Davanın ilk duruşması tamamlanırken;
davaya 13
Mayıs'ta devam edilecek. Mahkeme heyeti, Ağar'ın duruşmaya gelmeme isteğini kabul etti. Ağar'ın yargılanması bundan sonra
avukatları aracılığıyla olacak.
Mehmet Ağar,
Ankara Adliyesi'ne gelmeden önce yoğun güvenlik önlemleri alındı. Bazı gruplar ise Ağar'ı
protesto etti. Ağar'ın
Susurluk davası kapsamında Emniyet Genel Müdürü olduğu dönemle ilgili "Cürüm işlemek için
silahlı teşekkül oluşturduğu" gerekçesiyle yargılandığı davada Çağdaş
Hukukçular Derneği ile bazı avukatlar müdahil olmak istedi.
MÜDAHİLLİK TALEPLERİ REDDEDİLDİ
Avukat
Selçuk Kozağaçlı, Hüseyin Şimşek ve İsmail Hakkı İlçi için 342 avukat olarak müdahil talebinde bulunduklarını belirterek Ağar'ın mensubu olduğu ileri sürülen suç
örgütünce öldürüldüğünü iddia etti. Avukat Rıza
Karaman ise
Çağdaş Hukukçular Derneği adına davaya müdahillik istedi.
Cumhuriyet Savcısı
Mustafa Bilgili de müdahale taleplerinin yasada belirtilen koşulları taşımadığını belirterek reddine karar verilmesini talep etti. Ağar'ın avukatları
Kadir Toluç ve Abdullah Egeli
Ceza Muhakemesi Kanunu'na (CMK) uygun olmadığını reddine karar verilmesini talep ettiler.
Duruşmaya kısa bir ara veren
mahkeme heyeti, müdahillik taleplerini CMK'nın 250. maddesi uyarınca "sanığın yargılandığı suç bakımından katılma talebinde bulunanların doğrudan zarar gördükleri sabit olmadığından" reddetti.
AĞAR'IN SAVUNMASI
Daha sonra Mehmet Ağar'ın
savunmasına geçildi. Ağar, asıl savunmasını yazılı olarak vereceğini söyledi. "Suçlu ve suçluyla mücadele etmeyi hayatının bir parçası haline getirmiş bir kişi olarak, suç işlemek için örgüt kurmak iddiasını kabul etmem mümkün değil." diyen Ağar, milletvekilliği döneminde dokunulmazlığının kaldırılması için müracaat ettiğini hatırlattı. Devlet ile millete hukuk ve sadakatle
hizmet ettiğini anlatan Ağar, bugünkü şartlarla o günkü şartlar arasında Himalaya Dağları kadar fark olduğunu savundu.
İddiaların asılsız ve gerçekten uzak olduğunu ileri süren Ağar, görevini hukuk ve kanunlar çerçevesinde yürüttüğünü belirtti. Görevleri sırasında bilmeyerek hizmette kusurları olabileceğini dile getiren Ağar'a bazı isimleri tanıyıp tanımadığı soruldu. Mehmet Özbay sahte kimliğini kullanan Abdullah Çatlı'nın ismini Emniyet Teşkilatı'nda görev yapması nedeniyle duyduğunu ve basın yoluyla tanıdığını anlatan Ağar, Susurluk kazası sonrasında ele geçen silah ve mermilerle ilgisinin bulunmadığını kaydetti.
İbrahim
Şahin ve Korkut Eken'in terörle mücadelede çok katkıları olduğunu ifade eden Ağar, Eken'in Baş
bakan'ın oluruyla görev yaptığını ve kahraman bir
subay olduğunu savundu.
Tarık Ümit ve
Yaşar Öz'ü
muhbir olarak kullandıklarını anlatan Ağar, devlet için hizmet ettiğini ve beraatine karar verilmesini istedi. Örgüt ve çetelerin en önemli hedeflerinden birinin kendisi olduğunu söyleyen Ağar, devletin kendisini en üst düzeyde koruduğunu ifade etti.
Sedat Bucak'ı
Emniyet Genel Müdürlüğü döneminde tanıdığını anlatan Ağar, Bucak ailesi ile babasının 1957'de tanıştığını ifade etti. Bucak'ın terörle mücadelede önemli hizmetleri olduğunu dile getiren Ağar, aşiretinin köy korucusu olması için de kendisinin çalışmaları sonucu ikna olduğunu belirtti.
Savcı yazılı savunma için Mehmet Ağar'ın talep ettiği sürenin verilmesini istedi. Mahkeme heyeti talebi yerinde gördü ve kabul etti. Ağar'ın bundan sonraki duruşmalara katılmama isteği de kabul edilirken; dava 13 Mayıs 2009 çarşamba gününe ertelendi. Duruşmanın bitiminde Mehmet Ağar, bir araca binerek adliyeden ayrıldı.
AĞAR PROTESTO EDİLDİ
Mehmet Ağar'ın Ankara Adliyesi'ne gelmesiyle birlikte bina önünde toplanan yaklaşık 50 kişilik grup
protesto gösterisi yaptı. Grup önce
Ağır Ceza Mahkemelerinin giriş kapısına gitmek istedi.
Polis engeliyle karşılaşan gruptakiler, adliyenin
tren yoluna bakan kapısında
pankart açarak slogan attı. Gruptan yapılan açıklamada, Mehmet Ağar'ın
faili meçhul cinayetlerin sorumlusu olduğu ileri sürülerek, bunların hesabını vermesi gerektiği ifade edildi.
Gruba katılan Demokratik Toplum Partisi (DTP)
Milletvekili Pervin Buldan da yaptığı açıklamada '
Ergenekon' ve 'Susurluk' davalarının birleştirilmesi gerektiğini belirterek, bu olayların takipçisi olacaklarını söyledi. Grup, açıklamanın ardından olaysız dağıldı.
Çağdaş Hukukçular Derneği de dava sonrası, mahkemenin müdahil olma teleplerini reddetmesinden dolayı tepki gösterdi. (CİHAN)