İlk bölümün maddeleri üzerinde verilen önergeler nedeniyle söz alan milletvekilleri düşüncelerini dile getirdiler.
BDP
Şırnak Milletvekili Hasip
Kaplan,
Kürtçe Kuran mealinin ne zaman yayınlanacağını sordu.
CHP Konya Milletvekili
Atilla Kart,
Türkiye'de Rabıta olarak bilinen kuruluşun tüzüğünde temel amacın ''Laik sistemleri yıkmak ve
İslamın Suudi
Arabistan'daki yorumunu bütün İslam ülkelerinde hakim kılmak'' olarak özetlendiğini belirterek,
Diyanet İşleri Başkanlığı ve Diyanet Vakfının bu kuruluşla bağlantılarını gösteren bulguların mevcut olduğunu öne sürdü.
Vakfın en prestijli eserlerinden birisi olan ''
Kuran-ı Kerim ve Açıklamalı Meali'' isimli eseri hazırlayanların
Suudi Arabistan ile yakın ve organik ilişkileri olduğunu ileri süren Kart,
Marmara Üniversitesi
İlahiyat Fakültesi
öğretim üyelerinin ağırlıklı olduğu bu isimlerin siyasi
iktidar tarafından her bakımdan korunduğunu iddia etti. Bu isimlerin iktidara yakın gazetelerde köşe yazarlığı yaptığını v
e devlet yönetiminde üst düzey görevler yaptıklarını savunan Kart,
merhum gazeteci Uğur Mumcu'nun 12
Eylül döneminde
yurtdışına gönderilen Diyanet personelinin
maaşlarının bu
örgüt tarafından verildiğini yazdığını da anımsattı.
Kart, ''Rabıta örgütünün parasıyla yurtdışına gönderilen din adamlarının önemli bir bölümü bugün Diyanet kurumunda, kamuda ve medyanın
kilit noktalarında görev yapmaktadır'' görüşünü dile getirdi.
Polemik yapmadığını belirten Kart, ''Ancak şunları ifade etmem gerekiyor. Baş
bakan ve Cumhurbaşkanının Suudi ailesiyle özel ve yakın ilişkileri ve ayrıca Arap sermayesinin belli bir bölümünün
kayıtdışı bir şekilde Türkiye'ye intikali gözönüne alındığında, CHP olarak
demokrasi ve cumhuriyeti
hedef aldığına inandığımız bu çalışmalara karşı her zamanki gibi kararlı davranışımızı, duruşumuzu ve takibimizi sürdürmeye devam edeceğiz'' diye konuştu.
-'İFTİRA''-
Sataşma gerekçesiyle söz alan
AK Parti Grup
Başkanvekili Suat Kılıç, Kart'ın
iftira boyutunun da ötesinde ağır ithamlarda bulunduğunu belirtti. Kılıç, şunları söyledi:
''İftiralar yanlış. Anayasanın ikinci maddesinde belirtilen
Cumhuriyetimizin temel niteliklerine ilişkin yaklaşımlar sadece bir siyasal parti savunduğu zaman güç kazanmıyor. Demokrasi,
laiklik, laik cumhuriyet, sosyal hukuk devleti herkes müdafa ettiği zaman çok daha güçlü, çok daha içselleştirilmiş değerler olarak varlığını muhafaza ediyor. İkide bir gelip bu konular üzerinden
Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı ve hükümetine yönelik olarak, Sayın Cumhurbaşkanımıza yönelik olarak, AK Parti grubuna yönelik olarak sarf edilen hukuk dışılık, demokrasi dışılık, laiklik kavramının dışında tanımlanmak gibi vurgular içeren sözler külliyen yalandır. Ne sayın Başbakanımızın ne de Sayın Cumhurbaşkanımızın ne Suudi Arabistan Kralı ile ne de başka bir ülkenin devlet başkanıyla, bu milletin, bu devletin menfaatlerine aykırı hiçbir dostuluğu söz konusu değildir.''
