Kütahya'da Seyitömer Linyit
İşletmesi içinde sit bölgesi ilan edilen Seyitömer Höyüğü'nün altındaki 15 milyon tonluk kömür rezervine duyulan ihtiyaç, 10 yıl aradan sonra bölgedeki kazı çalışmalarının yeniden başlamasına neden oldu.
Dumlupınar Üniversitesi (DPÜ)
Arkeoloji Bölümü Başkanı Prof. Dr. A.
Nejat Bilgen, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Kütahya'ya 20 kilometre uzaklıkta
Türkiye Kömür İşletmeleri Kurumu (TKİ) Seyitömer Linyitleri İşletmesi arazisi içinde yer alan 30 metre yüksekliğinde, 200 metre çapındaki höyüğün arkeolojik sit alanı olarak belirlendiğini söyledi.
Bu höyüğün altında 15 milyon tonluk kömür rezervinin saptandığını ifade eden Prof. Dr. Bilgen, şöyle konuştu:
''Höyüğün altındaki kömür rezervini kullanmak isteyen TKİ'nin girişimleri sonucu
Eskişehir Arkeoloji Müzesi 1989 yılında
kurtarma kazısı başlatmış. Daha sonra 1995 yılına kadar
Afyonkarahisar Müzesi tarafından kazı yapıldı.
Kazı çalışmasına 10 yıl ara verilmiş.
Piyasa değeri 500 milyon YTL olan ve santralin 2 yıllık ihtiyacını karşılayacak kömürü kullanmak isteyen TKİ'nin girişimleri sonucu üniversite ve Seyitömer Linyitleri İşletmesi arasında imzalanan protokolle kazı çalışması 2006'da tekrar başladı. Höyük altındaki kömürün kullanılmasıyla yaklaşık 10 milyar kilowatt saat elektrik elde edilecek. Bu Keban Barajı'ndan bir yılda elde edilen elektrik enerjisinin 3-4 katıdır.''
-''ARKEOLOJİ BÖLÜMÜ OLUŞTURDUK''-
Prof. Dr. Bilgen, beş yıl sürecek çalışmalar sonunda höyüğün tüm bulgularını, kültür katmanlarını ortaya çıkarmayı hedeflediklerini belirterek, kazı sonucunda elde edilecek arkeolojik ve tarihi eserlerin müzelere kazandırılacağını bildirdi.
Höyüğü oluşturan
mimari yapıların hangi kültür katmanına ait olduğunu da tespit edeceklerini ifade eden Prof. Dr. Bilgen, şöyle devam etti:
''Mimari yapıların çizimlerini yapıp bilim dünyasına,
Anadolu'nun tarihine mal etmeye çalışıyoruz. Bütün çabamız bunun için. Bu kapsamda üniversitede Arkeoloji Bölümü oluşturduk. Hem
lisans hem de lisans üstü çalışmalar ve çeşitli tezlerle bu çalışmaları sürdürüyoruz. Bu alanda uzman,
arkeolog, öğrenci ve
öğretim elemanından oluşan 40 kişilik kadro görev yapmakta. İşçilerle birlikte yılda 6 ay 100 kişi çalışıyoruz. Çok hızlı ve büyük emeklerle Kütahya'nın tarihine katkıda bulunmaya çalışıyoruz.''
-''DÜNYANIN EN ESKİ SERAMİK ATÖLYELERİNDEN BİRİ''-
Prof. Dr. Bilgen, yapılan çalışmalar sonucunda Seyitömer Höyüğü'nde beş kültür katmanı tespit ettiklerini dile getirerek, buna göre höyüğün en üst kısmında Roma yapılaşması, Roma tapınağı kalıntıları, önünde bir adak kanalı saptadıklarını bildirdi.
Roma yapılaşmasının altında bir katman daha bulduklarını anlatan Prof. Dr. Bilgen, şöyle devam etti:
''Yapılan arkeolojik kazılar sonucunda, höyüğün 5 bin yıllık bir geçmişe sahip olduğu, Tunç, Frig ve Roma dönemlerinde yoğun olarak iskan edildiğini saptadık. En eski yerleşimden biri olan Erken Tunç Çağına (MÖ 3000-2000) ait sur duvarı ve
yangın geçirmiş yapılar içinden çok sayıda tam kap ele geçmiştir. Bu dönemde, seramik
üretim atölyesinin varlığını gösteren seramik kalıpları, benzerleri mevcut olmayan önemli eserler arasındadır.
Seramik kalıpları, mevcut bulgulara göre, aynı zamanda Kütahya'daki en eski seramik atölyesinin varlığını da kanıtlamaktadır.
Afyonkarahisar Müzesi bir sondajla çok önemli bulgulara ulaşmış. Bir seramik atölyesi ortaya çıkarmış. Bu seramik atölyesi MÖ önce üçüncü bine ait. Dünyanın en eski seramik atölyelerinden biri denebilir. Erken Tunç Çağı yerleşimi yangınla son bulduktan sonra, Orta Tunç Çağında (MÖ 2000-1200) yerleşim, güçlü surlarla tekrar
tahkim edilmiştir. MÖ ikinci bin boyunca kesintisiz iskan edilen höyükte, Hitit imparatorluk döneminin sonlarıyla çağdaş önemli
demir eritme fırınları açığa çıkartılmıştır.''
-''ANADOLU ARKEOLOJİSİ İÇİNDE ÇOK ÖNEMLİ''-
Prof. Dr. Bilgen, Frig devletinin çekirdek bölgesinde bulunan Seyitömer Höyüğü'nün Frig Dönemini en iyi şekilde karakterize ettiğini belirterek, bu dönem sonunda inşa edildiği düşünülen 21 metre uzunluğundaki merdivenli girişin açığa çıkarıldığını ifade etti.
Antik döneme ait kuleli güçlü sur ve teras duvarlarıyla dikdörtgen planlı yapıların açığa çıkarıldığını anlatan Prof. Dr. Bilgen, şunları kaydetti:
''Dikdörtgen planlı yapıların içinden çok sayıda depolama küpleri ele geçmiştir. Roma Döneminde ise höyüğün merkezinde
Zeus tapınağının varlığını işaret eden izlere rastlanmıştır.
Kültür katmanlarında saptanan sur duvarları, maden atölyelerinin varlığı ve bazı buluntuların benzersiz olması, Seyitömer Höyüğü'nün Anadolu arkeolojisi içinde çok önemli bir yere sahip olduğunu göstermektedir. Yapılan konferans ve yazılan makalelerle Seyitömer Höyüğü uluslararası bilim dünyasında tanınmıştır. Eski Tunç Dönemi'nden itibaren Seyitömer yaşayanları av ve tarımla uğraşmakta, küçükbaş
hayvan yetiştirmekte, dokumacılık,
çömlekçilik ve maden işleme gibi
sanayi üretimi yapmaktadır. Eski tunç döneminden itibaren ana tanrıçaya tapınan höyük sakinleri, Roma Döneminde ise
baba tanrı Zeus'a tapınmaktaydı. Bunlarla ilgili figür, idol ve hayvan heykelleri çokça bulunmuştur.''
Prof. Dr. Bilgen, kazıdan elde edilen çeşitli dönemlere ait kap, testi, çömlek, seramik kalıpları, kandil ve
mühür gibi tarihi eserlerin Kütahya Arkeoloji Müzesi'nde sergilemeye başladıklarını belirterek, kazı sonunda 3-4 müzeye yetecek kadar tarihi eser bulacaklarını sözlerine ekledi.