Bakan
Günay, çeşitli ziyaretler ve incelemelerde bulunmak için geldiği
Edirne'de, resmi programında yer alan Erikli
Sahil gezi ziyaretini iptal ederek, Enez ilçesine geldi.
Enez Kalesi'ni gezen Bakan Günay, yetkililerden bilgi aldı. Enez'e ve Saros'a ilk kez
Kültür ve
Turizm Bakanı geldiğini söyleyen çevre sakinleri Bakan Günay'a teşekkür etti.
Edirne ve Saros gezilerinin yararlı olduğunu ifade eden Bakan Günay, ''Buraya ilk kez bir Kültür ve
Turizm Bakanı geldiyse bu gezimiz daha anlamlı oldu. Gezimizde tahsis yapılabilecek alanlarla ilgili gözlemlerimiz oldu. Burada turizm geliştirme ve koruma bölgesi planlamamız var. Şimdi plan çalışmasının sonuna yaklaşıyoruz. Bölgenin
doğal güzellikleri var, bereket var, tarihi turistik alanları var'' dedi.
Bölgenin bir de
ulaşım sorunu olduğunu bildiren Bakan Günay, şöyle devam etti:
''Ulaşım, bir bölgede turizm olmasının temel şartlarından birisi. Bu biraz benim konumun dışında, ama elimden geldiğince çizmeye çalışacağım. Liman sıkıntısının giderilmesi için yardımcı olacağım. Bunu Ankara'ya taşımaya çalışacağım.
İpsala yolu başladı.
Keşan yoluyla ilgili bir çalışma gündeme gelecek. Buradaki kazı ve
restorasyon işlerimizi artırarak devam ediyoruz.
Türkiye son 5 yılda yollarla,
limanlarla, ulaşımla ilgili büyük mesafe almışsa bu istikrarlı hükümetten kaynaklandı. Sizinde bunu görmeniz ve taktir etmeniz ve bu istikrarın sürmesine yardımcı olmanız gerekiyor. Bunu yaptığınız taktirde Türkiye ayakları üzerinde durursa, siyasi tartışmalar yerine içindeki barış ortamını sürdürebiliriz.''
-''DARBECİLER, 1962'DEN BERİ SİGORTALARINI YAPMIŞLAR''-
Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, daha sonra Enez'de bir restoranda
sivil toplum örgütleri ile biraraya geldi.
Bakan Günay, burada yaptığı konuşmada, anayasa değişikliğin eksik olduğunu olduğunu belirterek, şöyle konuştu:
''Bence anayasa değişikliği eksik. Eğer Türkiye'de siyasetin daha sakin olduğu bir ortamda anayasa değişikliği yapma şansımız olsa böyle 20 maddelik değil, 40 maddelik daha köklü bir anayasa değişikliği yapılsın derim. Ama her atılan adımın
Cumhuriyet düşmanlığı, devletin temellerini yıkma tartışmasının yapıldığı yerde elbette daha özenle, daha sınırlı olmak zorundasınız.
Yapılan hukuk devletini, sosyal devletini ve insan haklarını iyileştirmeye çalışmak. Ben 12 Eylülleri yaşadım. Türkiye'de birçok insanın sağcı, solcu diye fişlendiğini görmüş bir insanım. Şimdi biz yeni anayasada bu fişlenmelerin tamamını çöpe atmaya çalışıyoruz. Bunun nesine 'hayır' deniliyor. Memuru,
sendika, toplu
sözleşme hakkının anayasa konulmasını nesine 'hayır' deniliyor.
1961'den bu yana bulunan 1982 de perçinlenmiş olan,
darbe yapanların yargılanamayacağı, şikayet edilemeyeceği, tazminata bile mahkum edilemeyeceği bir hükmün anayasadan çıkarılmasının nesine 'hayır' deniliyor. Darbeciler, 1962'den itibaren kendi sigortalarını yapmışlar. Yunanistan'daki albaylar 30 yıl
hapis yattı, Şili'de Pinochet hastaneden kocamışlık raporu, aklı başında değil raporu alarak yargılanmaktan kurtuldu. Bizim darbecilerimiz
akıl üretiyor hala.''