Genel Başkan
Numan Kurtulmuş, Kayseri'de düzenlediği basın toplantısında
İsrail Cumhurbaşkanı Perez'in konuşmasına diplomatik tehdit cümleleriyle başlaması, paneli yöneten gazetecinin taraflı davranmasına karşın
Başbakan'ın sergilediği tavrı
tebrik ettiklerini açıkladı.
Sabah kahvaltısında basın mensuplarıyla buluşarak
gündeme ilişken konular hakkında açıklamalarda bulunan SP Genel başkanı
Numan Kurtulmuş'un ilk gündem konusu Davos'taki gelişmeler oldu. 'Gündemin ilk maddesi kuşkusuz dün Davos'ta olan hadisedir' diyerek konuşmasına başlayan Kurtulmuş, yaşanan olaylarla ilgili şu açıklamada bulundu: "Sayın Başbakanın, İsrail Cumhurbaşkanı Perez ile paneli yöneten gazeteciye göstermiş olduğu tavır dünya gündeminde yer bulmuştur. Öncelikli olarak şunu ifade etmek istiyoruz ki; Sayın Başbakana karşı Perez'in üst perdeden biraz da diplomatik olarak tehdit içeren cümlelerle konuşmaya başlaması, paneli yöneten gazetecinin de taraflı olarak sergilemiş olduğu
yönetim tarzı gerçekten ciddi bir tepki ortaya koymuştur. Her ikisinin de uluslararası arenada görülmeyen bir üslup kullandıklarını gördük. Sayın Başbakanının ortaya koyduğu tavrı, milletimizin hissiyatını ifade etme şekli, düşünme şekli olarak görüyoruz. Ayrıca Sayın Başbakanı bu tavrı nedeniyle tebrik ediyoruz. Teşekkür ediyoruz."
Türkiye'de bu kadar çok İsrail'in
Gazze'deki saldırısı ve katliamına karşı Türk insanın gösterdiği tepkilerinde takdire şayan olduğunu anlatan Kurtulmuş, "Bu Türkiye'nin nispeten
bölge ülkelerine göre daha ileri bir demokratik seviyede olmuş olmasının getirdiği gelişmedir. Hatırlayacaksınız,
Saadet Partisi'nin 1 milyon kişilik kalabalıkla miting yapması, Türkiye'nin dört bir yanında insanlarımızın toplanarak mitingler yaparak İsrail'in vahşetine 'dur' diyen kararlılığı ortaya koyması, Türkiye'deki siyasi fikriyatları aynı noktada toplamıştır. Sayın Başbakanın açıkça bu tepkisini koymasında milletimizin aynı fikriyatta olması ve hassasiyetle üzerinde durmasının açıkça göstergesidir" dedi.
GAZZE OLAYLARINDA DÜNYA 3 GRUBA AYRILMIŞTIR
SP Genel Başkanı Kurtulmuş, Gazze'de yaşanan olaylarla ilgili olarak dünya ülkelerinin 3 ayrı gruba ayrıldığını dile getirerek, bunları şöyle sıraladı:
"Birincisi, İsrail'in bu saldırılarına
destek veren başta
Amerika olmak üzere bazı ülkeler vardır. İkincisi korkaklar ve işbirlikçilerdir. Yani İsrail'in politikalarına ses çıkarmayan, birtakım bölge ülkeleri, koltuklarında olma korkusu yaşayan bölge ülkelerin yöneticileri vardır. Üçüncüsü ise çok büyük kısmını oluşturuyor. Bunlar zulme karşı çıkan şerefli insanlardır.
Milletimizin de bu noktada ciddi bir kararlığı vardır."
BAŞBAKAN'IN ÇIKIŞI DİPLOMATİK KARARLILIKLA SÜRDÜRÜLMELİDİR
Numan Kurtulmuş, açıklamalarında, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Davos'taki çıkışının diplomatik bir kararlılıkla sürdürülmesini istedi.
