olarak kullanılan iç avlusu köşesine ilk yangın kulesi yapıldı. Ancak kulenin ahşap olması sebebiyle birçok kez yapılmasına rağmen kulenin yanması önlenemedi. II. Mahmut, 1828 tarihinde
Osmanlı Devleti'nin 19. yy. mimari oluşumunda büyük etkisi olan
Ermeni asıllı Balyan ailesinden olan Senekerim Balyan'a, şu anki İstanbul Üniversitesi'nin Beyazıt semtinde bulunan üniversite yerleşkesinin tarihi giriş kapısı arkasındaki bahçenin içerisine, Beyazıt Kulesi'ni kâgir olarak yaptırttı. 1849 yılındaki zelzelede hasara uğrayan kulenin, geniş saçaklı, ahşap örtülü külahı değiştirilerek; sekizgen planlı, yuvarlak pencereli, yukarıya doğru daralan üç kat şeklinde yeniden tasarlanarak inşa edildi. 1889 yılında da ise kuleye
bayrak direği eklendi. Yangın kulesine 'yangın köşkü', gözcülerine de 'köşklü' denirdi. Beyazıt Yangın Kulesi'nde 20 köşklü bulunurdu. Kulelerdeki odalarda yatar kalkarlardı. 1923'e kadar köşklüler kulelerdeki görevlerine devam etti.
(CİHAN)