Almanya'nın Tuttlingen kenti yakınlarındaki Böttingen kasabasında 31
Mart'ta evi
şüpheli biçimde yanan Hurşit
Avcı (33),
Almanya'yı İnsan Hakları Mahkemesi'ne şikayet edecek. Hurşit Avcı, "Kiracı olarak oturduğum evin camına çöp bidonları yakınlaştırılıp tutuşturulmuş. Ben, eşim ve 12 yaşındaki kızımız ölümden döndü. Ancak Alman
emniyet birimleri olayın başından itibaren sanki biz
yangını çıkarmışız gibi muamelede bulunuyor. Almanya bize değil üçüncü
sınıf, resmen
hayvan muamelesi yapıyor." dedi.
31 Mart gecesi saat 03.15 sıralarında kızları Duygu'nun uyanması ile yangını fark ettiklerini hatırlatan Hurşit Avcı, "Duygu seslere uyanmasa belki şuan ben, eşim ve kızımız ölmüş olacaktık. Eşim
Nesrin 3 aylık hamile idi. Yangın ve sonrasında yaşadıklarımızdan dolayı çocuğumuz düşük oldu. Olayın başından itibaren Alman emniyet birimleri ve savcı bize suçlu muamelesi yapıyor. Çok zor günler geçiriyoruz.
Allah kimsenin başına böyle bir durum vermesin."diye konuştu.
Eşi ve kendisinin ikinci evliliklerini yaptıkları için akrabaları tarafından da yapayalnız bırakıldıklarını kaydeden Hurşit Avcı şunları söyledi: "
Ludwigshafen yangını sonrası korkuyla yatıp kalkmaya başlamıştık. 31 Mart gecesi yangın bizi buldu. 3 katlı evde
kiracı olarak bulunuyoruz. Eşim ve benim bir inşaat şirketim vardı. Kıt kanaat geçinip gidiyorduk. Yangın sonrası sayıları çok az olan birkaç dostumuz olmasa
intihar noktasına geldik. Psikolojimiz bozuldu. Bir de polisin sorgulamaları sırasındaki olumsuz tutumu bizi çileden çıkardı.
Avrupa'nın ortasındaki Almanya'da Türklerin bir gram değeri yok. Bize resmen hayvan muamelesi yaptılar."