Bin 500'e yakın kişinin izlediği ve sunuculuğunu eğitimci
Harun Sağlam'ın yaptığı
Kutlu Doğum kutlama programında
sanatçı Ertuğrul Erkişi en güzel ilahilerini, Dursun Ali Erzincanlı ise, Hz.
Muhammed (SAV) hakkındaki en güzel şiirleri okudu.
İlahiyatçı Lokman Ertaş'ın Kur'an-ı Kerim tilaveti ile başlayan Kutlu Doğum Programı'nın ana konuşmacılığını ise Türkiye'den gelen,
Sakarya Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Muhittin
Akgül yaptı. Sunumunda Peygamberlik müessesi ve her yönüyle Hz. Muhammed (SAV) konuları üzerinde duran Doç. Dr. Akgül, "Peygamberler,
Allah tarafından insanlar arasından seçilmiş insanlardır. Kainatın Efendisi Hz. Muhammed Mustafa (SAV) ise o seçilmiş
peygamberlerin içinden ikinci kez seçilmiş, süzülmüş, bir adı da Mustafa olan hayatı lekesiz bir peygamber" dedi. Konuşmasına, "Doğumlar vardır ki; sadece bir haneyi,
doğumlar vardır ki; bir ülkeyi, doğumlar vardır ki; bütün bir kâinatı ilgilendirir. Hz. Muhammed Mustafa'nın (SAV) doğumu işte bütün bir kainatı ilgilendirir" diye başlayan Akgül, "Doğumlar vardır ki; bir günlüktür. Doğumlar vardır ki; ölümsüzdür. O'nun doğumu böyledir. Bütün zaman ve mekanların mucize doğumuna hoşgeldiniz" dedi. Allah'ın, diğerlerinin aksine insana
akıl vererek en üstün şekilde yarattığını, ancak aklın da her zaman doğruyu bulamayacağını, her soruya
cevap veremeyeceğini vurgulayan Akgül, bu nedenle Allah'ın peygamberler gönderdiğini hatırlattı. Doç. Dr. Akgül, "Akıl, şu basit gibi görülen sorulara asırlardır cevap veremiyor: Necisin, nereden geldin, nereye gidiyorsun? Varlığın, insanın yaratılmasının gayesi nedir?" dedi.
Sunumunda son peygamber Hz. Muhammed'in (SAV) vasıfları üzerinde duran ilahiyatçı Akgül, "O, son peygamber olmasından dolayı evrenseldir. Yani her insanın hayatında onu örnek,
model alması mümkün, mukadder olan bir modeldir. Daha önceki peygamberlerde bu manadaki bir evrensellik söz konusu değil. Allah ona, kıyamete kadar her insanın yaşaması muhtemel hayatını yaşatmış ve herkes için ideal bir model koymuştur. O, yaşayan bir Kur'an'dır" dedi. O'nun bu evrenselliğinin, batılıların bile dikkatlerini çektiğini vurgulayan Akgül, önder, model insanlarla ilgili yazdıkları eserlerin birinci sırasına Hz. Muhammed'i yerleştirmek zorunda kaldıklarını ifade ederek, "Michel Hack bunlardan biridir. O der ki; '
Hz Muhammed, Hz. İsa'nın aksine hayatın her sahasında var olan bir insandır. O bir
baba, bir koca, bir
dede,
koyun güden bir
çoban, ticaret yapan bir tüccar, gerektiği zaman savaşan, orda yaralanan ve ölümlü olan bir insandır' der ve kitabının başına onu yerleştirir. O her türlü insan için bir modeldir. Hz. İsa'da böyle bir evrenselliği bulabilmeniz mümkün değildir. O, yaşantısı, ahlakı, sabrı, fazlı, cömertliğinden dolayı büyüktü. Onun büyüklüğü, kötülüklerin zirvesinde olan insanları 23 senede en mükemmel insanlar haline getirmesinden kaynaklanıyor" dedi.
"İnsanlar, hoşgörü ve insan sevgisi deyince
Mevlana'yı, Yunus'u hatırlıyorlar. Bilmiyorlar ki Yunus ve Mevlana bunu O'dan öğrendi" diyen Akgül, "Onun sevgi ve şefkati her şeyi kuşatmıştı. O diyor ki; 'Bir kadın bir kediyi aç bıraktı. Kedinin açlıktan ölmesine neden olduğu için Allah onu cehenneme koydu. Cehennemlik olan bir kadın ise ayakkabısıyla kuyudan su çıkararak susuzluktan ölmek üzere olan bir köpeği suladı ve Allah onu bu yüzden cennete koydu' Bu sözü söyleyen başka bir
felsefe, düşünce sahibi görüyor musunuz? Ama maalesef böyle merhamet vesilesi olan bir peygamberin getirdiği
İslam dini bugün, insanları öldüren, insanları bombalayan bir ümmetin dini olarak algılanıyor. O'nun talebeleri içinde bırakın insan öldürmeyi, karıncaları bile ezmemek için ayaklarına ziller takan yüce insanlar vardır" diye konuştu. (CİHAN)