-''İLİŞKİLERİ ELBETTE SORGULAYACAĞIZ''-
Sataşma gerekçesiyle yeniden kürsüye gelen Kart, soyut ifadelerle kimseyi karalama arayışı içinde olmadığını söyledi.
Rabıta ilişkilerinden söz ettiğini belirten Kart, ''Bunlara karşı tavır koyuyorsanız elbette saygı duyarım. Ama bunlara karşı tavır konulmuyorsa bu ilişkileri elbette sorgulayacağız'' dedi.
Rabıta'nın Atatürk'e karşı ''Put Adam'' adlı kitabı yazdırdığını belirten Kart, ''Sayın Başbakan ve Cumhurbaşkanının Suudi ailesinden aldığı hediyeleri soruyoruz. İki yıldır, üç yıldır sordum. Neden
cevap verilmiyor? Bu ilişkiler sorgulanmaya muhtaç ilişkilerdir'' diye konuştu.
-BAKAN ÇELİK-
Hükümet adına söz alan devlet Bakanı
Faruk Çelik, ''Put Adam'' kitabının Suudi Arabistan değil Mısır'da basıldığını söyledi.
Kuran-ı Kerim'in bütün dil ve lehçelere çevrilmesinin üzerinde yoğun bir şekilde çalıştıkları bir konu olduğunu belirten Çelik, ''Kuran-ı Kerim ve İslam evrenseldir. Dolayısıyla herkese ulaşmasına büyük önem veriyoruz. Bu konuda Diyanet'in çalışmaları devam ediyor''dedi.
Suudi Arabistan'da Diyanet benzeri bir
teşkilatın olmadığını, din
hizmetlerinin Rabıta örgütü tarafından yürütüldüğünü anlatan Çelik, ''Dolayısıyla ister istemez bütün ülkelerin dini kurum ve kuruluşlarıyla irtibatlı olmak durumundayız. Ayrıca Suudi Arabistan muhatap olarak Diyanet İşleri Teşkilatını görüyor. Bazı hocaların hazırladığı Kuran meali Medine'de kurulan Kuran Tercüme Merkezi'nce yayınlanmıştır. Bunun Rabıta ile bir ilgisi söz konusu değildir. Gerçekten de Türkiye'de çok yetkin bilimadamları tarafından hazırlanmış ve 60 dile çevrilmiş bir meal olduğunu belirteyim'' diye konuştu.
''Rabıta'nın Diyanet'in yurtdışındaki personeline
ücret ödediğine ilişkin iddia doğru değil'' diyen Çelik,
12 Eylül döneminde Diyanet'in yurtdışı teşkilatının bulunmadığını ifade etti. Çelik, ''O süreç içinde olağanüstü şartlarda ortaya çıkmış olan bir maaş ödemesi veya Rabıta ile ilgili durumudur. Diyanet ile ilgili bir hususiyet söz konusu değildir'' açıklaması yaptı.
-BÖLÜM-
Kabul edilen bölüme göre, 2010 yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu'nda yer alan sınırlamalara tabi olmaksızın, 2010 yılı içerisinde, Diyanet İşleri Başkanlığına ait boş kadrolara 5 bin açıktan atama yapılabilecek.
Diyanet İşleri Başkanının
görev süresi 5 yıl olacak ve bir kişi en fazla 2 kez başkan olarak atanabilecek. Başkanın vereceği görevleri yapmak ve başkana karşı sorumlu olmak üzere en fazla 3 başkan yardımcısı atanabilecek.
Din İşleri Yüksek
Kurulu, Başkanlığın en yüksek karar ve danışma organı olacak ve 16 üyeden oluşacak. Diyanet İşleri Başkanı; Aday Tespit Kurulunca, en az
lisans düzeyinde dini yüksek öğrenim görmüş veya dini bilimlerde uzmanlaşmış kişiler arasından belirlenen 24
adaydan 12'si, ayrıca İlahiyat Fakültesi öğretim üyelerinden 4 kişiyi kurul üyeliğine atanmak üzere tespit edecek. Kurul üyelerinin görev süresi 5 yıl olacak. Üyeler, en fazla iki kere bu göreve atanabilecek.
