Ferdi Sabit Soyer, ''
ekonomik kaynaklarını
Kıbrıslı Türkler ile paylaşmak zorunda kalacakları için Kıbrıs Rum halkına
Annan Planı referandumunda 'hayır' deme
çağrısı yapanların, bugün Kıbrıs Türk halkının AB standartlarına yükseltilmesini sağlayacak sürece de karşı çıktıklarına'' işaret ederek, ''bağnaz Rum yönetimi idarecilerinin çığlıklarına kimsenin
prim vermemesini'' istedi.
Soyer,
KKTC Bakanlar Kurulu toplantısına girerken yaptığı açıklamada,
Mali Yardım Tüzüğü'nün 3. ve 4. bendine dayanarak Kıbrıs Türk tarafının çözüme hazırlanması ve AB standartlarına yükseltilmesi için AB ile uyum çalışmalarının gündeme geldiğini belirterek, ''Bunu bize bir yazıyla bildirdiler. Biz bunu benimsedik. Brüksel'e yaptığımız ziyarette de bu konuya hazır olduğumuzu deklare ettik. Olayın gerçeği budur'' dedi.
Soyer, ''KKTC'nin AB ile, Mali Yardım Tüzüğü ile ilgili 12 başlıkta uyum çalışmaları başlatması konusunda
Güney Kıbrıs'ta koparılan fırtınanın yapay değil, Kıbrıs Türk halkının çözüme hazırlanma sürecine ve çözüme Güney'de duyulan tepkinin ve karşıtlığın açık ifade biçimi olduğunu'' söyledi.
Kıbrıs'ta çözüm olmadan Rum tarafının AB üyesi olduğuna işaret eden Soyer, çözüm olmadığı için AB müktesabatının
Kuzey'de uygulanmasının Protokol 10 ile askıya alındığına işaret etti. Soyer, ''Ama Protokol 10'la bu yapılırken, 1. fıkrayla da Kuzey'in ve Kıbrıslı Türkler'in ekonomik gelişmesine engel oluşturamayacağı vurgulanmıştır. Bu da olayın bir başka gerçeği ve hukuksal temelidir'' diye konuştu.
-KKTC'NİN ÇÖZÜM KOŞULLARINA HAZIRLANMASI-
AB'nin kuruluş anlaşmalarına dayanarak Kıbrıs Türkleri'nin hem çözüme hazırlanması hem de çözümsüzlüğün mağduru olmaktan çıkarılması için Mali Yardım ve Doğrudan
Ticaret Tüzüğü'nü onayladığını, tüzüğün şu ana dek yaşama geçmediğini anımsatan Soyer, Mali Yardım Tüzüğü'nün ise Rumların engellemelerine karşın AB tarafından karar altına alındığını ve Rumlar'ın da buna oy vermek zorunda kaldıklarını kaydetti. Soyer, bu tüzüğün Kuzey Kıbrıs'ın çözüm koşullarına hazırlanması için AB'nin girişim yapmasını öngördüğünü ve uyum sürecini girişim olarak gündeme getirdiğini söyledi.
''Kıbrıs Rum tarafının, bu hukuksallığı gözardı ederek, hakimiyetçi anlayışını ortaya koyan çığlık çığlığa bir tutum izlediğini'' ifade Soyer, bunun kabul edilemeyeceğini söyledi.
Rum lider Tasos Papadopulos dahil referandumda ''hayır'' diyen liderlerin, Rum halkına ''hayır'' çağrısı yaparken, ''Kıbrıs Türk ekonomisi gelişmemiştir, ekonomik sıkıntılar vardır. Eğer AB'ye üye olursak ve çözüm de
Annan Planı çerçevesinde gerçekleşirse Kıbrıslı Türkler'e büyük paralar aktaracağız ve biz sıkıntıya düşeceğiz'' dediklerini anlatan Soyer, Rum halkının ''hayır''a yönlendirilmesinin gerekçesinin de bu olduğunu bildirdi.
-''MAKSATLARI ÇÖZÜM SÜRECİNİ TIKAMAK''-
Soyer, Kıbrıs Türk halkının 24
Nisan 2004 referandumundan sonra hızlı ekonomik gelişmeyle dünden daha iyi konuma geldiğini belirterek, ekonomiyi daha da ilerletip, çözümü kolaylaştırıp çözümde eşit taraf olmak için Kıbrıs Türk halkını AB standartlarına uyumlaştırma girişimlerine de Rumlar'ın ''hayır'' dediğine işaret etti.
Soyer, ''Maksatları AB kültürünün dışında çözüm sürecini tıkama ve Kıbrıs Türk halkını sürekli hakimiyet altına alma çabasıdır'' dedi.
-''KİMSE YOLUMUZDAN DÖNDÜREMEZ''-
Soyer, Rumlar'a şu çağrıyı yaptı:
''AB üyesi olarak AB kültürüne gelsinler. Paylaşmaya ve eşitlik temelinde varlıkların karşılıklı kabulü temelinde bu konuda karşılıklı girişim yapma kültürüne gelsinler. Bizi kimse AB ve çözüm yolumuzdan geri döndüremeyecektir. Bunda AB'nin de diğer kesimlerin de yükümlülükleri vardır. Bağnaz
Güney Kıbrıs idarecilerinin çığlık çığlığa bağırmalarına kimse prim vermemelidir. Biz sözümüzün arkasındayız ve çalışmalarımızı devam ettireceğiz.''
AA