İsrail devletini tanıma kararının,
Amerikan yönetimini ikiye böldüğü ve yaşanan bu ayrılığın da yıllarca gizli tutularak hem iç hem de dış
politikada bir
krizin çıkmasının önlendiği belirtildi.
Bu krizi bizzat yaşayanlardan duyduklarını aktaran ABD eski
Dışişleri Bakan Yardımcısı Richard Holbrooke,
Washington Post gazetesinde yayınlanan makalesinde Amerika'nın, bağımsızlığını ilan etmesinden 11 dakika sonra İsrail'i nasıl tanıdığının hikayesini yazdı. O zaman için devletin üst düzeyinde çok sert bir çatışma yaşandığını kaydeden Holbrooke, "bugün her ne kadar
dış politika yapıları bu kararı doğru bulmuyor olsa ve İsrail ABD'nin başına dert açmaktan başka bir işe yaramamış olsa da dönemin ABD Başkanı Harry Truman'ın aldığı kararın doğru bir karar olduğunu" savundu. Dönemin
Dışişleri Bakanı George Marshall'ın, İsrail'in tanınmasına şiddetle karşı çıktığını belirten Holbrooke, kurulduğunda adı olmayan İsrail'in adının "İsrail Devleti" olarak ilk kez
Amerikan kayıtlarında geçtiğini kaydetti.
Makalesinde "İsrail'in 6. kuruluş yıldönümünde yapılan
kutlamalar sırasında İsrail 14
Mayıs 1948'deki
bağımsızlık ilanına nasıl
cevap verileceği konusunda nasıl destansı bir mücadele verdiği unutulmamalı" diyen Richard Holbrooke, bu çatışmanın Başkan Truman ile Dışişleri Bakanı George C. Marshall'ın en ciddi anlaşmazlıklarını yaşamalarına sebep olduğunu belirtti. 20 yıl önce Clark Clifford'a anılarını yazmasında
yardım ederken bu tarihi kayıtları gözden geçirdiğini ve bu olayın yaşayan tüm müdahilleriyle
röportaj yaptığını belirten Holbrooke, "O zamanki savaşın zilleri hala çalıyor" ifadelerini kullandı.
İngilizlerin, 14 Mayıs gecesi Filistin'den ayrılmaya karar vermelerinden bir kaç dakika sonra David Ben-Gurion yönetimindeki
Yahudi Ajansı (o sırada henüz ismi olmayan) yeni Yahudi devletini ilan edecekti. Komşu Arap devletleri de bu ilandan önce çatışma çıkacağı uyarısında bulunmuştu.
-TRUMAN, İSRAİL'İN GELECEKTEKİ CUMHURBAŞKANINA "TANIMA" SÖZÜ VERMİŞ-
ABD eski Dışişleri Bakan Yardımcısı Holbrooke'un anlattığına göre Yahudi Ajansı, Filistin'in Arap ve Yahudi olmak üzere iki parçaya bölünmesini istiyordu. Ancak Amerikan Savunma ve Dışişleri Bakanlıkları İngilizlerin, Filistin'in
Birleşmiş Milletler'e devredilmesine yönelik planını destekliyordu. Truman,
Mart ayında İsrail'in gelecekte Cumhurbaşkanı olacak olan Chaim Weizmann'a bölünmeyi destekleyeceğinin sözünü vermişti. Ancak ertesi gün ABD'nin BM temsilcisinin BM'de Filistin'in BM'ye devredilmesi yönünde oy kullandığını öğrenmiş ve sinirlenerek takvimine şu notu düşmüştü: "
Dışişleri Bakanlığı, bugün ayağımın altındaki kilimi çekti. Bu olaydan ilk önce gazetelerde okuyunca haberim oldu! Bu cehennme değil mi? Bir yalancı veya kahpe konumunda olmanın ne demek olduğunu biliyorum. Hiç bu kadar aşağılanmamıştım."
-TRUMAN'IN "YAŞAYAN EN BÜYÜK AMERİKALI" DİYE ÖVDÜĞÜ MARSHALL, İSRAİL'İN TANINMASINA KARŞI ÇIKTI-
Başkan Truman, bu konuda üçüncü ve dördüncü seviyedeki Dışişleri yetkililerini suçluyordu. Özellikle de Yahudi Ajansı'nın danışmanı Charles Bohlen ve BM ilişkilerinden sorumlu olan Dean Rusk'ı. Ancak o sırada aynı zamanda Truman'ın 1940'lı yılların sonundaki büyük dış politikasını hazırlamakta olan bir grup da Truman'a bu konuda
muhalif olmuştu. Bu grupta Marshall, James V. Forrestal, George F. Kennan, Robert Lovett, John J. McCloy, Paul Nitze ve Dean Acheson gibi isimler vardı. Dışişleri Bakanlığını hiçe saymak, Truman'ın "yaşayan en büyük Amerikalı" diye övdüğü Marshall'dan zorlu bir görevi üzerine alması anlamına geliyordu.
