Samsun Güven Hukuk ve Tahkim Derneği üyesi
avukatlar, kanlı
darbe planına ilişkin düzenledikleri ortak basın toplantısında bu tür darbe girişimlerinin demokratik düzeni yıkmaya yönelik olduğunu belirterek, TSK tarafından yapılan açıklamaların yetersiz ve kamuoyunu tatmin etmekten uzak olduğunu kaydetti.
Planı yapanlarla orduyu aynı çizgide görmediklerinin altını çizen hukukçular, bu konuda asıl sorumluluğun TSK'ya düştüğünü vurguladı.
Cuma namazı sonrasında Fatih ve
Beyazıt camilerini bombalayıp Türk jetlerini düşürmeyi,
Yunanistan ile
kriz çıkarmayı, sarıklı cübbeli ajanlara insanları kışkırttırarak
kaos ortamı meydana getirmeyi,
sıkıyönetim ilan etmeyi,
AK Parti hükümetini devirip devlet yönetimini ele geçirmeyi hedefleyen
Balyoz Harekatı Darbe Planı'na yönelik tepkiler sürüyor.
Genelkurmay Başkanı
Orgeneral Başbuğ,
Kurtuluş Savaşı komutanlarından Kazım Karabekir'in ölümünün 62. yıldönümü nedeniyle Genelkurmay Başkanlığı'nda düzenlenen
anma töreninde yaptığı açıklamada söz konusu iddiaları lanetlediğini, TSK'nın sabrının da sınırı olduğunu söylemişti.
Gelişmeleri yakından takip eden Samsun Güven Hukuk ve Tahkim Derneği üyesi çok sayıdaki avukat, planla ilgili düzenledikleri basın toplantısında bunların uygulanamadan gün yüzüne çıkmasının, demokratik hukuk devleti idealine yaklaşıldığının göstergesi olduğunu dile getirdi. Demokrasiyi kesintiye unsurun düzeni yıkmaya yönelik yapılan
darbe planları olduğunu söyleyen Samsun Güven Hukuk ve Tahkim Derneği Başkanı Av. Mehmet
Salih Öztürk, bağımsız yargının plana ilişkin gerekeni yapacağına inandıklarını bildirdi. Tüm sorumluluğun yargıya bırakılmayıp TSK ve hükümetin de yapacağı birtakım düzenlemeler bulunduğunu düşündükleri yorumunu yapan Av.Öztürk, "Bizler, bu planı yapanlarla TSK'yı aynı çizgide görmüyoruz. Bu plan ordu içindeki kişilerce yapılmış olsa dahi kurumsal olarak orduya mal edilemez. Bu konuda asıl sorumluluk TSK'ya düşmektedir. Üzerinde planlayanların imzalarını taşıyan, varlığı ses kasetleri ile desteklenen 5 bin sayfalık bir plana ilişkin TSK tarafından yapılan açıklama, yetersiz ve kamuoyunu tatmin etmekten uzaktır. Korunması ve kollanması gereken ve TCK'da en ağır
yaptırımları gerektiren suçu işleyenler değil, demokratik hukuk devleti ve onun sahibi milletimizdir. Yapılan açıklamalar, halkın kafasında soru işaretlerini artırmaktan başka işe yaramamaktadır. En kısa zamanda suçu işleyenler hakkında gerekli yasal işlemler gerçekleştirilmelidir." dedi.
TSK'nın yanı sıra hükümete de büyük görevler düştüğüne değinen Av. Mehmet Salih Öztürk, hükümetin olayları dışarıdan izlemekle yetinmemesini beklediklerini kaydetti. Öztürk, "İdari soruşturmanın yapılıp yapılmadığı denetlenmeli, bir an önce planın yapılmasında ve icrasında adı geçen personelin soruşturmanın selameti açısından geçici olarak görevden el çektirilmesi sağlanmalı, gerekli idari yaptırımlar derhal uygulanmalıdır. Yine hukuk dışı bir sürecin sonucu olarak imzalanan, hukuka uygun olmayan EMASYA protokolleri yürürlükten kaldırılmalı, yargı reformlarına hız verilmeli, anayasa değişikliği için gerekli adımlar atılmalıdır. Medyaya, STK'lara, siyasi partilere, derneklere, sendikalara ve barolara da büyük sorumluluklar düşmektedir. Demokrasiye
ihanet planına karşı seslerini yükseltmek zorundadırlar. Sorumluluklarını yerine getirmeyenler yarın suç ortağı olarak milletin vicdanında mahkum olacaklardır." açıklamasında bulundu.
'Tüm sorumluluk sahiplerine düşen, bağımsız yargının önünü açmak, görevini en iyi biçimde yapmasını sağlayacak tedbirleri almak ve verilecek kararlara saygı duymaktır' diyen Samsun Güven Hukuk ve Tahkim Derneği Başkanı, bundan sonra tespit ettikleri olumsuzluklara karşı ideolojik kaygı taşımadan, salt hukuk penceresinden bakarak demokratik tepkilerini ortaya koyacaklarını sözlerine ekledi. (CİHAN)