Resmi ziyaret için
Atina'ya gelen Kipriyanu, Cumhurbaşkanı
Karolos Papulyas ve
Başbakan Kostas Karamanlis tarafından kabulünün ardından
Dışişleri Bakanı Dora Bakoyanni ile bir araya geldi.
Kipriyanu, görüşmeden sonra yaptığı açıklamada,
Kıbrıs'ta kritik bir aşamaya gelindiğini belirterek, ''Kuşkusuz
müzakereler güç olacaktır. Şu ana kadar söylenenler masaya getirilecek, gerçek saati geldi'' diye konuştu.
Kıbrıs sorununun çözümünün AB müktesebatı ile uyum içinde olmasını savunan Kipriyanu, 1974 yılına kadar Kıbrıs'ta coğrafi ayrım bulunmadığını ve Rum tarafının iki bölgeli, iki
toplumlu federasyon dışında bir çözüm için taviz vermesinin mümkün olmadığını söyledi.
Gazetecilerin,
Abhazya,
Güney Osetya ve Kosova'nın durumlarıyla KKTC'nın tanınması arasında bağ kurulup kurulamayacağına yönelik sorularını da yanıtlayan Kipriyanu, ''Uluslararası toplum ve
Rusya Federasyonu arada bir bağ bulunmadığını söylüyor.
Türkiye'nin bu alandaki yaklaşımı
destek görmüyor'' dedi.
Kipriyanu, Atina'nın desteğine de teşekkür ederek, Rum kesiminin Atina'nın desteği sayesinde AB üyesi olduğunu kaydetti.
-BAKOYANNİ'NİN AÇIKLAMASI-
Bakoyanni ise ''Kıbrıs sorununun BM kararları, AB ilke ve değerleri temelinde, adil, işler ve kalıcı bir çözüm çerçevesinde, iki bölgeli, iki toplumlu, tek vatandaşlık, tek egemenlik, tek uluslararası kimlik ve işgal kuvvetlerinin uzaklaştırılması unsurlarını kapsayan bir şekilde çözülmesi gerektiğini'' söyledi.
Yunan liderliğinin 34 yıldır devam eden ''Haksız ve kabul edilemez'' duruma son verilmesi için Rum yönetimi lideri Dimitris
Hristofyas'a tam destek verdiğini belirten Bakoyanni, ''Sayın Hristofyas yapıcı bir biçimde hareket ediyor. Kıbrıslı Türklerin de iyi niyet göstereceklerini umuyorum. Türkiye'den de Kıbrıslı Türkleri çözüm yönünde cesaretlendirmesini bekliyoruz'' diye konuştu.
''Bakir
doğum'' süreciyle yeni bir devlet oluşturulması tartışmalarını konu alan soruları da yanıtlayan Bakoyanni, ''Sözcükler beni rahatsız etmez, önemli olan içerikleridir. Kıbrıs, AB ve BM üyesi bir devlettir. Uluslararası alanda elde ettiği haklar var ve hiçbir Kıbrıslı bu haklardan ödün vermek istemez'' dedi.
''Kıbrıs'ta çözüm umudu görüyor musunuz?'' sorusuna ''Evet, ihtiyatlı bir iyimserlikle
evet'' yanıtını veren Bakoyanni, dünyanın hızla değiştiğini, eski sorunların yeni bakış açıları ile ele alındığını belirtti.
Bakoyanni, ''Kuşkusuz bu yalnızca Atina ve Lefkoşa'ya (Rum) bağlı değil. Türk tarafına da bağlıdır. Çözüm tüm Kıbrıs halkının çıkarına olacaktır'' diye konuştu. Türkiye'nin AB sürecine de değinen Bakoyanni, Atina'nın Türkiye ile AB arasında açılan müzakere başlıklarını büyük bir dikkatle izlediğini belirtti.
Henüz açılmayan başlıkların bir kısmının Türkiye'nin
Ankara Protokolünü uygulaması halinde açılacağını belirten Bakoyanni, Türkiye'nin AB sürecinin Kıbrıs sorununun çözümü halinde esaslı bir biçimde olumlu etkileneceğini kaydetti.
Türk basınında Abhazya, Güney Osetya ve Kosova'ya ilişkin gelişmelerle, KKTC'nin tanınması arasında bağ kuran değerlendirmeler yapıldığını belirten gazetecileri de yanıtlayan Bakoyanni, Bunların yalnızca birtakım analizlerden ibaret olduğunu, resmi düzeyde böyle bir iddianın dile getirilmediğini söyledi.
-KAÇAK GÖÇMEN SORUNU-
Bakoyanni, Yunan basınında yer alan, Türk
Sahil Güvenlik birimlerinin kaçak göçmen taşınmasına yardımcı oldukları iddiasını içeren haberleri konu alan sorular üzerine, kaçak göç konusuna da değindi.
Kaçak göçmen sorunun çok büyük ve ciddi olduğunu belirten Bakoyanni, şunları söyledi:
''Bu konuyu gerek Türkiye Başbakanı (Recep
Tayyip Erdoğan), gerekse
Dışişleri Bakanı (Ali
Babacan) ile ele alıyoruz. Gelişmeleri çok yakından izliyor ve gerekli girişimlerde bulunuyoruz. Kaçak göç konusunda durgun bir dönemden sonra son zamanlarda büyük hareketlilik gözleniyor.
Kaçak göçmen sorunu AB'nin bir numaralı meselesidir.
Akdeniz ülkeleri tek başlarına bu sorunla başa çıkamazlar. Kapsamlı bir
Avrupa politikası gerekiyor. Bu insanlar çok kötü şartlar altında buraya geliyorlar ve hedefleri
Yunanistan değil, Avrupa topraklarına ayak basmaktır. Bu, hem siyasi, hem de insani bir konudur.
Fransa dönem başkanlığı sırasında kapsamlı bir çözüm bulunacağını umuyorum.''