Ulusal İnovasyon Girişimi ile Türk
Amerikan Bilim İnsanları ve Akademisyenleri Derneği'nce düzenlenen ''
Nanoteknolojik Ürüne Dönüştürülebilir
Araştırma ve Ticarileştirme Konferansı''nda konuşan Nahum, Türkiye'nin bir teknoloji devrimi yapması gerektiğini söyledi.
Nahum, dünyada 16. yüzyıldan başlayarak devam eden bir sanayi devrimi olduğunu, Türkiye'nin bu değişimi 80 yıla sığdırmaya çalıştığını belirterek, şöyle devam etti:
''Bizim için çok daha dar dönemde birçok şeyi yapmak mecburiyeti çıktı ortaya, bunu da iyi kötü başardık. Dünyanın 400 yılda yapmaya çalıştığını biz 80 yılda yapmaya çalıştık. Bunun için de deneme yanılma yöntemi ile araştırma ve geliştirmeler yapamadık. Ne yaptık, Avrupa'daki teknolojiyi kopyala yapıştır ile
taklit ettik. Daha fazla katma değer yaratmak için teknoloji üreten devlet olmalıyız.''
Teknolojiyi dar manada ele almamak gerektiğini ifade eden Nahum, ''Benim için herhangi bir moda markasını yaratabilmek de yeni bir
yönetim mekanizmasını ortaya koyabilmek de bir teknolojidir. Teknolojiyi sadece
ürün üretme anlamında ele almamak lazım. Bir ihtiyaca
cevap verme de teknolojidir'' diye konuştu.
Nahum, nanoteknolojinin dünyada kabul gören bir trend olduğunu kaydederek, Türkiye'nin nanoteknolojiye daha ciddi eğilmesi gerektiğini vurguladı.
-IBM TÜRK GENEL MÜDÜRÜ YÜKSEK-
IBM Türk Genel Müdürü Eray Yüksek de Türkiye'deki teknoloji harcamalarının yüzde 1'in altında olduğunu, gelişmekte olan hiçbir ülkede bu oranın Türkiye'deki seviyede olmadığını söyledi.
Yüksek, Türkiye'de nanoteknoloji için
Ar-Ge'ye olan yatırımın mutlaka devam etmesi gerekiğini belirterek, şunları kaydetti:
''Aslında nanoteknolojinin 3 yönü bulunmaktadır. Bunlardan birincisi Ar-Ge yönüdür. Bu noktada araştırma ve geliştirmelere devam edilmeli. Bunun için yeterince
teşvik sağlanmalıdır. Bunu da hükümet çıkardığı teşvik yasası ile yapmaktadır. İkincisi, nanoteknolojide
savunma, enerji, materyal, bunlardan hangisine yoğunlaşacağız. Hepsine yoğunlaşma şansımız bulunmamaktadır. Bu konuda seçici olmamız gerekiyor. Tek bir alanı belirleyip, o alan üzerine çalışma yapmamız lazım. Üçüncüsü ise nanoteknolojinin ticarileşmesidir. Bunu ticari ürüne çevirirken kullanacağımız dil çok önemlidir. Bunun faydalarını insanlara anlaşılabilir bir dille anlatmamız gerekmektedir.''
Yüksek, İsrail'de hükümetin nanoteknoloji konusunda KOBİ'lere ve odalara anlaşılabilir bir dille kendi ilgi alanlarında 15'er saatlik eğitim programı verdiğini, Türkiye'de de bu tür programlar düzenlenmesi halinde
gönüllü olarak eğitim verebileceklerini söyledi.