Holbrooke'a göre ise bu çatışmanın perde arkasında bazı vekillerin anti-semitist olması yatıyordu. İsrail'in tanınmasına karşı olan bu vekillerin pozisyonu çok açıktı: petrol, sayılar ve tarih.
Savunma Bakanı Forrestal, Clifford'a aynen şunları söylemişti: "Bir yanda 30 milyon Arap diğer yanda 600 bin Yahudi var. Gerçeklerle neden yüzleşmiyorsun?"
-OVAL OFİS'TEKİ TOPLANTIDA MARSHALL TRUMAN'A "PATLADI"-
12 Mayıs günü, Truman bu konuyu görüşmek üzere Oval Ofis'te bir toplantı gerçekleştirdi. Marshall ve uluslararası kamuoyunda saygın bir konumda bulunan yardımcısı Robert Lovett, tanımanın geciktirilmesini istiyordu ve bu gecikme de aslında "tanımama" anlamına geliyordu. Truman,
genç danışmanı Clifford'dan İsrail'in neden hemen tanınması gerektiği konusundaki duruşlarını anlatmasını istedi. Clifford, sözlerini bitirdiğinde ise Marshall, kendisinden beklenmedik bir şekilde gürleyerek "Clifford neden bu tOplantıya katıldı, onu bile bilmiyorum. O, (Clifford) bir iç politika danışmanı, görüştüğümüz konu ise bir dış politika meselesi. Clifford'un burada bulunmasının tek sebebi, siyasi
baskı uygulamaktır"
Marshall, bu sözlerinin ardından ileride Clifford'un "Bir başkana doğrudan söylendiğini suyduğum en sert tehdit" diye tanımlayacağı sözleri söyledi. Marshall, toplantının ardından düştüğü notta toplantıda Truman'a ne söylediğini şöyle aktaracaktı: "Eğer Başkan, Clifford'un tavsiyelerine uyarsa ve eğer seçimlerde oy kullanırsam, Başkan'ın aleyhine oy kullanacağımı söyledim"
-RESMİ DUYURUYA "İSRAİL DEVLETİ" ADININ YAZILMASI-
Toplantının ardından bu kargaşa biraz ertelendi. Toplantıdan sonraki iki gün içinde Clifford, Marshall'ı İsrail'i tanıma konusunda ikna etmenin yollarını aradı. Her ne kadar İsrail'in tanınmasına karşı olsa da Lovett, nihayetinde Truman'a karşı sessiz kalmaya isteksiz olan Marshall ile konuştu. Tel Aviv'de gece yarısına birkaç saat kala Clifford, Yahudi Ajanası'na hala adı olmayan yeni devletin tanınması talebinde bulunmalarını istedi. Truman, 14 Mayıs günü ABD saatiyle 18:11'de, Ben-Gurion İSrail saatine göre tam gece yarısında Tel Aviv'de bağımsızlıklarını ilan ettikten 11 dakika sonra, İsrail'i tanıdıklarını duyurdu. Resmi duyuru o kadar çabuk olmuştu ki, duyurudaki "Yahudi Devleti" (Jewish State) ifadesinin üzeri kalemle karalanmış ve Clifford kendi el yazısıyla onu "İsrail Devleti" (State of Israel) diye değiştirmişti. Böylece ABD, Truman ve Clifford'un isteği üzerine İsrail'i tanıyan ilk devlet oldu.
Oval Ofis'teki bu toplantı yıllarca gizli tutulduğunu ve bu şekilde hem iç hem de dış politikada yaşanacak bir krizin önlenmiş olduğunu kaydeden Holbrooke, makalesinde ayrıca 40 yıl boyunca hem Clifford hem de diğerlerinin kendisine defalarca OCal Ofis'teki o tartışmanın konusunun siyasi değil manevi
inanç olduğunu söylediklerini aktardı
-TRUMAN, ABD'DEKİ YAHUDİLERİN DESTEĞİ İÇİN TANIMA KARARINDA ISRARCI DAVRANDI-
Bugün birçok kişinin, Marshall ve Lovett'in haklı olduğunu ve Truman'ın bu kararı almadaki en büyük sebebinin iç politika ve
ülkedeki Yahudilerin desteğini almak olduğunu düşündüğünü belirten Richard Holbrooke, "Onlara göre İsrail, ABD'ye sorun olmaktan başka işe yaramadı" ifadesini kullandı.
"Ancak burada bir nokta kaçırılıyor." diyen Holbrooke, şöyle devam etti: "Washington tanısın veya tanımasın, İsrail devleti kurulacaktı. Ancak daha en başta Amerikan desteği olmasaydı, İsrail'in hayatta kalması riskli olabilirdi. Her ne kadar tüm dış politika yapıları tarafından karşı çıkılsa da Truman'ın kararı doğru olandı. Ve bugün devam eden çetrefilli sonuçlarına rağmen bu karar, tüm Amerikalıların kabul etmesi ve beğenmesi gereken bir karardır."