Raporda,
Zimbabve'de Devlet Başkanı Robert Mugabe'nin 2008'de bir "
terör kampanyası" yürüttüğü ifade edilerek, bu ülkede 28 martta muhalefetin kazandığı genel
seçimlerden sonra rejimin, "vatandaşların, hükümeti değiştirme hakkını inkar için yıldırma, şiddet, yolsuzluk ve hilelere" başvurduğu savunuldu.
Zimbabve'deki hükümetin, özellikle yıl sonuna doğru daha fazla artan şekilde sistematik
insan hakları ihlallerinde bulundukları belirtilen raporda, 2008'in son döneminde muhalefet saflarında 190 kişinin öldüğü, yüzlerce kişinin yaralandığı ve binlercesinin de yerinden olduğu ifadesi yer aldı.
ABD raporunda, Zimbabve'de insani durumun ciddi biçimde kötüleşmesinden sorumlu tutulan Robert Mugabe rejimi,
baskı, yolsuzluk ve yıkıcı
ekonomik siyasetler üretmekle de suçlandı.
1992'den bu yana ilk demokratik seçimlerin yapıldığı
Angola,
Gana ve Zambiya'daki özgür seçim ortamıyla gelen bazı ilerlemelere rağmen, birçok
Afrika ülkesini karakterize etmeye devam eden otoriterlik örneğinin sadece Zimbabve'den ibaret olmadığı belirtilen raporda, özellikle
Kongo Demokratik Cumhuriyeti,
Somali veya
Sudan gibi savaş halinin sürdüğü ülkelerde, insan hakları ihlalleri, toplu
cinayetler, tecavüzler ve
sivil halkın
sürgün edilmesinin devam ettiği görüşü kaydedildi.
Özellikle Sudan hükümetine yönelik suçlamalarda bulunulan raporda, Hartum yönetimi, "köyleri
imha ve
bombardıman için ve masum sivilleri öldürmek ya da binlercesini sürgün etmek için Cancavid milisleriyle
işbirliği yapmayı sürdürmekle itham edildi.
Raporda, her ay 45 bin Kongolunun öldüğü, toplam bir milyondan fazlasının evinden olduğu ve benzersiz cinsel şiddetin devam ettiği ifade edilen Kongo Demokratik Cumhuriyeti'ndeki çatışmaların da Afrika kıtasındaki en kötü insani durumu yol açtığına değinildi.