Yurt içinde ve yurt dışında İslam dinine mensup farklı dini yorum çevrelerini, dini-sosyal teşekkülleri ve geleneksel dini-kültürel oluşumları incelemek ve değerlendirmek, Din İşleri Yüksek Kurulunun görevleri arasında sayılacak.
Mushafları İnceleme ve Kıraat Kurulu, bir başkan ile 8 üyeden oluşacak. Başkan ve üyelerin görev süresi 5 yıl olacak.
-YENİ BİRİMLER OLUŞTURULACAK-
Din Hizmetleri, Eğitim Hizmetleri, Hac ve Umre Hizmetleri, Dini Yayınlar, Dış İlişkiler,
İnsan Kaynakları ve Yönetim Hizmetleri Genel Müdürlükleri ile Rehberlik ve
Teftiş Başkanlığı,
Strateji Geliştirme Başkanlığı, Hukuk Müşavirliği,
Basın ve Halkla İlişkiler Müşavirliği,
Diyanet İşleri Başkanlığının hizmet birimlerini oluşturacak.
İl ve ilçe müftüleri bölgelerinde Diyanet İşleri Başkanlığını temsil edecek, din hizmetlerini, dini müesseseleri yönetecek, din görevlilerinin hizmetlerini düzenleyip denetleyecek. İl müftüleri Diyanet İşleri Başkanlığına, ilçe müftüleri ise il müftülüklerine bağlı olacak.
İl ve ilçe müftülüklerinde ihtiyaca göre şube müdürlükleri kurulabilecek.
İmam-hatiplik mesleği,
adaylık döneminden sonra imam-hatip, uzman imam-hatip ve başimam-hatip; müezzin-kayyımlık mesleği ise müezzin-kayyım ve başmüezzin;
Kuran kursu öğreticisi, Kuran kursu uzman öğreticisi ve Kuran kursu başöğreticisi
kariyer basamaklarına ayrılacak.
Kariyer basamaklarında yükselmede kıdem, eğitim, hizmet, bilimsel, sosyal ve kültürel faaliyetler, sicil puanları ve Başkanlıkça yapılacak
sınav sonuçları esas alınacak.
Dini Yüksek İhtisas Merkezi ve eğitim merkezi eğitim görevlisi, bu merkezlerdeki eğitim ve öğretim faaliyetlerini yürütmekle görevli olacak ve 4 yıllık dini yüksek öğrenim mezunu olup ihtisas kursunu bitirmiş veya doktora yapmış olanlar arasından atanacak.
İmam hatip ve müezzin kayımlar Kuran-ı Kerim öğretiminde görevlendirilebilecek.
-HAC VE UMRE HİZMETLERİ-
Seyahat acentalarına hac kontenjanı verilebilecek. Bunun oranını Bakanlar Kurulu belirleyecek. Bu orana göre tespit edilen sayı
seyahat acentalarınca kullanılmak üzere topluca verilecek. Gerektiğinde bu acentalardan hizmet satın alınabilecek. Diyanet İşleri Başkanlığı, hac ve
umreye götürdüğü vatandaşlarla yaptığı
sözleşme hükümlerine uymayan, taahhüt ettiği hizmeti vermeyen veya eksik veren acenteye, fiilin ağırlığına göre uyarı,
kınama, kontenjan kısıtlaması, süresiz veya 1-3 yıl arası organizasyondan men etme gibi müeyyideler uygulanabilecek.
Seyahat acenteleri, hac ve umre organizasyonunda hizmetlerin ifası sırasında meydana gelebilecek zararların karşılanması için, götürdüğü her bir hacı başına alınan ücretin tamamını ve umreci başına aldığı ücretin yarısı kadarını Başkanlığa teminat olarak verecek.