Belediye
Konferans Salonunda gerçekleştirilen sempozyumun son gününe Belediye Başkanı
Ahmet Çakır,
İnönü Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Cemil Çelik, Belediye Başkan Yardımcısı Ertan
Mumcu, TÜRKKAD Genel Başkanı Emine Bağlı, TÜRKKAD
İstanbul Şube Başkanı Cemalnur Sargut, bazı belediye meclis üyeleri,
sivil toplum kuruluşu temsilcileri, akademisyenler, öğrenciler ve vatandaşlar katıldı.
Sempozyumun son gününde gerçekleştirilen ilk oturuma
İnönü Üniversitesi Eğitim Fakültesi Türkçe Eğitim Bölümü Başkanı Prof. Dr. Hasan Kavruk
başkanlık etti. Oturumda
Kayseri,
Erciyes Üniversitesi
İlahiyat Fakültesi Tasavvuf Anabilim Dalı görevlisi Yrd. Doç. Dr. Osman Nuri Küçük,
Niyazi-i Mısri'nin Seyr-ü Süluk sürecine ilişkin Hatıraları ve Saliklere Tavsiyeleri konulu tebliği sundu. Seyrü süluk kavramının genel tanımıyla insanın manevi yolculuğunu ifade etmek olduğunu belirten Yrd. Doç. Dr. Nuri Küçük, "Bu anlayışa göre aslında her insan farkında olmasa da bir
yolculuk içindedir. Ancak tasavvuf düşüncesindeki terim anlamıyla seyrü süluk belli bir farkındalığa erişen kişinin tasavvuf yoluna girmesiyle başlayan ve layık olduğu takdirde en yüksek manevi mertebe olan vuslat-ı Hakk'a uzanan tekamül sürecinin adıdır. Niyazi-i Mısri, "Her mürşide dil verme kim yolunu sarpa uğratır. Mürşidi kamil olanın gayet yolu asan imiş" der" dedi.
Son oturumda ilk olarak söz alan Araştırmacı, Roman
Yazarı Dr. Sadık Yalsızuçanlar, Kuşdili'ne Aşine Çilekeş Bir Bilge: Niyazi-i Mısri konulu tebliği sundu. Niyazi-i Mısri'nin
İslam şiir tarihinin en parlayan yıldızlarından biri olduğunu söyleyen Dr. Sadık Yalsızuçanlar, "Niyazi-i Mısri gibi bukağı'ya vurulmayan özgürleşmiş ruhlar, aklı öteleyen, onu aşan ve kuşatan Külli Akl'ın konuşturduğu ruhlardır.
Şiir bu anlamda, ruhsal özgürleşme yoludur. Dili aciz bırakma çabasıdır. Dili aciz bırakamayan bir şiir, bizzatihi şairin bukağıya vurur" diye konuştu.
ABD Chapel Hill
Kuzey Carolina, Türk Dili Edebiyatı ve
Kültür Okutmanı
Asya Çalışmaları Bölümü Doktoru Cangüzel Zülfikar ise Niyazi-i Mısri Hz.'nin Manevi Dünyası ile ilgili tebliği sundu. Doktor Cangüzel Zülfikar, "Profesör Mustafa Tatçı Hoca "Hz. Mısri için büyük bir fedaidir, hakikati ne pahasına olursa olsun açmıştır, kendisine gelen
celal tecellilerine göğüs germiştir" diye yazar. Hz. Niyazi-i Mısri'nin üzerimizdeki hakkının bize
helal olması bileklerine takılan bukağılardan ve maruz kaldığı sürgünlerden sonra
Osmanlı için 4. semaya çıktığı karşı çıkışın temsili hayırla lehimize tecelli etsin, acizane dua ve niyazımdır. Niyazi-i Mısri hazretlerinin himmeti
Malatya'mızdan ve bilhassa ülkemizin üzerinden eksik olmasın." dedi.
Almanya, Frankfurt Johann Wolfgang Goethe Üniversitesi İlahiyat Bölümü Dr. Hatice Dilek Güldütuna ise Hz. Niyazi-i Mısri ve 58. İrfan Sofrası: Ledun İlmi ve Tahsili konulu tebliği sundu. Hz. Niyazi'nin, Kuran'ın insan ve alemin birbirlerinin
aynası olduğunu ve gayenin insan olduğunu söylediğini belirten Doktor Hatice Dilek Güldütuna, "Yaşadığı 17. yüzyılda siyasi-sosyal atmosfer ve tasavvuf karşıtı zümre ile bütün varlığını ortaya koyarak yaptığı aktif mücadele Niyazi-i Mısri'yi dönemin şiir sanatının yanında kişilik olarak da en kayda değer ve göze çarpan şahsiyeti olarak tarih sayfalarına kaydettirmiştir." şeklinde konuştu.
(CİHAN)