ODTÜ Erdemli Deniz Bilimleri Enstitüsü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ali
Cemal Gücü, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Ak
deniz foklarının yaşamları ve korunmasıyla ilgili 14 yıldır yürüttükleri çalışmayı her yıl genişleterek sürdürdüklerini, bu yılki araştırmanın Antalya'da,
Kemer ile
Finike arasında kalan kıyıda yapılacağını söyledi.
Bugüne kadar,
Mersin sahilleri ile Hatay'ın
İskenderun ilçesinden
Suriye sınırına kadar olan kıyıları ve
KKTC sahillerini araştırdıklarını ifade eden Gücü, ''Gözlemlerimiz sonucu, buralardaki tüm hayvanların birlikleriyle irtibat içinde olduğunu ve göç ettiğini gördük. Bu da koruma planını etkiliyor. Bir bölgeyi ne kadar korursak koruyalım, diğerini koruyamıyorsak, başarı elde edilemiyor'' dedi.
Dünyada yaklaşık 500
Akdeniz fokunun yaşamını sürdürdüğünü ifade eden Gücü, ''
Araştırma yaptığımız bölgelerde 40 kadar fokun yaşadığını belirledik. Diğer bölgeleri de dikkate aldığımızda, dünyadaki fok nüfusunun yaklaşık 10'da birinin Türkiye'de bulunduğu sonucuna varıyoruz'' dedi.
Fokları denizde gözlemlemenin çok güç olduğunu vurgulayan Gücü,şöyle devam etti:
''Foku denizde belki birkaç saniye görüyorsunuz, sonra suya dalıp kayboluyor. Bu şekilde gözlemleyip araştırma yapmak mümkün değil. Yaşamlarının önemli bir bölümünü mağaralarında geçiriyorlar. Mağaraları, barınmak, dinlenmek üremek ve yavrularını büyütmek için kullanıyorlar. Ancak, özellikle yavrular açısından mağaralara sürekli girip çıkmak da doğru değil.
Bu nedenle mağaralara kızılötesi algılayıcılar yerleştiriyoruz. Bu cihazların bataryası 3 aya kadar dayanıyor.
Cihaz mağaraya girip çıkan fokların verilerini topluyor, fotoğraflarını çekiyor. Daha sonra bu fotoğrafları, onları tanımlamakta kullanıyoruz. Aynı foku başka bir bölgede gördüğümüzde, göç yollarıyla ilgili bilgi edinmiş oluyoruz ve koruma planımızı buna göre hazırlıyoruz.''
-TEHDİT ALTINDALAR-
Fokların soyunun tüm dünyada tehdit altında bulunduğunu vurgulayan Gücü, ''Türkiye'de ise her bölgede farklı tehditlere maruz kalıyorlar'' dedi.
Akdeniz foklarını, Ege Bölgesi sahillerinde yapılaşma ve turizmin tehdit ettiğini söyleyen Gücü, ''Ege'de yapılaşma barınaklarını yok ediyor, turizm avlanmalarını güçleştiriyor. Çalışmaları yürüttüğümüz Akdeniz'de ise en önemli tehdit balıkçılık'' dedi.
Fokların büyük balıklarla beslendiğini, ancak Akdeniz'de balıkçılığın
kontrol altında olmamasının ve aşırı avlanmanın stoklarını tükettiğini vurgulayan Gücü, şöyle devam etti:
''Bu durum fokları
küçük kıyı balıkçısıyla
rekabet haline getiriyor. Balıkçılar da foklara düşman oluyor. Çünkü ağlarındaki balıklarla beslenmeye çalışıyorlar. Hem ağlara zarar veriyorlar hem de balıkları çalıyorlar. Bu durumun sonucu olarak Mersin'de 1994 yılında 6 fok,
balıkçılar tarafından öldürülmüştü. Antalya'da ise mağaralara dalış turizmi düzenlenmesi önemli bir tehdit.''
Çevre ve
Orman Bakanlığı bünyesinde 1994 yılında kurulan
Ulusal Fok Komitesinin, 2001 yılına kadar çalışmalarını sürdürdüğünü ifade eden Gücü, ''Ancak,
komisyon son 3-4 senedir hiçbir faaliyet yürütmemekte. Bu komisyonun aktif hali getirilmesi, fokların korunması açısından çok önemli'' dedi.
Çalışmalara
gönüllü olarak katılacak, üniversitelerin deniz bilimleri bölümlerinde okuyan öğrencilere ihtiyaçları bulunduğunu ifade eden Gücü, ''Bu konuda Antalya'daki çalışmalarımıza katılmaları için üniversitelerdeki öğrencilere
çağrı yaptık. Amacımız fokları sevdirip, yürüttüğümüz çalışmaları öğretecek ve sürdürecek kişiler bulmak'' dedi.