Çağlayan, ''ne demek şimdi bu? Bir kilo
demir 70 cent. Bir kilo alüminyum 2,5-3 dolar. Bilginin kilogram
fiyatını anlatmaya çalışıyorum. Bir kilo otomobil ürettiğiniz zaman 10-100 dolar. Bir kilo
uçak ürettiğiniz zaman 10 bin dolar. Bir kilo uydu 100 bin dolar. İşte katma değer bu. Aynı kilo değeri öyle üretin ki aynısının karşısında daha çok paralar alın.
Avrupa şimdi bunu yapıyor. Önümüzdeki süreçte biz de bunu yapacağız'' diye konuştu.
Bakan Çağlayan, Milli Prodüktivite Merkezinin
Malatya Verimliği Artırma Projesi Sonuç Değerlendirme toplantısında yaptığı konuşmada, beş yıl önce
Türkiye'nin yüksek enflasyon değerleri ile uğraşan ve ihracatı 36 milyar dolar olan bir
ülke olduğunu, bugün ise sadece otomotiv sektöründe 21 milyar dolar ihracat yaptığını, Türkiye'nin teknolojiyi kullanmayı öğrendiğini, dünyanın 12, Avrupa'nın da 6. büyük ekonomileri arasında yer aldığını, ilk 10 ekonomi arasına girebilmek için çalışılması gerektiğini söyledi.
Türkiye'nin globalleşen dünyanın parçası olduğunu belirten Çağlayan, şöyle konuştu:
''2013 yılında Türkiye'nin 800 milyar dolar GSMH olacak, bunun yüzde 2'sini araştırma geliştirmeye harcayacağız. Yani demektir ki bundan 4 yıl sonra Türkiye araştırma geliştirmeye 16 milyar dolar harcayan bir ülke olacak. Ancak bunu başarmak için çok çalışmamız gerekiyor. Ülke olarak istihdamın arzını ve talebini çakıştıramıyoruz.
Problem burada. Mesleki eğitimi sanayi sektörünün talep ettiği alanlara kaydırmalıyız. Bakıyoruz gazetelere bir sürü iş ilanı var, bir sürü de işsiz var, ama bu işlere uygun nitelikli elaman bulunamıyor. Bugün Küçük ve Orta Ölçekli İşletmelerin (KOBİ) sorunu kalifiye
eleman bulamamak. O yüzden her ilin sanayisine uygun istihdam yapmak, bunun için uygun eğitim vermek zorundayız.''
-''YETKİ VERİLSE PEK ÇOK BÖLÜMÜ KAPATIRIM''-
Kendisine
yetki verilse üniversitelerdeki pek çok bölümü kapatacağını ifade eden Çağlayan, şöyle devam etti:
''Yüksek Öğretim Kurumu (YÖK) bugüne kadar talep olan alanda öğrenci yetiştirmedi. YÖK bu güne kadar yok yaptı. Bugün özel bir üniversitede okuyan bir çocuğun ailesine maliyeti 100 bin dolar. Devlet üniversitelerinde okuyan bir çocuğun devlete maliyeti 40 ya da 50 bin dolar. Problem şu: sanayinin
hizmet sektörünün hiç talep etmediği bir arz yaratılıyor. Fiyat nedir? Arzla talebin kesiştiği yerdir. Dört sene boyunca çocuklar okuyor üniversitelerde
mezun olunca iş bulamıyor. YÖK'ün işi buydu, yani hangi alanlarda ihtiyaç varsa o alanda eğitim verilmesiydi.''
Türkiye nüfusunun her yıl 1 milyon arttığını ve her yıl 500 bin kişinin istihdam edilmesi gerektiğine dikkati çeken Çağlayan, bunların devlette istihdam edilmeyeceğini, bunların özel sektörde istihdam edilmesi gerektiğini, özel sektörde de verimliliğe ihtiyaç olduğunu, verimliliğin de iki ayağının yüksek teknoloji ve nitelikli insan gücü olduğunu dile getirdi.
Çağlayan, Türkiye'de geçmişte ''ne üretirsen satarsın zihniyetinin'' olmasına karşılık bu anlayışın değiştiğine işaret etti.
İnovasyon kelimesinin anlamına dikkati çeken Çağlayan, şunları kaydetti:
''İnovasyon yenilikçilik demektir. Geçmişte Türkiye bu kelimenin anlamını kavrayamamıştı. Size bu kelimeyi şöyle anlatayım;
kayısının yüzde 85'ini üreten Malatya, sadece kayısı kurutursa yazıktır. İnovasyon nedir? Kayısıyı sanayinin bir ana maddesi, ham maddesi yapabiliyor musun? Katma değer budur. Üretimden daha fazla
iş imkanı ve daha fazla gelir elde edebilmenin, daha fazla istihdam yaratabilmenin yollarıdır bu. Bunun için de araştırma geliştirme inovasyon ve teknoloji önemlidir.''
Milli Prodüktivite Merkezi Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Deryal, yaptıkları çalışmalardan sonra sanayicilerin kendileriyle
iletişim halinde olması gerektiğini, aksi durumda verilen danışmanlık ve eğitim hizmetinin sadece hafızalarda kalacağını belirtti.
Malatya Valisi Halil İbrahim Daşöz de, dünyanın küreselleşmesi ile birlikte
ekonomik yarışta Türkiye'nin hak ettiği yeri alması için de eğitime önem verilmesi gerektiğini kaydetti.
AK Parti Malatya
Milletvekili Mücahit
Fındıklı, bu süreçten sonra Milli Prodüktivite Merkezini yönlendirecek olanın sanayici olduğunu söyledi.
Malatya Verimliliği Artırma Projesi Koordinatörü Yıldız Ulucan Artar da, Malatya'da üretilen kayısının sadece kurutulup ihracatçılara satıldığını, sanayinin ham maddesi haline getirilemediğini, bunun yanı sıra kayısının fındık gibi tanıtıma ihtiyacı olduğunu ifade etti.
AA