Kurtulmuş, "Sayın Başbakan'ın Davos'ta göstermiş olduğu bu tavrı, sadece kişisel olarak kendisine yapılan bir haksızlık yada diplomatik üslupla bir hakarete karşı gösterge olmaktan çıkması. Bunun diplomatik bir kararlığa dönüşmesini istiyoruz. Bu kararlılık, Başbakanın tavrı ile dikleşmeden dik durmağı gerektirecek bir kararlılık ise, biz bu kararlığın sonuna kadar takipçisi ve destekçisiyiz" diye konuştu.
İSRAİL ÖNÜNDE DİPLOMATİK SET OLMADIĞI İÇİN RAHAT HAREKET EDİYOR
SP Genel Başkanı Kurtulmuş, Gazze ile ilgili bir
eylem planı açıkladıklarını hatırlatarak, İsrail'in bugüne kadar rahat hareket etmesindeki en önemli faktörün önünde diplomatik bir set oluşmamasından kaynaklandığını dile getirdi.
Kurtulmuş, bu süreçle ilgili olarak şu değerlendirmeyi yaptı: "Biz Gazze işgalinden itibaren 9 maddelik bir eylem planının 23 gün boyunca söyledik. Bazıları medyada yer aldı. Bir kısmı da gerçekleşti. Ama halen bu 9 maddelik konudan büyük bir bölümü gerçekleşmedi. İsrail'in 1967 yılından beri gücünün ne
silah, ne teknolojik güç, ne BM ne de ABD'dir. Bugüne kadar karşısına diplomatik bir kararlığın çıkmamasıdır. İsrail'in sınırı yoktur. Sınırlarını çizmedi. Büyük İsrail'i belirleyene kadar da sınırını çizmeyecektir. Bir tepeyi işgal ediyor. Önünde diplomatik set olmadığı için bunları aşmayı başarıyor. Sonra bir başka yerleri de daha işgal ederek yoluna devam ediyor. İsrail topraklarının yüzde 90'ı işgal topraklarıdır. Uluslararası yasalara göre işgal topraklarıdır. Bizim Başbakandan beklentimiz bunlara karşıdır. Bir uluslar arası kararlığının İsrail önüne diplomatik güç olarak çıkarılması noktasında öncü olunmalıdır."
İSRAİL'İN SİVİL VE ASKERİ YETKİLİLERİ SAVAŞ SUÇLUSU OLARAK YARGILANMALIDIR
'BM'nin de çok
şükür ifade etmek zorunda kaldığı bizim daha önceki ifademiz olan İsrail'de açık bir
insanlık suçu vardır' diyen Numan Kurtulmuş, İsrail hakkında suç duyurusunda bulunulması çağrısı yaptı.
Kurtulmuş, şu açıklamayı yaptı: "İsrail'de bu suç için karar veren asker ve
sivil yetkililerinin aynen
Sırp kasapları gibi Uluslararası
Savaş mahkemelerine çıkartılması için Türkiye
Cumhuriyeti hükümeti büyük bir kararlıkla uluslar arası kamuoyunda diplomatik ve hukuki kanalları açmalıdır. Öncülük etmelidir. Bu anlamda
Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti başta olmak üzere,
İslam Konferansı Örgütü ülkeler, Türk Cumhuriyetleri,
Balkan ülkelerinin bir kısmı, bu konuda
muhalif olan ülkelerin Uluslar arası Savaş Suçları Mahkemesine müracaat etmelerini sağlayacak kararlığı göstermelidir."
TÜRKİYE, İSRAİLLE YAPILAN VE YAPILACAK ANLAŞMALARI ASKIYA ALMALIDIR
Davos'taki kararlılığın diplomatik olarak devamını isteyen Numan Kurtulmuş, Türkiye'nin, İsrail ile olan
anlaşmalarını, imzalanmak üzere olan anlaşmalarını askıya alması gerektiğini savundu.
İsrail uçaklarının Türkiye'deki, Konya'daki eğitim uçuşlarına izin verilmemesini isteyen Kurtulmuş, çağrıda bulunarak, şu bilgileri verdi: "Türkiye'nin yaptığı anlaşma iptal edilmelidir. Türkiye Büyük Millet Meclisi'ndeki (
TBMM), Türk-İsrail dostluk grubundaki birçok milletvekili
istifa etti. Grubun Başkanı AK Partili milletvekilidir. Bu dostluk grubu lav edilmelidir. TBMM'nin kararı ile. Tersine
Filistin halkı ile dostluk grubu kurulmalıdır."
