Savcı Nihat Taşkın
Levent Ersöz'ün
tutuklu sanıklar arasında bulunan eski asker
avukat Levent Göktaş ile yaptığı
telefon konuşması ile ilgili soru yöneltince Ersöz'ün yeniden sinirlendiği gözlendi. Ersöz, "Lütfen bana işkence yapmayın. Görüşme yaptığımı iddia ettiğiniz tarihte ben
yurt dışındaydım. Ben Levent Göktaş'ı tanımıyorum ki ne zaman konuşmuş olabilirim. Kendisi avukattır o da açıklasın" dedi. Bu arada söz alan Göktaş, Avukatlık görevini yerine getirdiği sırada Levent Ersöz'ün eşi
Muzaffer Ersöz'ün kendisiyle irtibata geçtiğini ve avukatlık yapmasını istediğini aktardı. Ayrıca Levent Ersöz'ü de tanımadığını açıkladı.
Savcı Taşkın "Dönemin Genel
kurmay Başkanı
Hilmi Özkök sizi Hasan
Atilla Uğur çağırarak
Cumhuriyet Gazetesinde çıkan haberler ile
Balbay'ın yazdıkları hakkında mı konuştu" diye sorunca Ersöz, "Biz birlikte görüştükten sonra ayrı ayrı görüşmemizde oldu.
Hilmi Özkök bana astlarına hakim değilsin dedi. Ben de hayır astlarıma hakimim diyerek
teşkilat şemamı anlattım. O da adamların
gazetecilerle görüşüyor. Adamlarına hakim ol dedi. Görüşmeyi daha sonra harfiyen yazdım.
Hasan Atilla Uğur'dan da aynısını yapmasını istedim. Bu yazdıklarımı Kurmay Başkanı ve Jandarma Genel Komutanına verdim. Bundaki amacım TSK'nın Başkumandanıyla görüşmüşüm. Üstlerim arasında bu konu hakkında görüşme olduğu takdirde bu belgenin gösterilmesiydi. Komutanlarıma verdiğim bu belgeden bir surette bende vardı. Görevimden ayrılırken onu
imha ettim" dedi.
Savcıların çapraz
sorgusunun ardından sanıklar Ersöz'e soru sormaya başladı. İlk soru soran sanık ise
Tuncay Özkan oldu. Özkan, "
Nuray Başaran ben kurumda görevliyken sizinle görüşmüş anladığım kadarıyla. Hatta benim
Mesut Yılmaz ile çete oluşturduğumu söylemiş. O tarihte Yılmaz da kabinede" dedi. Sanık Ersöz, "Evet bizimle geldi konuştu. Sizin hakkınızda ağza alınmayacak kelimeler kullandı.
Çete konusunda etraflıca sorular sorunca bize net
cevaplar veremedi. Kadının yalan söylediğini anladık." dedi.
Ersöz'ün avukatı
Ali Rıza Dizdar,
duruşmaya ara verildiği sırada basın mensuplarıyla yaptığı bir görüşme sırasında müvekkili Ersöz'ün sorgusunun video konferans yöntemiyle yapılabilmesi için 15 bin TL para harcadıklarını söyledi. Dizdar "Müvekkilin sorgusu bugün bitmezse yarın bu sistemi çalıştıracak paramız yok" dedi.
Müvekkilinin naip hakim tarafından hastanede ifadesinin alınmasını defalarca dile getirdiğini belirten Dizdar, "Gidip hastanede ifade almadılar. Ersöz'ün hastaneden buraya getirilemeyeceği doktor raporuyla sabit olunca, video konferans yöntemiyle sorgunun yapılmasına karar verildi. Ancak masrafları siz ödeyin dediler. Bizi mecbur kıldılar. ABD'li bir ceza profesörünün dediği gibi 'Adalet, zenginlerin
mahkemesinde dağıtılan, fakirlerin cezaevinde çektiği bir mefhumdur' işte biz de bunu yaşıyoruz. Bir an evvel sorgusunun yapılmasını istedik. Ersöz'ün yarın ne olacağı belli değil. Yarın ölürse şaşmam. Biz şu ana kadar birinci
oturumdan bu yana toplam 4 oturum için 15 bin TL para verdik. Hatta bize
indirim yaptılar yani bu indirimli miktar. Bu paraları avukatlar, Ersöz'ün
emekli arkadaşları,
aile eşrafı tarafından ödendi. Bu oturum sorgu bitmezse yarın sorgu bu yöntemle yapılamayacak. Adliyenin idari işlerinden arandık ve ek para istediler" dedi.
