İÜ
Su Ürünleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr.
Bayram Öztürk, AA muhabirine yaptığı açıklamada, ''Yunus-S'' araştırma gemisiyle
Türkiye,
Mısır,
Suriye,
Lübnan ve Kıbrıs'ta yapılan araştırmanın, bu ülkelerdeki kirlenmenin belirlenmesi ve izlenmesi, Doğu Ak
deniz'in canlı kaynaklarının korunması ve işletilmesi gibi sorulara
cevap vermesi bakımından büyük önem taşıdığını bildirdi.
Doğu
Akdeniz'de iklim değişikliğinin deniz ekosistemine olan etkilerinin incelemeye alındığını, farklı konularda uzmanlaşmış 10 araştırmacının bir ay süreyle gemide görev yaptığını anlatan Öztürk, iklim değişikliği sonucu
Kızıldeniz'den gelen
yabancı türlerle nasıl baş edilebileceğinin incelendiğini kaydetti.
Bayram Öztürk, bu türler arasında zehirli deniz anaları yanında bazı zehirli
balık türlerinin de bulunmasının uluslararası bir sorun haline geldiğini vurguladı.
Akdeniz'deki iklim değişikliğinin karasal türlerde olduğu gibi deniz canlılarını da olumsuz etkilediğini dile getiren Prof. Dr. Öztürk, sözlerine şöyle devam etti:
''Akdeniz ile
Hint Okyanusu arasında sadece 2 derece kaldı. Bu tropikalizasyon nedeniyle Kızıldeniz kökenli birçok deniz canlısı ülkemiz sularına girdi. 33 tür balık Kızıldeniz kökenli olup bunlar yerel türlerle
rekabet halindedir. Bu türlerin balıkçılığı nasıl etkileyeceği ise ayrı bir araştırma konusudur. Diğer yandan Kızıldeniz'den gelen türlerin bazılarının zehirli olduğu düşünüldüğünde denizlerdeki araştırmaların arttırılmasını gerektirmektedir.''
-''DENİZLERİMİZ KİRLENME TEHDİDİ ALTINDA''
Prof. Dr. Bayram Öztürk, ''Yunus-S'' gemisiyle araştırma yapan uzmanların, tropikalleşme sorununun yanı sıra Türkiye denizlerinin büyük bir kirlenme tehdidi altında olduğunu da belirlediklerini söyledi.
Bu tehdidin devam etmesi halinde turizmdeki mukayeseli rekabet üstünlüğünün gelecekte bitebileceğini ifade eden Öztürk, bu nedenle kıyıların korunması için oluşturulan planların uygulanmasının sadece kağıt üzerinde kalmaması, turizmin neden olduğu kirlenmenin, özellikle kara kökenli kirlenmenin azaltılması veya bertaraf edilmesi için belediyelerin ve ilgili bakanlıkların daha duyarlı olması gerektiğini anlattı.
''Deniz kıyılarına yeni
otel yapımına izin verilmemeli'' diyen Öztürk, ''Aksi takdirde kıyılarımız çirkinleşecek. Doğanın ve denizel türlerin azalmasına neden olacak'' diye konuştu.
-''YENİ AVLANMA SAHALARINA İHTİYACIMIZ VAR''
Öztürk, araştırmada, Türkiye'nin kendi karasularındaki balık stoklarındaki azalma nedeniyle avlanma için yeni balıkçılık sahalarına ihtiyaç olduğunun da ortaya çıktığını belirtti.
Bunun için açık denizlerde yeni av alanları bularak, aşırı avcılığın ve büyük boylu teknelerin bu yeni bulunacak alanlara kaydırılması gerektiğini savunan Öztürk, şunları kaydetti:
''Özellikle Karadeniz'deki su
ürünleri stoklarındaki azalma karşısında yeni tedbirlere ihtiyaç var. Bu ürünleri tüketiminin 10 kilogram bile olmadığı ülkemizde
Avrupa Birliği standartlarına gelebilmek için 1 milyon ton su ürünleri üretimi gerekmektedir. Mevcut üretimin ortalama 500 bin ton olduğu düşünülürse, Türkiye'nin
gıda açığını kapatması açısından
temiz denizlere, planlı ve sürdürülebilir üretime ve katma değerli ürün üretmeye ihtiyacı var.''