BAŞBAKANIN ÇIKIŞIYLA TÜRKİYE İTİBAR KAZANMIŞTIR
'Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı bu çıkışı ile Türkiye'ye bir itibar kazandırmıştır' diyen Numan Kurtulmuş, ancak, özellikle uluslararası ilişkilerin sadece belli diplomatik üsluplar içerisinde sürdürülen bir çaba olma ötesinde ciddi ve kararlığı gerektirdiğini hatırlattı.
Kurtulmuş şöyle konuştu: "Bu kararlığı, 'biz ne güzel şeyler söyledik' diyerek, kalmasından öte sonuç alıcı hale getirilmesi adına bahsettiğimiz konuların uygulanması gerekir. Bunlar yapıldığı takdirde biz Saadet Partisi olarak Sayın Başbakana açık çek veriyoruz. Saadet partisi bu eylem planı içerisinde kararlığı gördükçe
iktidar partisine destek verecektir."
ERGEKON DAVASI SİYASETİN MESELESİ DEĞİLDİR
Açıklamalarında
Ergenekon davası ile ilgili sorulara da
cevap veren Numan Kurtulmuş, Ergenekon meselesinde daha önce görüşlerini bildirdiklerini ve bu konunun Türkiye'nin çok önemli bir meselesi olduğunu ifade etti.
'Bu mesele siyasetin meselesi değildir.
Taraf olunmamalıdır. Ağzına fermuar çekecektir' diyen Kurtulmuş, şöyle konuştu: "Hiç kimse bu davanın
avukatı ve savcısı değildir. Hiçbir siyasi parti, parti lideri kendisini savcı, avukat ve hakim yerine koymamalıdır.
Ergenekon davasının iki yönü var. Soruşturma ve mahkeme kısmıdır. Bu bölümler açık ve şeffaf bir şekilde olmalıdır. Soruşturmayı yöneten ilgili kamu görevlileridir. Dün Susurluk'u, bugün Ergenekon ve yarın da başka bir şeyi tartışacağız. Onun için burada sonuna kadar gidilmelidir.
Kamunun kendisine vermediği gücü kullananlar kimse ortaya çıkartılmalıdır. Bu mahkeme etrafında
tartışma olacaksa, Türkiye Cumhuriyeti Devleti daha demokrat, daha şeffaf, daha insan haklarına saygılı hale nasıl gelir. Bu konuda ele alınmalıdır."
KURTULMUŞ, SAVCILARI GÖREVE ÇAĞIRDI
Kamuoyuna
Erkan Mumcu ile ilgili yansıyan
ses kayıtları hakkında da değerlendirme yapan Numan Kurtulmuş, burada Cumhuriyet savcılarına görev düştüğünü anlattı.
Kurtulmuş, ortaya çıkan ses kayıtları ile ilgili yaptığı sert açıklamasında şunları söyledi: "Kamuoyuna yansıyan bir husus var. Anavatan Partisi'nin eski Genel Başkanı
Erkan Mumcu etrafında oluşan tartışmadır. Birtakım dinleme kayıtlarının ortaya çıkması ve ortaya çıkan kayıtlardaki sözler. Kamuoyuna yansıdı. Bu tür şeyler kamuoyuna yansıdıktan sonra, eğer üzerine gidilmez, orada sonuç alınacak bir kararlılık ortaya konulmazsa, milletin bu sefer kamu adına söylenilen hiçbir söze itimadı kalmıyor. Burada Cumhuriyet
Savcılarına görev düşüyor. Ortada kamuoyuna yansıdığı kadar bir ihtilal denemesi ya da parlamentonun egemenliği üzerinde millet egemenliği üzerinde bir
baskı denemesi varsa, bunların aydınlatılması ve bunların hesabının yargı önünde sorulmasının en doğru yoldur." (CİHAN)