Mustafa Balbay söz alarak Ersöz ile görüşmesinde gazeteci kimliğinin dışına çıkmadığını,
Milliyet yazarı Fikret Bila'nın yazılarının bazı çevreleri rahatsız edebileceğini belirterek kendisine
baskı yapılabileceğini Bila'ya iletmesini istediği belirtti. Ancak Balbay bu mesajı Bila ile paylaşmaya gerek görmediğini vurguladı. Ersöz de "Savunmamda haber kaynağınızı açıklamadığınızı söylemiştim.
Reklam olsun diye söylemiyorum ama devlet kademelerinde
Cumhuriyet Gazetesi'nin nasıl değerlendirildiği açısından söylüyorum. Komutanın Cumhuriyet Gazetesi ile ilgili olarak '
Basın ahlak kurallarına uyan tek gazetedir' diye bir sözü var" diye konuştu. Balbay bu sözleri üzerine "Biz onun cezasını çekiyoruz" dedi.
Tutuklu sanıklardan emekli
Albay Hasan Atilla Uğur, çapraz sorgusu yapılan emekli
Tuğgeneral Levent Ersöz'e geçmiş olsun dileklerini ileterek bazı soruları olduğunu söyledi. Sanık Uğur, "Sizin görev yaptığınız dönemde Jandarma
İstihbaratınca yasadışı bir dinleme yapıldı mı? Böyle bir kabiliyetimiz var mıydı? Bana bu konuda bir talimat verdiniz mi? Dönemin Genel Kurmay Başkanı Hilmi Özkök, iddia edildiği gibi bize yasadışı bir dinleme yapıp yapmadığımızı sordu mu?" dedi. Sanık Levent Ersöz bu sorulara "Yasadışı bir dinleme yapmadık. Böyle bir
yasadışı dinleme yapmam için emir almadığım gibi sana da böyle bir emir vermedim.
Sanıkların ardından bazı avukatlar, sanık Levent Ersöz'e soru yöneltti. Sanık Hasan Atilla Uğur'un avukatı Celal Ülgen'in "Görevinizi yerine getirdiğiniz için mi buradasınız?" şeklindeki sorusu dikkat çekti. Savcılar ile hakimleri, yönlendirme ya da amaçlı sorular sormakla suçlayan avukatların böylesi bir soru sorması karşısında mahkeme başkanının da bir uyarısı olmadı. Sanık Ersöz bu soruya "Kesinlikle
evet" cevabını verdi.
Sanık Levent Ersöz, en son kendi avukatı Ali Rıza Dizdar'ın sorularını cevapladı. Avukat Dizdar, "Parlamentoda bulunan siyasi parti üyesi parlamenterlerden kullandığınız kimseler varmıydı?" diye sordu. Sanık Ersöz bu soruya, "Kullanmak demeyelim, çünkü kırıcı olabilir. İstifade ettiğimiz, görüşülen parlamenterler vardı. Hem de bir iki grup içinde değil." diye cevap verdi.
Ersöz, avukatı Dizdar'ın, "Peki Adalet ve Kalkınma Partisi içinde bu kişilerden var mıydı?" şeklindeki sorusuna da "Vardır. Hem de Genel Başkan yardımcısı olan bir parlamenterdi." şeklinde karşılık verdi. Sanık Ensöz, bu istihbarat kaynağı olan Genel Başkan Yardımcısı tarafından kendisin
e devletin en üst kademelerinden bir makam önerildiğini ancak kabul etmediğini belirterek, "Zaten kabul etseydim şimdi burada olmazdım." diye konuştu.
Avukat Dizdar'ın sorusu üzerine Jandarma Genel Komutanlığı'nda personelin okuyacağı gazetelerin çeşitleri konusunda bir kısıtlama yapmadıklarını belirterek, "Her gazete alınır ve tek tek
kontrol edilerek gerek görülenler hakkında suç duyurusunda bulunulurdu." dedi.
Avukatı Dizdar'ın peşi sıra sorularına sanık Ersöz, deneyilmi bir istihbaratçı olarak yargılandıkları
davada
darbenin D'sinin bulunmadığını, dava dosyasında darbe temellerinin bulunmadığını,
sivil bir darbe olduğunu, hedefin de kendileri olduğunu söyledi. Ersöz, darbe düşüncesinin bile kanunsuzluk olduğunu belirten Ersöz, "Türkiye'de dikte ettirilmeye çalışılan bir
senaryo vardır. Bunun arkasında da ABD ile AB vardır." iddiasında bulundu.
Avukat Dizdar'ın sorularını tamamlamasının ardından duruşma 13
Ağustos 2010 tarihine ertelendi.
(CİHAN)